P.F.Changs, Mangerie ve Banyan

Hayata yeniden bağlanmaya çalışıyorum bu hafta. Bu aslında eski tarihli bir yazıydı. 31 Mayıs'ta Bebek Balıkçısı'nda yaza merhaba demeyi, sonra onu da bu yazıya eklemeyi planlıyordum. Neye niyet neye kısmet. 31 Mayıs Bebek'te balık yerine Sıraselviler'de biber gazı yedik. Olsun! Daha iyi geldi, dirildik, kendimize geldik. O günden beri de günde 4-5 saat uykuyla Halk TV ve Twitter'ın başında yaşamaya devam ettik (birkaç günlük istisnalar dışında). Bu hafta çevirime, arkadaş buluşmalarına, etkinliklere, düzenli spora kaldığım yerden devam ederek biraz normalleşmeye çalışma kararı aldım. Nispeten başarılı da oldum. Elimdeki kitabın çevirisi bitti, yeni bir işe bile başladım. Pazartesi ve Salı günü spor yaptım. Uyku saatlerim daha normale döndü. Haber alma kanallarım değişmedi. Tek fark Artı 1 TV'nin akşam bültenleri ve Banu Güven'in programlarını kaçırmaz oldum. Sonra İstanbul'a taşınan Nazire ile Çarşamba günü öğleden sonra Ortaköy Banyan'da buluşup sohbet ederek kendime sefa yapma izni verdim. Banyan'dan daha önce bu yazıda bahsetmiştim, o yüzden tekrara girmeyeceğim. Boğaz manzarası yeter, ama daha önce de belirttiğim gibi fiyat-kalite terazisinde fiyat oldukça ağır basıyor!


Gelelim yazının önceden taslak olarak kayıtlı duran bölümüne (yani bundan sonra okuyacaklarınız 23 Mayıs'ta falan yazılmış olmalı):

Bu yazıda bahsettiğim üzere 19 Mayıs Pazar günü İstanbul Modern'in son sergilerini gezdikten sonra hak ettiğimiz enerjiyi depolamak üzere kendimizi attığımız yer P.F. Chang's oldu. Burası “Burada olmanızdan dolayı çok mutluyuz ve tekrar buraya gelmeyi istemeniz için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” sloganıyla hizmet veren Amerikalı bir China Bistro. Çok mu karışık geldi? Gelmesin. Kısaca, 1993'te Amerika'da kurulmuş, Çin mutfağını modern bir atmosferde müşterilerine sunan bir mekan burası. 225'ten fazla şubesi olan bu harika restoranın İstanbul'daki şubesi de yeme-içme için çok da tercih etmediğim Etiler Nispetiye Caddesi üzerinde. Ama sloganın hakkını verdikleri için Etiler piyasasına bayılmasam da sık sık gitmeyi planladığım yerlerden biri olduğunu söyleyebilirim. 

Yemekler çok lezzetli ve sunumları harika. Garsonlar ilgili, güler yüzlü ve yardımcılar. Hem içerisinin hem de bahçenin ortamı çok keyifli. Başlangıç olarak karidesli dumplings ve hakkında harika şeyler duyduğumuz Dynamite Shrimps söyledik. Kadehte gelen Dynamite Shrimps gerçekten bir olaymış! Hatta ben bir sonraki gidişimde "Bana üç kadeh Dynamite Shrimps bir de buz gibi bir Bomonti!" diyerek siparişimi tamamlamayı düşünüyorum. :) Böyle desem de ana yemek olarak söylediğimiz Mongolian Beef/Lamb'lerin de inanılmaz lezzetli olduğunu söylemeliyim. Tatlı yemedik ama Apple Crisp'in çok iyi olduğu kulağıma çalınanlar arasında. Burayı hâlâ denemediyseniz listenizin ilk sırasına almalısınız.Menü ve detaylı iletişim bilgileri için buraya tık tık.


21 Mayıs akşamı geleneksel CELO (Celalettin Sayhan İlkokulu arkadaşları :) ) buluşmalarımızdan birini gerçekleştirdik ama bu kez son dakikada verdiğimiz iki fire ile altı değil dört kişi buluşabildik. Ben, Çiğdem, Hasan ve Hakan. Olsun, kalan sağlarla sohbet ve Mangerie'nin harika manzarası bizimdir! Tabi şarabımız, peynir ve şarküteri tabaklarımız, buğdaylı&karidesli kabak carpaccio salatamız da.:) Mangerie için ister web sayfalarına, ister benim eski yazılarıma, isterseniz de Instagram fotoğraflarına bakın ve mutlaka günün herhangi bir saatinde buranın tadını çıkarın. 


(Şimdi yine günümüze dönüyorum:)

Normalleşme çalışmalarım devam edecek. Sırada City's Mahalle'de katıldığım harika bir blogger etkinliği olacak. Ama bu demek değil ki ülkede olan bitenleri takip etmeyeceğim ve içimin acıması geçti. Asla! İçimi paramparça etse de, bilmek mutsuz etse de her türlü detayı takip etmeye, elimden gelen her türlü desteği vermeye devam edeceğim. "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!" diyorduk değil mi? Değişen bir şey olmadığına göre aynen devam!

İyi hafta sonları...


Hiç yorum yok: