Geçtiğimiz haftalarda 16-19 Mart arası üç günlüğüne İsocum'un iş gezisine kaynak yaparak ikinci Dubai seferimi gerçekleştirdim. Bu kez amaç çölü görmekti. Ama biletleri alırken bir de baktım ki Dubai sanat sezonunun en dolu üç gününe denk geliyorum. O zaman keyfim daha da yerine geldi. Gündüzleri tek başıma olacağım zamanlarda AVM gezmektense Dubai Design Days, Dubai Photo Exhibition ve Art Dubai'yi gezerim dedim. Ama bir gün de Dubai Mall'a gitmezsem olmazdı. Ben Burj Khalifa'nın önündeki o fıskiye şovunu izlemeyi çok seviyorum çünkü. Bir Arap müziği, bir de Batı müziği eşliğinde yarım saatte bir yapılan şovları geçen seferki gibi Serafina'daki köşemize kurulup yemeğimizi yerken izledik fıskiye şovunu yine. Size de güzel bir akşam planı için öneririm aynısını. Youtube'da bulabileceğiniz pek çok güzel videodan birini de paylaşayım örnek olarak.
Yapay gölün etrafını saran siluete bir de Opera Binası ekleniyor bu arada. Emir'in galiba bir yıl içinde açılacak bu sanat merkezinde en iyi temsilleri getireceğine eminim. Adamın vizyonunun da hastasıyım. Daha önceki Dubai yazılarımda (toplam 4 yazı var, okumak için buraya tık tık) da Emir'in açık, yenilikçi ve akılcı bakış açısından ve yerli halkın ne kadar rahat ve refah içinde bir yaşam sürdürdüğünden ve kendisini ne kadar sevdiğinden bahsetmiştim. Gerçekten de bir Ortadoğu çölüne yapılabilecek en güzel ortamı yaratmış bana göre.
İlk kez bu gidişimde Dubai'de yaşamak da fena olmayabilir diye düşündüm. Ki ilk gidişimde de sevmiştim ama burada yaşamak bana hep uzak bir fikir gibi görünürdü. Artık ülke ne kadar berbat bir duruma geldiyse gözümde, yılın dört ayı klimada yaşamaya bile razı olmuşum demek ki zihnen!
Neyse, güzel şeylerden bahsedeyim biraz. Orada geçirdiğim üç gün boyunca harika şeyler gördüm demiştim. İlk olarak Tasarım Günleri'ni gezdim. Dubai Design Days, Burj Khalifa'nın yakınlarında The Venue'da 14-18 Mart 2016 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Çeşitli ülkelerden -Beyrut, Paris ve Dubai'den olanlar favorilerimdi- onlarca atölyenin, firmanın bölümlerini gezerken birbirinden etkileyici tasarım ürünleri gördüm. Tamamını Facebook albümü olarak burada paylaştım sizlerle. Birkaç tane de aşağıya ekliyorum ama albüm çok daha detaylı ve bilgilendirici.
Ted Muehling'in kalp vazoları, Zuleika Penniman'ın beyaz mercanlarla tasarladığı raflı güzellik, Urban Commissions'ın bisiklet park yeri projesi, Portekiz galerisinde gördüğüm 36128 Swarovski taş ile süslenmiş yuvarlak bölmeli dolap tasarımı, birbirinden güzel mobilya ve dekorasyon ürünleri, halılar, aydınlatmalar ve daha neler neler. Bayıldım!
İkinci gün kendimi Design District'e Dubai Photo Exhibition'ı görmeye attım. Bu öyle sıradan bir fotoğraf sergisi değildi. Dört galeriye yayılmış, farklı ülkelerden katılımla gerçekleştirilen (niye Türkiye yoktu anlamadım!), 700'ün üzerinde fotoğrafın sergilendiği dev bir sergiydi. Gezmek için yaklaşık iki saat, içeride klimada donduktan sonra ara sıra dışarıdaki bankta oturup içinizi ısıtmak için de en az yarım saat gerekiyordu tabi. ;) Orada gördüklerimden birçoğunu da detaylı bir Facebook albümü olarak paylaştım sayfamda. Buradan bakabilirsiniz. Fotoğrafların isimleri ve sanatçıları fotoğraf bilgilerinde yer alıyor.
Albümde diğer fotoğrafları paylaşmak daha kolaydı ama hikayesi olan bu seriyi burada paylaşmak istedim. Hintli sanatçı Sohrab Hura'nın 2008-2014 yılı arasında çektiği fotoğraflardan oluşan Look It's Getting Sunny Outside!! (Bak Dışarıda Güneş Açmaya Başlıyor!) serisi hasta annesi ve köpeğinden oluşuyor. Kendisi 17 yaşındayken annesine paranoid şizofreni teşhisi konulan sanatçı, o dönemden itibaren annesiyle ilişkisini, annesinin çoğunlukla dışarıya kapattığı dünyasını gözlüyor. 2014 yılında annesinin en yakın dostu olan köpeği Elsa'yı kaybettiği yıl kış çok berbat geçiyor. Hemen her gün yağmur yağıyor ve güneş yüzünü göstermiyor. Ama aynı zamanda hastalık öncesi evi terk eden babasının da yeniden annesine döndüğü yıl olarak belki de bir dönüm noktasının başlangıcı oluyor. Roman tadında bir fotoğraf serisiydi bana göre. Etkilendim.
Son olarak Art Dubai'yi gezdim. Hatta onu İsocum'la birlikte gezdik. Art Dubai şehirde en sevdiğim yerlerden biri olan Souq Madinat'da 16-19 Mart arasında gerçekleştirildi bu yıl. Kocaman üç ana alana yayılan eserlerin dışında bir sürü etkinliğin, partinin, söyleşinin ve konuşmanın yer aldığı büyük bir sanat fuarı tadındaydı. Akşam hazırlanan parti alanları falan harika görünüyordu doğrusu. Burada da gördüklerimi yine Facebook albümü olarak paylaşarak sizi adeta Dubai'nin sanat dolu günlerine ışınlayabilmiş olmayı umuyorum. ;)
Gördüğüm yüzlerce iş arasında en iç karartıcı olanlardan biri de Türkiye'den Galeri Zilberman'ın olduğu bölümde bulunan tespih şeklinde duvara asılmış 33 kadın ayakkabısı ve 1 sopaydı. Some Days Were Missing Last Year (Geçen Yıl Bazı Günler Yoktu) adlı çalışma, kadına şiddet ve kadın cinayetlerini vurgularken 2015 yılında öldürülen ve şiddet gören kadın sayısının 289 olduğunu söylüyordu. Ne kadar yazık değil mi geldiğimiz noktaya? Kahrolmamak mümkün değil! :(
Buradaki Anıt Sayaç'tan da her yıl kaç kadının şiddet mağduru olduğunu ve isimlerini görebilirsiniz.
Bu yazıyı daha fazla uzatmayayım ki doya doya linklerdeki fotoğrafları inceleyin, sanal sergi gezileri yapın. Harika bir lezzet durağı ve çöl deneyimi de diğer yazılarda olacak. Buralarda kalın.
Son olarak Art Dubai'yi gezdim. Hatta onu İsocum'la birlikte gezdik. Art Dubai şehirde en sevdiğim yerlerden biri olan Souq Madinat'da 16-19 Mart arasında gerçekleştirildi bu yıl. Kocaman üç ana alana yayılan eserlerin dışında bir sürü etkinliğin, partinin, söyleşinin ve konuşmanın yer aldığı büyük bir sanat fuarı tadındaydı. Akşam hazırlanan parti alanları falan harika görünüyordu doğrusu. Burada da gördüklerimi yine Facebook albümü olarak paylaşarak sizi adeta Dubai'nin sanat dolu günlerine ışınlayabilmiş olmayı umuyorum. ;)
Gördüğüm yüzlerce iş arasında en iç karartıcı olanlardan biri de Türkiye'den Galeri Zilberman'ın olduğu bölümde bulunan tespih şeklinde duvara asılmış 33 kadın ayakkabısı ve 1 sopaydı. Some Days Were Missing Last Year (Geçen Yıl Bazı Günler Yoktu) adlı çalışma, kadına şiddet ve kadın cinayetlerini vurgularken 2015 yılında öldürülen ve şiddet gören kadın sayısının 289 olduğunu söylüyordu. Ne kadar yazık değil mi geldiğimiz noktaya? Kahrolmamak mümkün değil! :(
Buradaki Anıt Sayaç'tan da her yıl kaç kadının şiddet mağduru olduğunu ve isimlerini görebilirsiniz.
Bu yazıyı daha fazla uzatmayayım ki doya doya linklerdeki fotoğrafları inceleyin, sanal sergi gezileri yapın. Harika bir lezzet durağı ve çöl deneyimi de diğer yazılarda olacak. Buralarda kalın.
5 yorum:
Emek vererek hazırlanan bir yazı olmuş;) Fotoğraf sergisindeki noelle ilgili fotoğraf çok çarpıcı geldi bana. Sanırım adam kapı koluna bağladığı iple intihar etmiş...
İmge'cim bu harika sanal tur adına emeğine sağlık. Hele ki Sohrab Huba'nın annesinin ilginç hikayesini konu alan sergiden çok etkilendiğim! ama en sonunda yer verdiğin Anıt Sayaç'ın 'şiddet mağduru kadınlarımızı' temsilen yorumladığı, bizim kadınlarımızın geldiği nihai durumu anlatan sergiden ise nasıl üzüntü duyduğumu anlatamam!. Ülkemiz ortaçağ karanlığında :( dışarıdan bakınca, halimiz ahvalimiz daha bir vahim görülüyor değil mi!.
Para nelere kadir derim hep Dubai adını duyunca. Elin Arap çölleri ne hale gelmiş değil mi, inanılır gibi değil:) Geçen yıl bir belgesel izlemiştim. Dubai'deki ileri gelenler, ciplerine atlayıp bilmem kaç km yol aşıyorlar ve çöle geliyorlar. Orada kalitesiz çadırlar kurulu. İçeride ilkel bir hayat. Her türlü lüksten uzak. Sanki 1 asır öncesi. Nargile içiyorlar, yerlerde minderlerde oturuyorlar, muhabbet ediyorlar, vb. Sözün özü bunu bir ihtiyaç olarak görüyor ve en az 15 günde 1 kez yapıyorlarmış. Çok şaşırmıştım.
Yalnız çok verimli bir gezi olmuş İmgecim. Şahane fotolar ve bilgilendirmeler için çok teşekkürler. Sergiler hüzün verici :( Linkleri daha sonra incelemek üzere yıldızladım.
Sevgiler...
beyza aydın başer,
çok teşekkür ederim. ;) Ve evet o foto gerçekten çok trajik, değil mi?
izler ve yansımalar,
Esinciğim göz gezdirmekle kalmayıp böyle detaylıca okuduğun için gözlerine sağlık. ;) İşte o zaman o verilen emek paylaşıma dönüşüyor ve beni çok mutlu ediyor. Ülkenin durumuna gelince, hâlâ dibi görmediğimizi ama çok yaklaştığımızı düşünüyorum ne yazık ki. Umarım yeniden çıkış yolunu bulabiliriz oradan, yoksa ne yazık ki en dipte nefes alıp vermeye devam edeceğiz ve adı yaşamak olmayacak o hayatın. :( Yine de umut etmeye devam tabi ki. Sevgilerimle.
Zeugma,
Hadi ya. Eşim çok sık Kuveyt'e gidiyor. Kuveyt'teki iş arkadaşları bizim çölü görmek istediğimizi duyunca "biz de çocukken pikniğe falan giderdik" demişti ve baya şaşırmıştık. Ama bu senin izlediğin Dubai belgeselinde anlatılanla benzer bir durum demek ki. Sonuçta betonlardan doğaya kaçmak gibi mi bakıyorlar acaba duruma bir nevi? ;) Turistik çöl gezisi fazlasıyla turistik ve koştur koştur yapılıyor yalnız. Tatil köyleri gibi kitle turizmi tadında. Öyle olmasa çölün kendisi gerçekten uçsuz bucaksızlığıyla büyüleyici. Baş başa çöle kaçalım diye İso'yu kandırıp seneye bir daha gidebilir miyim acaba? ;)
Sevgilerimle.
Madem eşinin Kuveytli samimi arkadaşları var, sorsun bence. Ağzım açık izlemiştim valla. Bedevi usulü yaşam halen çok cezbedici onlar için.
Çöl bence de büyüleyici. Kuveyt halkı için de halen öyle, baksana bi türlü vazgeçemeyip nostalji yapıyorlar. Ee, bu duygudan kimse kaçamıyor demek ki. O zaman İso Bey'i kandırmaya bak şimdiden :))
Sevgilerimle..
Yorum Gönder