Cuma akşamı Ongun da bizde olduğundan dolayı hastayız falan demeyip kendimizi kaptırmışız şaraba. Gerçi ertesi gün de nezle ve öksürüğüm geçti, acaba geçen hafta boyunca öksürük şurubu ve ıhlamur yerine her gün iki kadeh Merlot atsam daha mı iyi gelecekti bilemedim. Neyse, Cuma akşamı abartınca Cumartesi günü gece Beyoğlu'sunu değil ancak öğleden sonra Beyoğlu'sunu kaldırabileceğimize karar verdik. İso'cumu Sahaf Festivali'nin son günlerinde plak bakma vaadiyle kandırdım. Oraya kadar gitmişken onu bir de Akademililer ile tanıştırdım. Biliyorsunuz ben şimdiye kadar Akademililer'deki sergilerin hiçbirini kaçırmadım, kendilerinin hastasıyım! :) Bu kez 25 Ekim'e kadar devam eden Görünüşün Anlamı adlı karma sergi vardı.
Ve bu karma sergide önceki Akademililer sergilerinden tanıdığım bir sürü sanatçı da bulunuyordu. Örneğin Sinema Kaya'nın Bir Aşk Cinayeti'ni anında hatırladım. O kadının yüz ifadesini nasıl unutabilirim zaten! Nesli Türk'ün iki tablosu vardı sergide. Gizem Enuysal'ın TV karşısında uyuklayan yaşlı kadını oradaydı. Sonra Resul Aytemür'ün İşçi Bayramı sonrasında kalabalık dağıldığında Taksim'de kaldırıma oturmuş bayraklı iki çocuğun olduğu tablosunu da anında tanıdım. Vay be, dedim sonra kendi kendime, çaktırmadan müdavimi olmuşum buranın.:) Bu kez gözüme çarpanlar ise bunlar oldu:
Üstte soldaki kadın bedeni Sema Maşkılı'ya ait. Zaten bu sergi bittikten sonra onun kişisel sergisi başlayacakmış (31 Ekim-30 Kasım arası). Hemen yanındaki figür ve altta sağdaki asansörün içinde bulunan figür Mustafa Özel'e ait. Hem figürlere hem de arka plandaki metal yüzeylerine bayıldım kendisinin. Üstte sağdaki balıkçılar Vasıf Pehlivanoğlu imzası taşıyor. Altta solda yer alan ayna karşısındaki yaşlı teyze ise Aslı Altınışık'ın. En favorilerimden biri de altta ortada yer alan sokak görüntüsü oldu. Işıl Güleç'in aynı şekilde bir de Narmanlı Han'ın kapısını yaptığı harika bir çalışması daha bulunuyordu sergide. Beyoğlu'nun vazgeçilmez durağı Akademililer beni yine mest etti anlayacağınız.
İso'cuma bu sanat molası yetmemiş olacak ki çıkışta Burhan Doğançay Müzesi'ni de gezmek istedi. Biliyorsunuz onun da hastasıyız! Ama müzenin önceden anlatılmışı var, o yüzden sadece sanatçının ilk dönem eserlerinin önünde çekilmiş kendi fotoğrafımı ekliyorum.:)
Artık Sahaf Festivali'ni didikleyebiliriz. Plaklar, kitaplar, kartpostallar, posterler, vs.. Gerçi onun da anlatılmışı var. :) Buradan çıktıktan sonra Koska'ya uğrayıp birkaç muzır atıştırmalık alıyor ve kendimize çorba ve tost yapıp, üstüne çay demleyip film izlemek üzere evimize dönüyoruz. Cumartesi akşamına pek yakışmadı değil mi bu plan? Eee, n'apalım, işte bu yüzden "drink responsibly" yazıyorlar içki reklamlarına ama anlayana tabi!
Neyse, yazının ana fikri: Akademililer'i henüz keşfetmediyseniz mutlaka keşfedin. Bir de sizinle birlikte sergi, bienal, festival, bar, konser, tiyatro ya da kısacası her yere -ya da pek çok yere diyelim- gelmekten keyif alan bir sevgiliniz varsa hiç durmayın, hemen ona sarılıp kocaman bir öpücük kondurun boynuna.:)
3 yorum:
Çok beğendim resimleri. Antalya'da her türlü sanatsal aktivitenin alası var ama tek eksiklik iyi bir resim sergisine denk gelememek. Genellikle amatör işler sergilerdekiler, 40 yılda bir iyi birşey denk geliyor. Neyse o açığımızı sayende kapatıyoruz hiç olmazsa.
Sevgiyle...
Benim de sevdiğim bir galeridir.Bu sergiyi gezdim ve paylaşımda bulundum.Bu galerinin hemen karşısında Doğançay Müzesi ile galeri Art Suıte'nin olduğunu ek bilgi olarak vereyim.Görmek için zaman ayırın derim...
Leylak Dalı,
Keşke İstanbul dışındaki sanatseverlerin de burada bahsettiğim sergilerin ve yetişemediğim diğerlerinin birebir tadına varma şansı olsa... Ne mutlu bana biraz olsun aracılık yapabiliyorsam.. Sevgiler..
Mahmutun güncesi,
Ek bilgi olarak vermene gerek yok, benim fotoğrafım zaten Doğançay Müzesi'nden! Eksik okunmuş, notunu kırdım! :)
Yorum Gönder