Sonra kayınvalidemle birlikte Tunalı'ya indik ve annemlerle buluştuk. Aslında önünden geçerken vitrini daima beni cezbeden ve içerisi de çok hoş görünen Elizinn'i denemek istiyorduk. Ama içeride çeşit çeşit kadın grupları "gün yaptıkları" için yer yoktu! Ve öğrendiğime göre bu uygulama Ankara'da kadınlar arasında çok yaygınmış. Artık evde toplanıp, çeşit çeşit yemek hazırlamak, misafir ağırlamak yerine bu tür pastane veya kafelerdeki açık büfe günlerde bir araya geliniyormuş. "Gün" konseptini yalnızca uzaktan tanımama rağmen (çünkü annem de öyle gün yapmaya falan hiçbir zaman meraklı olmadı) bana çok mantıklı ve keyifli geldi.
Elizinn'in vitrinine Türk filmlerinde vitrindeki tavuk çevirmeleri yalanarak izleyen boynu bükükler misali baktıktan sonra Tunus Caddesi'ndeki Zeynel'e oturmaya karar verdik. Orada biraz dinlenme ve sohbet molası verdikten sonra biraz Tunalı'daki mağazaları dolaştık.
Sonra annelerden ayrıldım. Ama benim günüm burada bitmedi. Akşamüstü saat 17:00'de merak içinde beklediğim bir buluşmaya gitmek üzere yoluma devam ettim. Herkes evlerine dağılırken, ben Big Chefs'e doğru yürümeye başladım.
5 yorum:
Masada yanık kazandibi görüyorum bayılırım olda yesem :)
Maşallah memleketin her bir yerinde kuaförünüz var. :)
Valla kuaföre gitmeye hiç bayılmam ve zorunlu olmadıkça da gitmem.. İstanbul'da düzenli gittiğim bir kuaförüm yok mesela..Bbu bahsettiklerim de annelerimin kuaförleri..:)
:)) saçlar tırnaklar hiç kişisel kuaförün yokmuş gibi söylemiyor ama hadi neyse :)))
P.S :Papatya süper durmuş
çogüzel bir ailen ve çok hoş başarılı bir blogun var.emeğine sağlık.
çok teşekkürler..
size de hoşgeldiniz diyelim o zaman. :)
Yorum Gönder