Cuma günü hava nefis olunca kendime sergi ve yürüyüş temalı bir program yapayım dedim. Bomba patlama ihtimalinin daha az olduğunu düşünerek İstiklal'deki Arter yerine Arnavutköy'deki Galeri Selvin'e uğradım. Güvenli şehrimizde neye niyet neye kısmet oldu biraz ama n'apalım artık. :/
Öncesinde kahve (Cup of Joy), sohbet ve yürüyüş, dönüş yolunda ise bu mini galerinin mini sergisi ve Beşiktaş'ta alışveriş ile geçen keyifli bir gün daha yaşadım keyifsiz gündeme rağmen. Bu arada Arnavutköy'de önünden geçtiğim her seferinde hayran hayran izlediğim İstanbul'un "painted ladies"inin de fotoğrafını bir kez daha çekmeden edemedim. ;)
Gülgün Başarır'ın Herhangi Şeyler sergisini ise toplam on dakika içinde gezebilirsiniz. Mini demiştim değil mi? ;) Basın bülteninden sergiye dair sanatçının notları ve birkaç resim ise aşağıda:
"Herhangi Şeyler" isimli bu sergimde, birbiri ile ilişkilendirilmiş farklı konuları farklı şekilde ifade etmeyi seçtim. Donalt Kuspit'in "Sanatın Sonu" kitabındaki "Kimi insanlar site adı verilen birbirinin aynısı konutları beğenmediklerini söylüyorlar ama, sanat galerilerindeki birbirinin aynı sıra sıra kutulara hayranlıkla bakıyorlar" sözü farklı konuları seçmemde yol gösterici oldu. Çünkü ben de galerilerdeki birbirinin aynı resimleri artık görmek istemiyorum. Sanat eseri, bir konunun ömrü billah tekrarı ile değil, sanatçının tuval üzerindeki eyleminin tekrarı ile oluşur.
Sanat kendini kendinde saklayan olarak, her zaman gizemini korusa da, sadece konusuyla değil malzemesiyle, resmin beklediği renkle, sanatçının tuval yüzünde bıraktığı izle, insana dokunur. Seçtiğim konular, hem dış gerçekliğin bir ürünüdür hem de kendi öz belleğimin.
Resimlerin her birinde farklı bir armoni kullanılması, resmin beklediği rengin seçilmesiyle ilişkilidir. Resimde kullanılan monokrom renk, imgenin gücüyle dolar. Bazı resimlerde monokromu bozan kırmızı renk resmin elemanıdır ve farklı imgelere karşılık gelir. Resimlerde, tek büyük bir düzlem ve sonsuz tek renk kitlesi farklı etkilerin, izlenimlerin, farkındalıkların algılanmasının gösergesidir. Yaşanmış ve yaşanmakta olanın göstergesi olan doku tuval bedenini bir kabuk gibi örter, tıpkı bizi örten bastıran sıkan her şey gibi.
Malzemenin olanakları içinde hedefim, çoşkuyla bir duyum bileşiği yaratmaktadır. Ancak o zaman sanat eseri hayatiyet kazanır. Yaratma, elin maharetinin bir göstergesi değil, tam tersi karşılaşmalarla ortaya çıkan, kaygıyla yoğrulan, kendini verişle ifadesini bulan bir süreçtir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder