Hamburg bir liman şehri olduğuna göre harika deniz ürünleri restoranları olduğunu da söylemeye gerek yok tabi ki. Ama aynı zamanda sosis ve weissbier (buğday birası) cenneti de olduğu için iki tarz arasında gelgitler yaşayabilirsiniz. Şık bir restoranda deniz ürünleri mi, sıcak atmosferli kafelerde ve bizim orada olduğumuz dönem itibariyle Noel pazarlarında sosis, şnitzel, abur cuburlar ve bira mı? Biz ilk seçenek için Cumartesi akşamına yer ayırtmış olmamıza rağmen aynı gün saat 4 gibi öğle yemeği yiyip, sonra da içmeye devam edince rezervasyonumuzu ital etmek durumunda kaldık. Gitmeyi düşündüğümüz ama gitmemiş olsak da önereceğim yer: Rive. Michelin yıldızlı bu restoran için şehrin en güzel deniz ürünleri restoranı deniyor. Limanda yer alan ve harika bir liman manzarasına sahip olduğu söylenen (bizim Boğaz'ımız var bir kere, halt etmiş! :) ) restoranın içinde istiridye barı da bulunuyormuş. Tripadvisor yorumları ve fotoğrafları için buraya bakabilirsiniz. Bu arada "rayv" diye değil "riv" olarak telaffuz ediliyormuş adı.
Gitmediğimiz ama aklımızda kaldığı için bahsetmezsem olmaz dediğim alternatifi geride bıraktıktan sonra denediğimiz lezzetlere geçiyorum. Hani şehir turu yazısında size bahsettiğim Michel kilisesi vardı ya, işte o kilisenin hemen yanındaki Englische Planke caddesi üzerinde yer alan Old Commercial Room'a mutlaka uğramalısınız. 17. yy.'dan kalma bu restoranın sıcak ahşap atmosferi, duvarlardaki eski fotoğrafları ve tabi ki harika yemekleri denenmeye değer. En meşhur tabaklarından biri de Labskaus: üzerinde yumurtalar, yanında turşu ve patates ile servis edilen sığır konservesi. Çok lezzetli bir şeydi. Ben onu sipariş ettim, İso'cum da balık söyledi. Siparişler gelince tabakları değişmeye karar verdik. Ben Labskaus'u sevmediğimden değil, İso bayıldığından.:)
Cumartesi günü saat dörde doğru öğle yemeği yiyince akşama acıkamadık demiştim. İşte orası da yine gitmeden not ettiğim harika bir bira eviydi: Brauhaus Joh. Albrecht.
Rathaus'a çok yakın bir ara sokakta yer alan mekanın da hem yemeklerine hem de biralarına bayıldık. Kesinlikle öneriyorum. Sosislerle dolu tabak elbette İso'cumun. :) Benim şnitzelim de harikaydı bu arada.
İki gün için gidince ancak bu kadar öneride bulunabiliyorum takdir edersiniz. Ama daha fazla günümüz olsaydı denemek isteyeceğim iki yer daha vardı: Bullerei ve Das Dorf. Hem sizin hem de ikinci kez gitme fırsatım olursa benim aklımda olsun diye not düşmek istedim. Bullerei, Almanya'nın Jamie Oliver'ı sayılan Tim Maelzer'in restoranıymış ve hamburgerleri, İber jambonları, steak'leri ve domuz kaburgalarıyla tam bir etobur cennetiymiş. Das Dorf ise Hauptbahnhof'a yakın bir bira evi.
Alışveriş:
Hamburg'da alışveriş için gidilecek en önemli cadde: Mönckebergstrasse. Rathaus ile Hauptbahnhof'u birbirine bağlayan bu cadde üzerinde ve pasajlarla geçilebilen paralellerinde aradığınız her şeyi bulmanız mümkün. Karstadt ve Kaufhof gibi çok katlı mağazalar dışında bildiğimiz bilmediğimiz bir sürü markanın mağazası ve küçük dükkanlar bulunuyor. Daha lüks alışverişin adresi ise Neuer Wall adlı küçük sokak ve Alsterhaus mağazası. Hamburg için ikinci el ve vintage cenneti de deniyor. Hatta N+H Kleidermarkt adında bir ikinci el AVM'si bile varmış şehirde. O yüzden ilgilenenler gitmeden önce uğrak duraklarını belirlesinler derim.
Böylelikle Hamburg yazılarının da sonuna geldik. İki günden ve soğuk havada gidilen bir Kuzey şehrinden bence bu kadar yazı çıkar, ne dersiniz?
Ama fark ettim ki Hamburg ve İstanbul'un ortak noktasından hiç bahsetmemişim: martılar. O çığlıkları ve Noel pazarlarının üzerinde pike yaparak yiyecek kapma yarışları kendimizi evimizde hissetmemizi sağladı kerataların. Tek farkı burada simit atıyorsunuz, orada pretzel. :)
3 yorum:
hamburg yazılarını okuyunca çok canım sıkıldı ya :( kıskanlık değil kesinlikle de ben niye gezemiyorum diye :( hatta bir de çocuk istememe kararınızdan dolayı sizi tebrik ettim. bence hayat gezmek, ama şu aralar burnumun dibindeki avm'ye bile kırk kere dşünüp zaman ayarlayarak gidiorum :(
ama çok güzel gezmişsiniz, çok beğndim :) bir de şu dakika meselesine çok güldüm :) hakkaten ben de alman düzenine bayılıyorum :)
Defne,
Taze anne yorumu olmuş bu sanırım..:) Şu an büyük ihtimalle hayatının bebişten ibaret olmasından ve eve kapanmaktan dolayı baygınlık geçiriyor olabilirsin. Bir de kış olduğu için iyice bunalmış olabilirsin. Ama bu geçici bir durum, hiç merak etme. Bebişle birlikte ya da eşinle baş başa keyifle gezeceğin zamanlar yakındır umarım..
Bu hafta sonu kar geliyormuş, hepimiz eve kapanacağız bak..:)
Sevgiler..
evet evet evet, inşallah imge. azcık büyüsün gezicem de gezicem :)
Yorum Gönder