
İnsancıklar'da Makar adlı olgun bir adam ve Varvara adında bir genç kızın mektuplaşmalarını okuyoruz. St. Petersburg'da yoksul insanların dünyasında geçen bu mektuplaşmalar yüreğin en derinlerinden gelen yoğun duygularla yazılmış, çok içten. Çok da iç acıtan yanları var bu kadar yokluk dünyasının tabi. Okumalısınız.

Kitabın adını olduğu gibi Türkçeleştirirsek "Piyano Akortçusu" adı ortaya çıkıyormuş. Gerçekten de başarılı bir besteci olma tutkusu -daha doğrusu saplantısı, takıntısı- olan bir piyano akortçusunun adının trajik bir cinayete karışmasıyla birlikte uzun zamandır birbirlerinden kopuk hayatlar sürdüren ikiz çocukları Patrice ve Patricia da bir araya gelirler. Buluşmadan önce de aradan geçen yıllar boyunca yaşadıklarını, daha çok da evden geri dönmeyecek şekilde uzaklaşma nedenlerini birbirlerine yazmaya karar verirler. Defterler dolu yazılanları buluştuklarında birbirlerine vereceklerdir. Ve o defterler öyle aile sırları, öyle psikolojik çözümlemeler, öyle ruhsal altyapılar, öyle geçmiş travmalar barındırır ki hepsinin toplamı size dört dörtlük bir roman sunar. Çok sevdiğim bir yazar, çok sevdiğim iki derin roman. Henüz tanışmadıysanız daha fazla zaman kaybetmeyin derim.
"Bakışlar tuhaf, uçucu şeylerdir; ancak biri onları okursa vardırlar; o zaman da bütün sözcüklerden daha konuşkan, daha keskindirler."Gelelim sergiye...
Ne zaman Boğaz'a yürüyüş yapmaya insem, Arnavutköy'deki Galeri Selvin'e uğrarım. Bu minicik galeriden daha önce de mutlaka söz etmişimdir size. Küçük ama ilgi çekici sergilere ev sahipliği yapan bir yer. Gezmesi 15 dakika falan süren bir oda hatta. ;) Pazartesi uğradım ve bir haftası kalan nefis bir sergi gezdim.
Yunan sanatçı Martin Krastev'in "Çocuklar, Oyunlar, Kent" sergisi 22 Şubat'a kadar devam edecek. Çok güzel yağlıboya tablolar var, adı üstünde en temel motif çocuklar ve oyunlar. Kent ise canım İstanbul'un Galata'sı, tarihi yarımadası, Arnavutköy'ü... Siz de mutlaka uğrayın bir ara derim.
Galeri Selvin iletişim bilgileri ve diğer detaylar için buraya.
Bu aralar çok sergi gezdim. O yüzden sırada yine bir sergi var. Bu kez burnumuzda kahve kokusuyla sergi gezeceğiz. Kahve severler benden ayrılmayın. ;)
2 yorum:
Dostoyevski'nin en keyifli, içten ve dönemini anlatan kitaplarından birisidir. Büyük dehaya saygılar!
Mehmet Bilgehan Merki,
Katılıyorum. Saygılar bizden. ;)
Yorum Gönder