Sığacık-Karaburun

Artık İzmir'den ayrılma zamanı geldi. 19-20 Nisan'da iki gece Urla'da kalacağız. Bunun bir günü yollarda günübirlik gezilerle geçecek, diğer günü ise heyecanla beklediğimiz Bağ Rotası turu ile.    

İlk durağımız Türkiye'nin ilk cittaslow'u, yani yavaş şehri, olan Seferihisar oluyor. Buranın özellikli olan, gezilebilir bölümü sahil tarafı. Sığacık olarak adlandırılan sahil kısmı ile Teos Antik Kenti'nde zaman geçirebilirsiniz. 12 İon kentinden biri olan Teos, şarap tanrısı Dionysos'un oğlu Athamas tarafından MÖ 1000'li yıllarda kurulmuş. Akropolü, meclisi, tiyatrosu, agorasıyla tastamam bir antik kent olan Teos'u gezmek isterseniz giriş ücreti 5 TL. Açıkçası antik kent gezme havamızda olmadığımız için ve yeterince zaman da olmadığından içeri girmedik. Ama arabayla giriş kapısına kadar çıkarken Teos Yazarlar Evi'nin muhteşem manzaralı yerini gördüm ve burada bir eğitim falan olsa ve ben yazın bir hafta bu eğitime katılmak üzere kendimi buraya kapatsam ne güzel olur diye düşündüm. 


Bunun dışında Sığacık'ın kalesinden içeri girdiğiniz sokaklarında gezmek çok keyifli. Şahsen yazını görmek istediğim yerlerden biri oldu burası. Eğer curcuna olmuyorsa benim için Çeşme-Alaçatı gibi popüler yaz duraklarından daha tercih edilesi bir yer olabilir.   


Merkezdeki rengarenk sandalyeleri olan kahvede Türk kahvelerimizi içtikten sonra, capcanlı renklerde çiçeklerle dolu beton saksıların çevrelediği parktan geçerek sahilde bir tur attıktan sonra bu güzel kasabadan ayrılıyoruz. 


İstikamet Karaburun

Karaburun'a yazın Foça'dan vapurla geçmek de mümkünmüş. Ancak o kadar bekleyemezdim çünkü en merak ettiğim yerlerden biriydi burası. Balık ve enginar cenneti olan bu şirin kasabaya karayolu ile ulaşım biraz eziyetli olsa da gitmeye karar verdik. İyi ki de gitmişiz. Eğer  akşamına kalacak olsaydık ve bir tam günümüz olsaydı Egeli bir arkadaşımın tavsiyesine uyarak yol üstünde Mordoğan'a ve başta Ambarseki köyü olmak üzere gördüğümüz diğer köylere de uğramak güzel fikir olabilirdi. Ancak yarım gün, bozuk yol ve rakı-balık için ciddi zaman ayırmak isteyen bir çift olunca sadece Karaburun'a gidebildik tabi. ;)


Denizin rengi, o nefis koya bakan evler, sahile dizilmiş sıra sıra balıkçılar, havanın güzelliği, ayağıma sürünerek geçen kediler, o sakinlik, o bir tatlı huzur hali... Gezinin en keyif aldığımız yerlerinden biriydi Karaburun, hem de sadece merkezini görmemize rağmen. Ama zaten bu bir Ege 101 turu sayılır, her yere yeniden gidip tadını çıkarasım var.

Burada yemek molası için seçtiğimiz yer de İskele Restaurant oldu. İsmet'in Yeri olan yer. Burada yediğimiz beğendili ahtapot, kalamar ızgara, enginar (zeytinyağlısı ve sonuncusunu İsocum en baştan ayırttığı için kapabildiğimiz tatlısı ;) ) ve barbunlar hâlâ aklımda. Kadehimizi de karşı kıyıdan, Foça'dan bize biralarını kaldıran bizimkilere kaldırıyoruz o sırada. ;) Heyecanla bekleniyoruz o tarafa da. Bu arada siz de yan sandalyede bir pati gördünüz mü sanki? ;)


Bu keyifli yemeğin ardından kahvelerimizi içip Urla'ya doğru yola koyuluyoruz. Otelimiz La Vida Butik Otel. Odadan adım atar atmaz önünüze çıkan havuz başı şezlonglar da akşam için göze kestirdiğimiz nefis bağ şaraplarından tatmaya başlama köşesi. 


Tabi böyle huzurlu durduğuna bakmayın. Akşam sizi uçuran bir rüzgar çıkabilir. Neyse ki ilk gece dışarıda oturulabilir kıvamdaydı hava. İkinci gece ise beş tane bağdan çıkıp bir galon şarap tüketmiş olduğumuz için oturulabilir bir hava olmaması şans oldu belki de bizim için. Kıh kıh. ;)

Ege'nin her şeyini sevmeme rağmen şu rüzgarına hiç bayılmıyorum desem. Ama Egeliler o rüzgar olmadan yaşayamayız diyorlar genelde. Beni de feci sersemleştiren bir şeydir rüzgar. Bir de soğuk deniz olayı var Egelilerle anlaşamadığımız. Ama olsun Ege'nin balığı, otları, rahat kafalı insanları yeter. Eh, biz de denize Akdeniz'de girer, Ege'de yaşarız olmadı. ;)

İyi haftalar!

3 yorum:

parıldayan çiçek dedi ki...

Sevgili Esin Ege'de sevdiğim yerlerdesin. benden selam söyle.Sığacık bu sene ziyaret edilmedi. Ama Karaburun yol bozuk olmasına rağmen sadece sahili görmememize rağmen sevdim.İyi tatiller.

Esin Bozdemir dedi ki...

Yazını okuyunca uzun zamandır İzmir'e gitmediğimiz geldi aklıma. Ege bir başka güzel. Özlemişim Foça'yı. Hele Foça'nın günbatımı ne hoştur. İyi tatiller İmge. Nice gezilere...

Imge dedi ki...

parıldayan çiçek,

Selam, ben İmge. ;)) Beğendiğinize sevindim. Ben de döneli neredeyse bir ay oldu ama ancak zaman oldukça yazabiliyorum. O yüzden selam iletmeyi bir dahaki sefere yapacağım, olur mu? ;)

Esincim,

Foça'ya ben de bayıldım. Son durak olduğu için en son yazacağım ama bu kadar bol alternatifli bir yer olduğunu bilmiyordum. Gerçi bayıldım demem için önce buzzz gibi denizini ve bol rüzgarlı yaz akşamlarını da bir görmem gerek. Ona göre her an fikrimi değiştirebilirim çünkü. ;)) O yüzden bu sene Ağustos gibi bir kaçmayı istiyorum oraya tekrar. En sıcak ayda da denizine giremezsem kendisini baharlıklar dolabına kaldıracağım. ;)
Sevgiler.