KAŞ=AŞK 2015 (devam)

Kaş'taki lezzet ve alışveriş duraklarıyla kaldığım yerden devam ediyorum. Kaldığın yer neresiydi, diye soranları şöyle alayım.

Zaika iki senedir duymaktan bıktığımız için en sonunda deneyelim dediğimiz Kaş'ın meşhur ocakbaşı restoranı. Ben biraz koyunun olmadığı yerde keçinin durumuna benzettim Zaika hakkındaki aşırı övgü dolu yorumları. Yani tamam, kötü bir yer değil, ama abartılmış olduğu da kesin. Sonuçta hiç kebap, meze yememiş insanlar değiliz yahu! Belki de her yerde deniz ürünlü meze ve balık yiyen yaz insanları canı kebap çekerek buraya oturunca illa ki beğeniyordur yediğini içtiğini diye düşündüm. Mezeleri güzel, güveçte nar ekşili soğan-sarımsağı ve  kasap sucuğu güzel, beyti kebabı vasat bir yer bana göre. Bir daha gider miyim? İlla gidelim diyen bir grup arkadaşımız falan olursa evet. Ortamı ve yemekleri çok kötü olan yer yok bence Kaş'ta. O yüzden çakılların üstüne atılmış tahta masalarda rakı-kebap yapabileceğiniz bu avluyu da çok sevmeniz mümkün. Sadece kebap beklentinizi Adanalı seviyesinden biraz daha düşük tutun derim. ;)


Kaş'ta her yerde Gezi'yi de görmeniz mümkün. yukarıda ortadaki fotoğraf Zaika'nın tuvaletine giden koridorda çekildi mesela. Başka bir restoranın tuvaletinde "every dictatorship is doomed to fail" yazılı bir tepsiyi dekoratif olarak kullandıklarını, Çınarlar Beach'e inen merdivenlerin gökkuşağı renklerine boyandığını ya da hiç beklemediğiniz bir yerde Ali İsmail Korkmaz'ın güzel gözlerini görebilirsiniz. Kaş sadece güzel değil, bilinçli, hoşgörülü ve duyarlı bir yer de aynı zamanda. Bu anlamda da muadili yok benim için.

* Birkaç kez uğradığımız mekanlardan biri de her zamanki gibi Hideaway'di. Kapanış kokteyli için uğradığımız bu kaş klasiğinin huzurlu bahçesi, çalışanları, kedisi ve kokteyllerinin güzelliği hiç değişmemiş, hâlâ harikulade! Özellikle şeftalili frozen margarita'yı deneyin. Kokteyl beklentisinin yan etkisi olarak sünnet bebesi gibi poz verirseniz korkmayın, içtikten sonra gevşeyip normale dönüyor hem bacaklarınız hem de yüzünüzdeki tedirgin ifade. ;)


* Bahçe Restaurant en sevdiklerimden. Bir akşam da onun nefis mezeleri ve ahtapotunu denemek için uğradık tabi ki. Gerçi İsocum'un modunu düşürüyormuş burası (yerken öyle demiyordu gerçi ama ;) ), ama ben her şeyini çok lezzetli ve sıcacık buluyorum. Gözü kapalı öneririm. Tatlı olarak o kadar değişik ve çıtır bir elmalı baklava getirdiler ki tatlı yemeyeceğim diye başlamış olsam da İso'nun lokmalarını çalacak aşamaya gelerek bu savaştan yenik çıktım.


* Rastgele bir keşif olarak Şako'yu denedik ve kendisine bayıldık. Mezeleri (özellikle levrekli olanlar) ve deniz börülcesi nefis ötesiydi. Ara sıcakları ve tatlı niyetine kedileri de öyle. :) Kaş limanına bakan minik bahçesi çok keyifli. Öneririm.


* Bulutlu ve hatta birkaç saat yağmurlu bir günün öğle yemeği ve üstüne kahve molası için yine klasiklerden Bi Lokma ve yenilerden Dedikodu Cafe'yi seçtik. Bi Lokma her zamanki Bi Lokma işte; bunca yıl sonra oturup anlattıracak değilsiniz herhalde, değil mi? Yaprak sarmasının ve mantısının ve soğuklarının hastasıyız. Dedikodu ise ortamı şirin, tatlıları eh işte bir mekan. Çarşı içinde dolaşırken bir kahve molası için oturabilirsiniz. Tatlı kalorileri için hakkınızı başka yere saklayın derim - mesela patlıcanlı creme brulee'ye.;)


Ay yeter artık, dünyaları yediniz, demeyin. Hepsi sizlere öneriler yapabilmek içindi, sevgili okur. ;)

Alışveriş

Sırada iki alışveriş önerisi var. Kaş'ın Uzun Çarşı'sı zaten güzel butiklerinin sıralandığı en meşhur ve en pahalı yeridir. Ara sokaklarda ıvır zıvır dekoratif eşyalar, peştemaller, yazlık elbiseler ve takılar satan daha uygun fiyatlı yerler vardır. İki kategoriye de girmeyen iki güzel yerden bahsedeceğim sizlere - ve gururla söyleyebilirim ki ikisinden de birer ganimet düşürdüm buradaki evimiz için.

* İlki Atelier Vitray adlı minicik bir dükkan. Dedikodu'nun hemen karşısında Hilal Hanım'ın cam ve ağaç kütüğüne yaptığı nefis boyama ürünlerin satıldığı bir yer burası. Facebook sayfasını yerini öğrenmeniz ve iletişim için verdim, ama asıl dükkana gitmeniz ve Hilal Hanım'ın ne gibi mucizeler yaratabileceğini kendi gözlerinizle görmeniz gerekir. Ben evimiz için sedir ağacına çizilmiş bir nar ağacı yapmasını istedim mesela kendisinden. Ve çıkan sonuca bayıldım. Bize bolluk, bereket ve yarı Kaşlı olma fırsatı getireceğine inandığım nar ağacım şu an duvarda bana bakıyor. Mutlaka uğrayın buraya.

* İkinci önerim ise Kosta Boda olacak. Hideaway Cafe'nin hemen yanındaki vitrinini zaten görmüşsünüzdür. Prag'da da iki mağazası olan ve Eski Şehir'dekinin önünden ayrılamadığımız, hatta birkaç kez uğradığımız bu güzel mağazanın Kaş şubesine uğramak aklımdaydı. Cam ve bronz sanatçılarının birbirinden güzel eserlerinin sergilendiği bu mağazaya bayılacaksınız. Eviniz için "çok özel" bir şeyler almak isterseniz aklınızda olsun. Sadece Mats Jonasson ve Lohe ile tanışmak için bile uğramaya değer bir yer burası da.

Eh, madem yazılar da bitti, artık bir sonraki Kaş tatilini beklemekten başka yapacak bir şey yok. Ama bu sıcaklarda araya üç günlük serin bir kaçamak da sıkıştırılabilir belki, ne dersiniz? ;)

2 yorum:

Ra Selin dedi ki...

başlık her şeyi özetlemiş :) <3

Imge dedi ki...

Ra Selin,

;) Ben <3 Kaş