Leziz Molalar

Cuma'ya yakışan bu keyif postuna Mehmet Erdem konseriyle başlamak isterdim ama ne yazık ki BKM  8 Nisan'da Pazartesi Konserleri kapsamında gerçekleşmesi gereken bu konseri haber bile vermeden iptal ettiği için başlayamıyorum. Neyse ki ben sürekli tweetler, Facebook'tan haberler gönderen BKM'nin yaklaşan konserle ilgili hiçbir şey yayınlamamasından şüphelenerek Biletix'e bakıp konserin iptal olduğunu öğrendim. Bunun üzerine BKM'ye Facebook ve Twitter üzerinden ulaşarak sosyal medya hesaplarında da bilgilendirme yapmaları gerektiği konusunda uyarsam da konser saatine kadar iptal ile ilgili herhangi bir bilgi verilmedi. Yani Biletix'e bakmasam Pazartesi günü ta Kilyos'tan gelecek olan Müge'yle birlikte hevesle Beşiktaş'a gidip kös kös dönecektik! Ve ben İstanbul gibi zor ve zaman alan bir şehirde böyle saygısızlıklara  gerçekten hiç tahammül edemiyorum! Hele bir de bunu yapan Türkiye'nin kültür-sanat sektöründeki en büyük yapım ve organizasyon şirketlerinden biriyse. Çok ayıp!

Neyse.. Ondan önceki Cuma akşamına gidelim. İso'cum "Çarşamba Madrid'e maça gittim, Perşembe haşat geçirdim, Cumartesi de lig maçı olacak, Cuma akşamı birlikte Maria'nın Bahçesi'ne gidelim mi?" diyince teklife balıklama atladım elbette. Küçükyalı'daki yerini çok duymuş, sahibi Maria Ekmekçioğlu'nu Okan Bayülgen'in sağlıklı beslenme ile ilgili bir programında izleyip nerelerden neler getirerek harika lezzetler hazırladığını öğrenmiştim. Ama Küçükyalı bize çok ters olduğu için -ve o harika mezeler ve yemekler gözümüzün önündeyken içkisiz bir gece geçiremeyeceğimizden- hiç denememiştik. Zaten Etiler'deki restoran da açılalı neredeyse bir yıl oldu ve anca gidebildik. Birkaç kez planlar yaptık ama ya iptal oldu ya da aklımıza geldiğinde geç kalmış ve yer bulamamıştık. Geç olsun, güç olmasın dedik ve  Cuma akşamı bıraktık kendimizi Maria'nın lezzetli ellerine ve Bahçesi'nin şirin atmosferine.


Her zamanki gibi mezeler ve ara sıcaklar bölümünü biraz abarttığımız için ana yemeklerin büyük bir kısmını paket yaptırmak zorunda kaldık! Ama yediğimiz her şey inanılmaz lezzetliydi. Çeşit çeşit Ege otları, enginar, topik (ler), kabak çiçeği dolmaları, buyurdi (güveçte gelen patlıcan-kaşar-domates), kalamar ızgara ve dolma gibi bir sürü şeyin tadını çıkardık Yeni Rakı eşliğinde. Burası yemeklerinden dekorasyonuna, kullanılan tabak-çanak-masa şamdanlarından tuvaletlerine kadar her yerine kadın eli değmiş bir yer bana göre. Hem de çok özenli ve ilgili bir kadının eli. (Tuvalete nasıl kadın eli değdiğini merak edenler çeşit çeşit ojeler, aseton ve pamuklar, değişik kremler ve kokular, vs bulunan kadınlar tuvaletine mutlaka uğrasınlar.:) ) Fiyat-kalite bakımından da gönlümü fetheden bu güzel mekanın müdavimi olunabilir. Cuma akşamı diye canlı müzik vardı (ama bence hiç gerekli değil, hatta olmasa daha güzel sohbet ortamı olabilir). Yine de haftanın hangi günü olursa olsun lezzetli yemeklerini, güleryüzlü ve hızlı servisini mutlaka denemelisiniz. İletişim bilgileri  ve menü web sayfasında. 

Cuma'nın gündüzü de Kanyon'da kısa bir süre sonra buraya taşınacak ama şimdi sadece bir haftalığına İstanbul'a kaçmış olan Nazire'yle buluştuk. Sushico'da minik bir atıştırmalık ve House Cafe'de kahve molası vererek yaklaşık iki-üç saat geçirip sohbet ettik birlikte. Sushico'ya öğlen birde gitmemize rağmen Kayra Restoran Haftası öğle menüsündeki ceviche bittiği için o menüyü veremediklerini söylemeleri bana biraz tuhaf geldi. Yine de unutmayın, Kayra Restoran Haftası bir dolu restoranda ve birbirinden çeşitli öğle ve akşam menüleriyle 24 Nisan'a kadar devam ediyor.  

   
Cumartesi akşamı maç sonrası maç trio'sunun eşleriyle birlikte komşumuz Bosphorus Brewing Company'de buluştuk. Hem de bahçede oturduk. Yaz akşamları gibi bahçede bira içmek pek keyifliydi. Yeni favorim en hafifinden 81 oldu.

Son olarak Gayrettepe-Mecidiyeköy taraflarına evlere servis de yapan veya gidip yerinde yiyebileceğiniz ve güzel (ama içkisiz ve salaş) olduğunu duyduğum Sita Balık Evi'ni denedik bu aralar. Ve ne olursa olsun evde balık yapmaya asla üşenmeyen ben bu kararımın doğruluğunu bir kez daha anladım. Tamam, taze ve temiz bir şekilde geldi her şey. Ama 400'er gramlık çupralardan getireceğini iddia etmişti telefondaki ses, oysa bana gelen 200 gram falan olabilirdi. İso'nun istediği dil şişte de şişe geçirilen sebze sayısı balık sayısının çok üstündeydi. Yani bana klasik Pazar gecesi balığa doyma, hatta balıkla patlama ritüelini yaşatamadı burası ne yazık ki. Hani canınız hiç evde balık yapmak istemiyor ama bir minik porsiyon balık yiyeyim diyorsanız olur, ama bana bir daha  asla olmaz! Beni ancak Beşiktaş Balık Pazarı'ndaki Derya Balık paklar, o kadar!

Eh, ben artık kaçarım yavaş yavaş. İso'cumun kardeşini vermiştik biliyorsunuz. Şimdi sıradaki adım, yani nişan var. O yüzden Ankara bizi bekler. Haftaya Çarşamba akşamına kadar beni özleyin, olur mu? :)

İyi hafta sonları. 





Hiç yorum yok: