Hem güzelliğiyle büyülendiğim hem de en az Sarajevo'da olduğu kadar hüzünlendiğim bir şehir oldu burası. Hatta köprü üstündeki kitapçıda Mostar Köprüsü'nün bombalanarak yıkıldığını gösteren video filmini izlerken kendimi tutamayıp hüngür hüngür ağladım. Mostar ismi Ortaçağ'daki köprü muhafızlarından kalma bir isimmiş. O dönemlerde 16. yy Osmanlı yapımı (Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayrettin tarafından yapılmış) bu tarihi köprüyü koruyan muhafızlara mostari adı verilirmiş. Mostar denince akla gelen en önemli yapı, Neretva Nehri'nin üstüne kurulmuş ve 427 yıl ayakta kaldıktan sonra savaşta (1993) yıkıldıktan sonra tamamen aslına uygun şekilde yeniden yapılmış bu meşhur tarihi köprü.
Köprünün yeniden yapımında bizim de Türkiye Cumhuriyeti olarak çok önemli katkılarımız olmuş. 1999-2004 yılları arasında yeniden yapımı tamamlanan köprü, 23 Temmuz 2004'te yoğun güvenlik önlemleri alınarak ve pek çok devlet başkanının katılımıyla yeniden açılmış. Gözlerim dolu dolu izlediğim video da gözyaşlarımın donduğu an da tam olarak bizim milli bayramlarımızda hastalanan devlet büyüklerimizi orada usta bir şekilde gördüğüm an oldu işte! Neyse, Mostar Köprüsü 2005 yılının Temmuz ayından itibaren UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyormuş.
Köprüyü en güzel görebileceğiniz yerlerden biri de 1618 yılında Timar defterdarı Koski Mehmet Paşa tarafından yaptırılan Osmanlı camisi Koski Mehmet Paşa Camisi'nin avlusu.
Ya da eskiden tabakhane olan ama artık içinde birçok restoranın bulunduğu Tabhana'nın içinden de Mostar'a bakabilirsiniz. Hem Köprü'nün hem de şehrin harika karelerini yakalayabileceğiniz bir yer burası. Tabhana'nın hemen yanında da şu an sanat galerisi olarak kullanılan ve hamam özelliği hiç kalmamış olan tarihi hamam binası var.
Köprüyü popüler kılan özelliklerden biri de üstünden atlama geleneği biliyorsunuz. 24 metre yükseklikten atlamayana kız vermiyorlarmış Mostar'da..;) Delikanlıların sevdiceklerine cesaretlerini kanıtlama gösterisi olarak yapılan bu atlayışlar artık bir turistik aksiyona da dönüşmüş durumda. Belli bir miktar para toplandıkça atlayan gençleri görmek mümkün. Biz de bir tanesine denk geldik.
Bu minik şehrin de her yerini yürüyerek gezebiliyorsunuz. Çok şeker dükkanlar, şarapevleri, çay-kahve içebileceğiniz yerler mümkün. Yürürken Arnavut kaldırımı yollara dikkat. Bizimkine benzemiyor bunlar, bildiğiniz Neretva'dan çıkan taşlarla yapılmışlar, o yüzden benim gibi sakarlar için birebir! Gezerken pek çok yerde karşınıza 'Don't Forget' yazıları çıkabiliyor. 'Unutma, unutturma, kin tutmadan geride bırak' felsefesi burada da geçerli elbet. Ve şehrin sokaklarında gezerken de gözünüzü yine her yerden karşınıza çıkan köprüden ve güzelim manzaralardan alamıyorsunuz. Aynalı camda kendimizi çekerken içeriden bize bakarak "ne tuhaf turistler var yahu" diye içinden geçiren sevimli Golden'ı görenler el kaldırsın! :))
Son olarak burada ne yiyip, ne içiyoruz bölümüne geldik. Burada da sarma, dolma, köfte, börek, Türk kahvesi gibi gayet alışkın olduğumuz lezzetleri bulmak mümkün. Sarma, dolma, mantı için özellikle Sadrvan'ı öneriyorlar. Ama biz bir gün önce Cevapcici (yani köfte) yiyemediğimiz için hemen yanındaki ve yerel rehberimizin de önerdiği İrma'nın yerinde (Cevabdzinica Tima) Mostar biralarımız eşliğinde köfte yemeye karar veriyoruz. Köfteler gerçekten çok lezzetli. Üstüne de bir kahve iyi gider, değil mi?
Bu arada hiç haber vermiyorsunuz, nehrin hep Köprü'ye bakan kısmının fotoğraflarını paylaşmışım sizlerle. İki fotoğraf da şehrin diğer tarafını görebilmeniz için ekliyorum. Gördüğünüz cami, avlusundan Mostar Köprüsü'nün fotoğraflarını çektiğimiz Koski Mehmet Paşa Camii. Sol tarafta Tabhana'dan içeri girdiğinizde bulacağınız restoranlar var. Sağ tarafta ise yol boyu sıralanmış dükkanların önünden Köprü'ye kadar çıkabiliyorsunuz.
Yazı ve fotoğraflar şehre duyduğum hayranlığı yansıtabildi mi emin değilim. Ama gerçekten turun en sevdiğim duraklarından biri oldu Mostar benim için. İnsanlarının yılın 365 günü bir tablonun içinde yaşıyor olmalarına da imrendim doğrusu.
Sırada minik ve şirin bir bir köy var: Poçitel. Sonra Bosna-Hersek topraklarından ayrılıp Hırvatistan'a gireceğiz.
4 yorum:
Mostar'a Dubrovnik'ten araba kiralayarak gitmiştik. (tur kişi başı 65 Euro ekstra ücret istemiş ve 6 kişi için 5 Euro dahi inmemişti.) İstenen paranın 1/3 fiyatına gezmiş, 1/3 fiyatına alışveriş yapıp kalanıyla da Balık ziyafeti çekmiştik kendimize. Mostar o gün yağmurluydu. Savaşın izlerini silmek ister gibi bardaktan boşanırcasına yağmıştı. Şadırvan'da oturup cevabi yiyip yağmuru seyretmiştik.
Mehmet Bilgehan Merki,
Turlarda ekstra hiçbir geziye katılmamak gerek bence de.. Özellikle Avrupa'nın her yerinde her türlü programı kendi başına da rahatlıkla halledebilecekken ekstra turlara o kadar para vermek çok anlamsız. En doğrusunu yapmışsınız.
Mostar köprüsü delik açılmış taşların içine sıvı kurşun dökülmesi ile yapılmış mimar hayrettinin tasarımıyla o yüzden bu kadar sağlam ve bu kadar değerli ufak bir not olarak vermek istedim :)
Cihan Demir,
Teşekkürler.:)
Yorum Gönder