En sevdiğim Türk birası Bomonti'nin Kendine Has Sergi'sini görmesem olmazdı. Semte adını veren Bomonti Bira Fabrikası'nın dününün ve bugünün anlatıldığı ve Deniz Müzesi'nin en alt katında yer alan sergiyi ücretsiz gezebiliyorsunuz. O dönemin sosyal yaşamını da şekillendiren ve adeta Almanya'daki biergarten'lar tadında görünen bira bahçelerinde çekilmiş fotoğraflara baktıkça bir of çekebilirsiniz. Bugün serginin haberini veren Hürriyet'te "bira" kelimesi kullanılmıyor, öyle düşünün yani. Üstelik bu daha Demirören grubuna satışı gerçekleşmeden önceki durum. Aman neyse, ben artık ülkeyi kafamda bitirmiş, kendime has bir yaşam sürüyordum, değil mi, boş vereyim bunları.
Türkiye'nin önde gelen koleksiyonerlerinden Mert Sandalcı'nın müzayedelerden, sahaflardan, ilgili kişilerden topladığı pek çok resim, bardak, bardak altlığı, levha, bilet, vs gibi eşyalar bir süre sonra Anadolu Efes tarafından satın alınmış.Burçak Madran'ın küratörlüğünü yaptığı sergiyi 12 Nisan'a kadar gezebilirsiniz.
Gördüklerinizin dışında anılar ve hikayelerin anlatıldığı videolar ve ses kayıtları da var. Ayrıca bira bahçesi gibi düzenlenmiş bir alanda dönem giysileriyle fotoğraf çektirebileceğiniz bir bölüm bulunuyor. Tam Instagram'lık yani, koşuuun! ;)
İştahsızlara, kansızlara, süt veren annelere çok iyi gelen malt hülasasını her eczanede bulabiliyormuşsunuz mesela o dönem.
Ya da Bomonti Bahçeleri'nde Safiye Ayla'yı dinlemek nasıl olurdu, bir düşünsenize. 1890'larda başlayan Bomonti Fabrika'nın öyküsü 2018'de yeni bira çeşitleriyle devam etse de hiçbir şeyin eski tadının olmadığının ne yazık ki farkındayız.
Yanlış dönemde yaşıyorum galiba, hissi uyandıran bu sergiyi 12 Nisan'a kadar gezmeyi unutmayın olur mu? Bira bahçesi tadında olmasa da Beşiktaş'ta nefis pub'lar var, çıkışta birer Bomonti içersiniz artık üstüne. ;)
İyi hafta sonları!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder