Ben Dubai'ye asıl gitme amacımı hâlâ yazmadım değil mi? ;) Evet, bu kez amacım çölü görmekti. Doğanın uçsuz bucaksız, sonsuzlukmuş gibi görünen, müthiş dinginliğe sahip bu formunu da çok merak ediyordum. Afrika savanalarına bakarkenki hissi yaşatabileceğini de düşünüyordum gitmeden. İtiraf edeyim o kadar değilmiş. Ama curcuna bir kamp formatına dönüşmeseymiş gece biraz olsun yaklaşabilirmiş de. Şöyle ki...
İlk olarak sizi öğleden sonra 15:30-16:00 gibi 4X4 araçlarla otelinizden alıyorlar. Maksimum 6 kişilik bir grup olarak yola çıkıyorsunuz (biz şanslıydık, çünkü dört kişiydik). Bu arada çölde safari yaptıran bir sürü acente var. Biz Orient Tours'u seçtik ve fiyat-kalite açısından memnun kaldık. Yaklaşık bir saat sonra araç kamp alanına geliyor. Buraya gelirken de yolun iki yanında alabildiğine çöl uzanıyor. Programda ilk olarak yaklaşık 45 dakika süren bir dune bashing bölümü var. Bunu kumul dayağı olarak da çevirebiliriz. Kıh kıh. Aklıma Afrika'da safari araçlarında geçirdiğimiz saatler geldi. Traktörün üstünde gibi sallana sallana giderken ranger'ımız "Afrika masajıyla tanışın işte" diye dalga geçiyordu bizimle. ;) Ben zaten normalde araba tutan bir tip olduğum için bu bölümü pas geçmek istediğimi söylemiş ve o sırada kampta beklemeye karar vermiştim.
Neyse ki yarım saat içinde kampta birtakım hazırlıklar başladı ve bar bölümü açıldı. Ben de çölün sessizliğinin ve insanlar dolmadan önceki halinin tadını buz gibi bira eşliğinde çıkarabildim İsocum kumul dayağı yerken. ;)
İşte dune bashing sonrası araçlar çölde her acentenin anlaşmalı olduğu bizimkine benzer onlarca kampa dağılıyor ve burada tam anlamıyla bir Arap gecesi yaşatılıyor insanlara. Güneş batıp da karanlık çökene kadar kampa toplanan kalabalık için sandboarding, mini atv benzeri dört tekerlere binme, deveyle tur atma, elinde şahin tutma, koluna Hint kınası benzeri "henna tattoo" adı verilen bir tür geçici dövme yaptırma gibi çeşitli aktiviteler başlıyor.
Günbatımıyla birlikte ortadaki sahnede bir kıpırdanmalar başlıyor ve barbekü kokuları yükseliyor. Yemek öncesi tanoura dans gösterisi izliyoruz. Bir zennenin sürekli dönerek ve renkli/ışıklı eteğini de döndürerek yaptığı bir dans şovu bu. İzlerken bile başınız dönebilir. Bakın burada videosu var.
Sahnenin etrafındaki minderlerde yerimizi alıp izledikten sonra yemek kuyruğuna giriyoruz (işte bu bölümlerdeki curcuna ve oldu-bitti-sıradaki durumu biraz tatil köyü işi, fazla kitle turizmi tadında, ama n'apalım bunu az çok bilerek geldik). Yemek biter bitmez çay-kahve-tatlı stantları kuruluyor. Ve üstüne kapanış olarak yine sahne etrafına sıralanıp dansöz izlemece var! ;)
Yaklaşık yarım saatlik dansöz şovundan sonra artık gitme zamanı. Ama bir anons yapılıyor, kampın ışık tutulan yerine bakın son bir fotoğraf için diye. Bir bakıyoruz ki geleneksel giysileri içindeki bir Arap erkeği sıra sıra develerle birlikte kum tepelerinin üstünde duruyor. İlahi ayol, bu muydu? İyice Amerikan işine çevirmişsiniz bu çölü pazarlama olayını.;)
Çölü daha kendi ıssızlığı ve sükuneti içinde yaşamayı tercih ederdim. O zaman çok daha özel bir deneyim olurdu diye düşünüyorum. İlk bölüme katılmayarak belli bir oranda bunu yaşayabilen tek kişi de ben oldum sanırım. ;) Ama hani mikrofonla duyurulan aktiviteler, dansözler, vs bizim için fazla turistikti. Bu kültüre hiç yakın olmayan daha Batılı turistler için belki de bir nevi Arap kültürünün tanıtımı olması açısından gerekliliktir bu. Ama ben bunun yerine çıplak ayakla kumda dolaşıp, akşamüstü güneşini tenimize depolayıp, günbatımını çölde seyredip, sadece fenerlerle azıcık aydınlatılmış küçük bir kamp alanında yıldızları seyrederek bir şişe şarap eşliğinde hurma ve kuru yemiş yemeyi daha çok tercih edebilirdim. Bakalım, belki bir sefer de onu yaparız.
Sıradaki gezi planımız hazır olduğuna göre şimdi yeni heyecanların hayalini kurma zamanı. ;)
Sahnenin etrafındaki minderlerde yerimizi alıp izledikten sonra yemek kuyruğuna giriyoruz (işte bu bölümlerdeki curcuna ve oldu-bitti-sıradaki durumu biraz tatil köyü işi, fazla kitle turizmi tadında, ama n'apalım bunu az çok bilerek geldik). Yemek biter bitmez çay-kahve-tatlı stantları kuruluyor. Ve üstüne kapanış olarak yine sahne etrafına sıralanıp dansöz izlemece var! ;)
Yaklaşık yarım saatlik dansöz şovundan sonra artık gitme zamanı. Ama bir anons yapılıyor, kampın ışık tutulan yerine bakın son bir fotoğraf için diye. Bir bakıyoruz ki geleneksel giysileri içindeki bir Arap erkeği sıra sıra develerle birlikte kum tepelerinin üstünde duruyor. İlahi ayol, bu muydu? İyice Amerikan işine çevirmişsiniz bu çölü pazarlama olayını.;)
Çölü daha kendi ıssızlığı ve sükuneti içinde yaşamayı tercih ederdim. O zaman çok daha özel bir deneyim olurdu diye düşünüyorum. İlk bölüme katılmayarak belli bir oranda bunu yaşayabilen tek kişi de ben oldum sanırım. ;) Ama hani mikrofonla duyurulan aktiviteler, dansözler, vs bizim için fazla turistikti. Bu kültüre hiç yakın olmayan daha Batılı turistler için belki de bir nevi Arap kültürünün tanıtımı olması açısından gerekliliktir bu. Ama ben bunun yerine çıplak ayakla kumda dolaşıp, akşamüstü güneşini tenimize depolayıp, günbatımını çölde seyredip, sadece fenerlerle azıcık aydınlatılmış küçük bir kamp alanında yıldızları seyrederek bir şişe şarap eşliğinde hurma ve kuru yemiş yemeyi daha çok tercih edebilirdim. Bakalım, belki bir sefer de onu yaparız.
Sıradaki gezi planımız hazır olduğuna göre şimdi yeni heyecanların hayalini kurma zamanı. ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder