Babamın Cesetleri

Cumartesi akşamı Krek'teydik. Yine Berkun Oya'nın yazmış olduğu bu sezonun yeni oyunu Babamın Cesetleri'ni izlemeye gittik. Geçen sene izlediğim oyunlar arasında benim için bir numarada yer alan Güzel Şeyler Bizim Tarafta'dan sonra Krek'ten beklentilerimizi çok yüksek tutarak gittik bu oyuna. Ve hayal kırıklığı yaşamadan da çıktık. Artık Krek ve Berkun Oya imzası benim için gözü kapalı kendimi teslim edebileceğim çalışmalar anlamına geliyor. 

Oyun bir hastane odasında geçiyor. Hasta yatağında bir baba var. Eski savaş muhabiri, görmüş geçirmiş, hayatını dolu dolu ve kendine göre anlamlı, başkasının acısını kendi acısı gibi duyumsamayı becererek yaşamış, o arada ailesini belki de biraz ihmal etmiş bir baba (Şerif Erol). Annenin hayatta olduğunu konuşmalardan anlıyoruz, ama kocasının yanında olmadığına göre belli ki tepkili bir şeylere. İki oğul var odada. Biri evli ve eşiyle birlikte gelmiş. Zorunlu gelmiş gibi bir hali var. Babaya çok tepkili belli. Ölse de gitsek havalarında. Bu oğulu Öner Erkan canlandırıyor. Ağabeyi ise bekar. Sorumsuz bir (sözde) yönetmen. Kaan Taşaner canlandırıyor. Kardeşler birbirlerine pek bayılmıyorlar, acaba neden?

Oyun yaklaşık 2.30 saat sürüyor. İlk yarı bana fazla uzun gibi geliyor. Sonra bir yerde kardeşler arasındaki soğukluğun nedeninin metne katkısı var mı acaba diye düşünüyorum. Ama oyun bittikten sonra dönüp düşündüğümde metnin her dakikasına ve her detayına gerek varmış diyorum kendi içimden. O detaylar, o aile içi hikayelerin hepsi bize o karakterleri o kadar iyi tanıtıyorlar ki oyunun sonunda hüngür hüngür ağlarken tanıdığınız birileri için ağlıyorsunuz. Hırçın görünenin kırık dökük, deli dolu görünenin sorumsuz, sorumsuz görünenin güçlü ve duyarlı, zavallı görünenin zalim olduğunu, olabileceğini fark ediyorsunuz. O karakterlerin psikolojilerini anlıyor ve onların kayıp zamanlarına, pişmanlıklarına, uğradıkları haksızlıklara, karşılıksız aşklarına, paylaşmaksızın büyük bir inatla kendi içlerinde yaşadıkları üzüntülerine ağlıyorsunuz. Bilmiyorum bunu duymak Berkun Oya'nın ya da Krek'in hoşuna gider mi ama ben kendimi bir Çağan Irmak filminden çıkmış gibi hissettim. (Çağan Irmak'ı ve karakterlerini ve hikayelerini anlatım şeklini çok severim bu arada. Kimi zaman eleştirildiği gibi abartılı, ağlatayım da gişe yapayım mantığıyla yapılmış filmler olarak görmedim hiçbir filmini. Ama hepsinden dağılarak çıktım. Karakterlerinin doğallığına da her zaman hayran kaldım. O yüzden ekip Çağan Irmak'a benzetilmekten hoşlanır mı hoşlanmaz mı bilemem ama ben iyi anlamda, "bu oyunun da bana hissettirdiği duygular da o filmlerde hissettiklerime benzerdi" anlamında yapıyorum bu yorumu.)

Oyunculardan favorim Öner Erkan oldu. Ve ben buna çok şaşırdım çünkü Yalan Dünya'daki Bora karakteri nedeniyle kendisine gıcık olduğumu düşünüyordum.:) İkinci favorim Şerif Erol ise çoğu zaman hasta yatağında olmasına rağmen çok iyiydi. Ayrıca açıkça söylüyorum, ses tonuyla beni çok rahat hipnotize edebilir. Minicik rolleri olan hemşire ve korkulardan, önyargılardan arınmış bir gözle dedesiyle harika bir ilişki kurabilmiş olan Ada dahil olmak üzere oyuncuların tamamı çok başarılı ve canlandırdıkları rollere uygunlardı.

Sonuç olarak, Krek oyunlarını izleyin ve izlettirin diyorum. Pişman olmazsınız.

Bir de Krek'e minik iki not:

1) Krek oyunları için biletleri Biletix'ten veya telefonda kredi kartıyla alabiliyorduk geçen senelerde. Bu sene  ise telefonda yer ayırtabiliyorsunuz ve 5 gün içinde gidip almanız gerekiyor. Bir Biletixsevmez hatta Biletixtennefreteder olarak bu durumdan hiç hoşlanmadım. Hani Krek'in yeri Beyoğlu'nda falan olsa gidip alalım biletleri öncesinden tamam, ama Santralistanbul da hadi bir uğrayayım diyebileceğimiz yerlerden değil ki. Eski sisteme dönerlerse gerçekten çok mutlu olacağımı belirtmek istedim. 

Bileti bu kez nasıl aldım derseniz, aklıma Bilgi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan bir arkadaşım geldi ve ondan rica ettim. Daha sonra da Akaretler'de kendisiyle buluşup aldım biletlerimi. Kendisine buradan teşekkürlerimi yollayayım. Biletix'le ilgili mesajım da alınmıştır sanırım: sildim mi tam silerim, bir diğer örnek için bkz. Pegasus.:)

2) Güzel Şeyler Bizim Tarafta bu sene ve belki önümüzdeki sene yine ara sıra oynamalı. Hatta bu iki oyunu dönüşümlü olarak birer ay oynamaları mümkün olsa keşke. O oyunu görmek için yanıp tutuşan bir sürü insan duyuyorum. Ben de bizimkiler için bilet almak istiyorum ama biletleri çıkar çıkmaz tükendiği için bu sezon Aralık ve Ocak aylarındaki dört güne ne yazık ki bilet bulamadım. Lütfen bu ricamızı da değerlendirseler ve o harika oyunu yeniden ve daha çok sahneleseler. Ah, ne güzel olur!






9 yorum:

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

Çok merak ediyordum oyunu, çok işime yarayan bir yazı oldu. Çok Teşekkürler

Benden Bizden dedi ki...

Çok etkileyici bir konusu var. Görmek isterdim.

Imge dedi ki...

Damla,

Rica ederim.. Bu sezon fırsat bulup izlemen dileğiyle..

Benden Bizden,

Bakarsın denk gelir, belli olmaz, istemeye devam..:)

Sevgiler..

Unknown dedi ki...

Ada Rolünü Oynayan Küçük Oyuncunun İsmi Ne Biliyor Musunuz Acaba?

Imge dedi ki...

Meltem Aydın,

Bilmiyorum. Siz sorunca bulmaya çalıştım bulamadım.. Twitter'dan @KREKmekan'a sorulabilir belki?

Unknown dedi ki...

Teşekkürler Cevap İçin. Bir Sorayım Ben De :).

Unknown dedi ki...

Elay Özkan İmiş :).

Imge dedi ki...

Meltem Aydın,

Süper! Yaşasın sosyal medya, diyebilir miyiz bu durumda? :)

Sevgiler..

Unknown dedi ki...

Yaşasın Twitter :D...