St. Petersburg'da Genel Bir Şehir Turu

Giriş yazımın ardından St. Petersburg'da mutlaka görmeniz gereken yerlerden bahsedeyim diyorum. İlgi alanlarınıza göre ister dışarıdan, ister içlerinde zaman geçirerek uğramanız gereken en önemli yerleri sıralayacağım bu yazıda. 

* Elbette St. Petersburg denince ilk akla gelen yer Hermitage Müzesi oluyor. Bir kısmı Saray Meydanı'nda yer alan Kışlık Saray'ın içinde yer alan müzeye daha sonra da pek çok ilave bina eklenmiş. Tabi ki ayrı bir yazıda bahsedeceğim Hermitage'dan ama hem Kışlık Saray'ın, hem Bakanlık binalarının, hem de ortasında Alexander Sütunu'nun yer aldığı Saray Meydanı'nın şehirde görülmesi gereken en önemli yer olduğunu belirtmem gerek. 


* Şehrin bir kalesi olmalı, değil mi? İşte gözlerinizin aradığı o kale Peter ve Paul Kalesi oluyor. Şehre ismini de veren Aziz Peter ve Aziz Paul'ün adlarını taşıyan ve kaleye pek de benzemeyen bu kale, şehrin ilk yapısı. Şehrin kurucusu sayılan ve bizim Deli Petro olarak bildiğimiz Çar 1. Petro (ya da Büyük Petro) tarafından 1703 yılında İsveç'ten gelebilecek olası bir saldırıya karşı inşa edilmiş olan bu kaleyle aslında St Petersburg şehrinin de temelleri atılmış. İçinde aynı adlı bir katedral de bulunan kalenin adını aldığı Azizlerle aşağıdaki fotoğrafta tanışabilirsiniz. Şehrin en yüksek noktası da bu Ortodoks Katedrali'nin 122 metrelik çan kulesiymiş. 


İçini gezmediğimiz bu kale hiçbir zaman şehrin savunması için kullanılmamış ama bir zamanlar siyasi hapishane olarak kullanılmış. İsyancıların -yani illa isyan çıkmasına gerek yok canım, Çar'a muhalif olan herkesin- mahkum edildiği hapishanenin VIP konukları arasında Dostoyevsky, Gorki gibi aydınlar ve Çar 1. Petro'nun kendi oğlu Alexei gibi saraydan isimler de bulunuyormuş. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz nehre açılan kapının adı ise Ölüm Kapısı.  Yani bir mahkumun işi o noktaya kadar geldiyse ya doğrudan ya da önce Sibirya'ya sürgüne gönderilerek dolaylı ve daha işkenceli bir yolla ölüme gönderiliyor demekmiş. Yüzyıllardır şehrin en önemli simgelerinden biri olan bu kalenin bir önemi de içinde şu ana kadar tahta çıkan tüm Çar ve Çariçelerin mezarları da yer alıyor olması.

* Sırada St. Isaac Katedrali var. Yapımı  kırk yıl süren ve 1858'de tamamlanan şehrin en büyük Ortodoks kilisesinin girişinde yer alan tek parça, kırmızı granit sütunların her birinin ağırlığı 80 tonmuş. Gerçekten de görkemli bir mimariye sahip olan bu katedralin üst katlarına çıkarak şehre tepeden bakmanız mümkün, aklınızda olsun. Biz sadece önünde St. Isaac hatırası çektirmekle yetindik. ;) 


Katedralin önündeki park alanından sonra karşınıza bir atlı heykeli çıkacak. Bu I. Nicholas'ın heykeli oluyor. Fransız mimar Auguste de Montferrand tarafından yapılmış bu dev heykelin sadece iki destek noktasının olması bir mimarlık mucizesi sayılıyormuş. Atın arkasında yer alan bina ise I. Nicholas'ın kızı Maria'nın kaldığı Mariinsky Sarayı (üstteki kolaj, sağ alt). Ama Maria'nın "babacığım atının poposunu görmekten sıkıldım, ben başka saraya kaçıyorum, baaay!" diyerek zamanında buradan taşındığı da rivayetler arasında. ;)

* Kanlı Kilise olarak bilinen (aslında adı Dökülen Kan üzerinde İsa'nın Dirilişi Kilisesi gibi bir şey olan) o nefis soğan kubbeli Ortodoks Kilisesi'ni sonraki bir yazıda daha detaylı yazacağım. Şimdilik idareten bu fotoğrafı bırakıyorum.


* Mariinsky Tiyatrosu'nu (altta solda, ama fotoğraf benim değil, kendi web sayfasından alınma) görüp de Nevsky Caddesi üzerinde bir tur attınız mı St. Petersburg 101 dersini tamamlamış oluyorsunuz. Nevsky üzerinde Roma'daki St Pietro Bazilikası'ndan esinlenilerek yapılmış, yine çok etkileyici bir yapı olan Kazan Katedrali'ni göreceksiniz. Bol sütunlu bu yapı da 1801-11 yılları arasında inşa edilerek şehrin önemli bir simgesi haline gelmiş. 1812 yılında Napolyon'a karşı büyük bir zafer kazanan Mareşal Kutuzov'un mezarı katedralin içinde, heykeli ise dışında yer alıyor. Rus Devrimi sırasında kapatılan, sonra 1932'de Din ve Ateizm Tarihi Müzesi olarak açılan ve en son yeniden Ortodoks kilisesi olarak işlevini sürdürmeye devam eden bu binanın da üst katlarından şehre bakmak mümkün.

St. Petersburg 101'i biraz daha detaylandırayım derseniz, Yusupov Sarayı'nı ve şu an tadilatta olan Tatar Camii'ni de görebilirsiniz şehir turunuz sırasında. Bu kadarcık mı, demeyin. Bu sadece genel bir bakıştı. Daha Neva Nehri turu var, yazlık saraylar var, Dostoyevsky'nin Evi ve Kanlı Kilise'nin içi var, aklıma gelen gelmeyen  bir sürü şey var. Ama ben artık sizi daha fazla bekletmeden Hermitage'a götüreyim diyorum, ne dersiniz? ;)

Hiç yorum yok: