İşte Kazablanka'da hayran kaldığım II. Hasan Cami'ni anlatma zamanı geldi. Beni az çok bilenler din turizmi ile çok da ilgilenmediğimi bilirler. Yani katedral, cami, kilise, sinagog falan hepsini dışarıdan gör-geç derim geziler sırasında. Dini figürlerle anlatılan hikayeler, kasvetli iç mekanlar ya da genellikle bizim camilerimizdeki o göz yoran, her biri ayrı telden çalan çiniler, halılar, oymalar, kakmalar üstüme üstüme gelir. Yine camilerin girişinde ayakkabıların gelişigüzel yerlere bırakılması, içerideki hafif rutubet, ter ve ayak kokusu karışımı, baş örterek gezme zorunluluğu ve içerideki estetik açıdan aleladelik de ruhani bir hava hissedememe neden olur. (O anlamda katedralleri ve kiliseleri daha başarılı buluyorum doğrusu. Bir de cenaze törenlerini. Sebebi Batı hayranlığı değil, ruhani olana verilen değer ve estetik zevk anlayacağınız.)
Bu ön açıklamayı yaptıktan sonra hayatımda şu ana kadar gördüğüm camiler arasında -belki bazı sarayları ve sembolik yapıları da katabiliriz hatta- en hayran kaldığım camiye detaylı bir yazı ayırmak istedim. Şimdiki kral VI. Muhammed'in babası II. Hasan onuruna yapılan caminin siluetini önce uzaktan görelim:
Artık içeri girebiliriz. Giriş kapısına yaklaşırkenki görüntüsü, dışarıdaki kemerli sütunlar, üstünde kuşlar için yapılmış suluklar ve her biri birbirinin aynı olan çinili çeşmelerden geçerek içeriye giriyoruz.
II. Hasan Cami'nin yapımına 1986 yılında başlanmış. Aslında üç yılda tamamlanıp, II. Hasan'ın 60. doğum gününe yetiştirilmesi planlanıyormuş ama işler planlandığı gibi gitmemiş. Yapımı tam yedi yıl süren cami 1993'te açılmış. II. Hasan'ın dostu olan ve on yıl boyunca Fas mimarisini çalışmış Fransız mimar Michel Pinseau bu şaheseri ortaya çıkaran en önemli isim.
İki istisna haricinde caminin yapımında kullanılan malzemelerin tamamı Fas'ın çeşitli yerlerinden getirilmiş. Ahşapların hepsi dayanıklı ve hoş kokulu diye Atlas Dağları'nın sedir ağaçlarından, granitler ülkenin Tafraoute adlı bir şehrinden, pembe mermerler ise Agandir'den. Metal kapıların tamamı pahalı ve dayanıklı bir malzeme olan titanyumdan yapılmış. Okyanus kıyısında yer alan şehrin nemli havasında oksitlenmesin diye. İki istisna nedir derseniz: ilki avizeler ve tabi ki Venedik'ten geliyorlar; ikincisi ise üst katlarda gördüğünüz minik beyaz sütunların granitleri, onlar da İtalya'dan getirilmiş. Bu arada 300'ün üstünde hoparlör de o beyaz sütunların altları gibi görünen minik dikdörtgen kutucuklarda gizli. Ortalıkta ne hoparlör görüntüsü var, ne kablo döküntüsü.
Yukarıda gördüğünüz ana salonun ahşap tavanı açılabiliyormuş. Havanın genellikle güzel olduğu bir iklim olduğu için ışık ve havalandırma ihtiyacı da öyle karşılanıyormuş. Gökyüzünün altında ibadet etmek de hoş bir his uyandırabilir diye düşündüm. Caminin içinde 25,000 kişi, dışında ise 75,000 kişi olmak üzere aynı anda 100,000 kişi ibadet edebiliyor. Afrika'nın en büyük, dünyanın ise 3. büyük camisi burası. Minaresi ise en yüksek olanı (210 metre). 800 milyon dolara mal olduğu söylense de asıl maliyeti bilinmiyormuş. Bu miktarın üçte birini kral karşılamış, geri kalanı halkın katkılarıyla yapılmış.
Yine sütunlu, kubbeli, nefis süslemelerle, yan ve tavan aydınlatmalarıyla kaplı bir bölümden aşağı indiğimizde de kadınlar ve erkekler için abdest alınan alanları görüyoruz. Mermer mantar çeşmeler abdest yerleri. Ortadan su akıyor, oluklardan süzülüyor ve kirli su da anında yerdeki giderlerden yok oluyor. Bu bile çok zevkli, çok hoş.
Kazablanka'da estetik anlamda gördüğüm en güzel yerdi bu cami. Daha pek çok iç ve dış alanı, hamam ve müze bölümü bulunan II. Hasan Cami mutlaka görülmeli. Benim kadar etkilenir misiniz bilmem, ama hiçbir kitsch unsur barındırmayan, son derece zevkli ve ince bir işçiliğe sahip bu güzel camiden kesinlikle etkileneceğinizi düşünüyorum.
Not:
* Fotoğrafları kolaj halinde değil de ayrı ayrı olmak üzere Facebook sayfamda görebilirsiniz, beklerim.
* Giriş 120 dirhem (yani yaklaşık 30 TL).
* Girişte ayakkabılarınızı koyabileceğiniz bir poşet veriyorlar ve ayakkabınız yanınızda gezebiliyorsunuz. Gezerken baş örtüsü takmak zorunda değilsiniz.
Artık başkent Rabat'a doğru yola çıkabiliriz, çünkü Kazablanka'yı bitirdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder