Günün ilk yarısında Fisherman's Wharf'a gidip, deniz aslanlarını görüp, afiyetle yengecinizi yediyseniz, şimdi biraz yürüyerek bunları eritme zamanı. Pier 39'un girişinden karşıya geçip Stockton Street boyunca dümdüz yürüyorsunuz. Ta ki Columbus Avenue'ya gelinceye kadar. Burası San Francisco'nun Little Italy'si sayılan North Beach bölgesinin merkezi. Trafik ışıklarının ya da sokak lambalarının asılı olduğu direklerdeki İtalyan bayrağı renklerindeki şeritlerden de bunu anlayacaksınız.
Burada uğramanızı önereceğim birkaç durak da aşağıda. Kitapçı gezmeyi sevenlere öneri: City Lights Bookstore. Hem yayınevi hem de kitapçı olan, üç katlı, klasik kitapçılardan. 1953'ten beri var olan City Lights Bookstore gece geç saatlere kadar da açık. Kitap almak dışında da içinde dolaşmaktan hoşlanacağınız, duvardaki yazılarını okuyup, taburelere oturarak kitap karıştırabileceğiniz, kitap kokusu alabileceğiniz yerlerden. Hemen karşı köşesindeki Vesuvio adlı cafe-bar da bir içki molası için ideal. Bambi'nin önerilerinden Calzone's Pizza'nın pizzalarını deneyemesek de kaldırımdaki masalarına oturup birer kadeh İtalyan şarabı içmişliğimiz vardır.:)
Şehirdeki İtalyanlardan bir diğer favorimiz ise otelimizin hemen yakınındaki Puccini & Pinetti oldu. Dilara'nın önerisini dinleyip şampanya, martini ya da kokteylleri uygun fiyatlara içebileceğimiz happy hour saatinde uğradığımız mekandan adeta ayrılamadık. Gittiğimiz gün happy hour'ın neredeyse happy day'e çevrilmiş olmasının da, o harika içkileri ve nefis atıştırmalık tabaklarının da etkisi olabilir bunda. Yeri de Union Square'de. Biz çok keyif aldık. Siz de oralarda gezindikten sonra bir akşamüstü içkisi için mutlaka uğrayın derim.
Bu kadar İtalyan yeter. Biraz kültür şokuna ne dersiniz? O zaman yola devam. Zira Chinatown'a çok yakınız. Ve San Francisco'daki de Asya dışındaki en büyük Chinatown'mış. İlk kez New York'ta bir Chinatown görmüş ve ilk şoku orada atlatmış olduğum için burada normal şartlarda etkilenebileceğimden daha az etkilenmiş olabilirim. Tahmin edebileceğiniz üzere her şey Çince, tabelalar, menüler, panolar, vs. Çin malı satan dükkanlar ve Çin fenerleriyle dolu sokaklar. Üzerinde yine onlara özgü yapılar, süslemeler. Banka binaları bile öyle! Ve elbette etrafınızdaki herkes Çinli.
Ve biz burayı gezip görmek dışında nefis dumplingler de yeme hayalleriyle gelmiş bulunuyoruz. Ama sanki biraz hayal kırıklığına uğruyoruz. Hani eski Uğur Dündar'ın Arena'sının baskın yapabileceği türden imalathanelere benzeyen (!), minik ve pek iç açıcı görünmeyen dumpling dükkanları var. Oturup yiyebileceğiniz yerler değiller. Paket olarak alıp, tıkış tıkış dükkan tezgahının üstünde ayak üstü yiyip gideceğiniz türden yerler. Yelp notu en yüksek olanlardan birini seçip dalıyoruz içeri. Delicious Dim Sum. Lezzetli ama açıkçası aman aman da harika bulmuyoruz yediklerimizi. Akşama kadar da ölmeyince "Neyse, en azından midelerimiz sağlam bir testten geçti," diyoruz. ;) Bir de New York'takinin vitrinleri çok daha vahşi görüntülerle doluydu, burası o kadar korkunç görünmüyor, diye düşünüyoruz. Buraya gitmişken görmenizi önereceğim bir yer de Golden Gate Fortune Cookies. Fortune cookie yapan eski tip bir imalathane. Tadına bakıp istediğiniz boyda bir fortune cookie paketini çok cüzi fiyatlara alabiliyorsunuz. Oradan çıkan iki tane altılı rakam serisine Sayısal Loto oynuyorum aklıma geldikçe. İkramiye çıkarsa oraya da bir bağış yapacağım artık.:)
Gelelim San Francisco'da çok sevdiğim bir yere daha (sanki sevmediğim bir yeri olmuş gibi, lafa bak! :)): Ferry Building Marketplace. Otelden çıkıp Market Street boyunca yürüyerek buraya ulaşmamız 15-20 dakika falan sürüyor. İki gidişimiz de akşam saatlerinde olduğu için şehrin en ışıltılı hali var karşımızda. Evet, o ışıl ışıl gökdelenlerin arasından yürüyerek sahile kadar geldik ve karşımıza Ferry Building çıktı. Binanın hemen arka tarafında köprü, vapurlar, buzz gibi bir rüzgar, falan filan... :)
Buradan birçok yere vapur ve feribot kalkıyor. Ve içindeki dükkanlar ve restoranlar (daha ziyade wine bar, oyster bar, vs tarzı yerler) kesinlikle görülmeye ve denenmeye değer. Canlı deniz ürünlerinden peynir ve şarküteriye, şaraptan zeytinyağına, etten ekmek çeşitlerine, sofra ürünlerine kadar pek çok şey alabileceğiniz bir kapalı çarşı burası. Salı-Perşembe-Cumartesi günleri ise sabahtan taze meyve-sebze alabileceğiniz gıda pazarı (Farmers Market) kuruluyormuş.
Burayı gezindikten sonra mola yeri olarak Ferry Plaza Wine Merchant'ı seçiyoruz. Bu da çok keyifli akşamlardan biri oluyor bizim için. Peynir ve aperatif tabakları eşliğinde bir sürü şarap tadıyoruz (ki Napa Valley turu öncesinde güzel bir ön alıştırma oluyor bizim için.;) ). Burada çeşit çeşit Kaliforniya şarabının yanı sıra Avrupa şarapları, hatta Avustralya-Yeni Zelanda şarapları da tatmanız, tadarken de garsondan bilgi almanız mümkün.
Bence bugünlük bu kadar yeter. Bir sürü yer gördük. Biraz da yarına anlatacak bir şeyler kalsın, değil mi? :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder