Bir Kutupayısı, İki Manzara ;)

Geçen hafta Salı günü outdoor giyim ve ayakkabı satan mağazaları dolaşmak için Karaköy'e gittim. Malum yarından itibaren kendilerine feci ihtiyacım olacak. (Beni Instagram ve Facebook sayfamdan takip edin derim. Buna değecek! ;) ) Bu sırada İso'cumun daha önce Internet üzerinden yaptığı alışveriş sırasında tanıştığı KutupAyısı ile ve sırt çantası ile 85,000 km'den fazla yol yapmış olan kurucusu, gezgin Erdem Gürses ile tanıştım. Bundan sonra herhangi bir outdoor etkinliği için minicik bir şey bile alacak olsam adresim belli. Erdem Bey sayesinde ilave hiçbir şey almadan döndüm mağazadan, çünkü bana asıl uygun olan ayakkabının zaten elimdeki model olduğunu ve istediğim modellerin beni yoracağını, ağır geleceğini, zaten problemli ayağıma uygun olmayacağını anlattı. Satış yapmak için değil danışmanlık yapmak ve kendi deneyimlerinden örnekler aktarmak için gözünüzün içine bakan, süper ilgili ve güleryüzlü bir adam. İhtiyacınız olursa ister Karaköy'deki dükkana ister web sitesine mutlaka uğrayın. 

Oradan çıktıktan sonra yürüyerek Kabataş'a gidip metroyla eve dönmeye karar verdim. Yol üstünde de uzun zamandır merak ettiğim, tahminen iki yıl içinde nefis bir çağdaş sanat müzesine dönüştürülmesi planlanan Antrepo 5'in içindeki MSGSÜ Resim ve Heykel Müzesi'ni  gezdim. Mimozalı Kadın'ı görür müyüm diyordum ki meğer sergilenen koleksiyon sürekli değişiyormuş, çünkü aslında toplamda 12,000'den fazla eser varmış ve hepsini sergilemek mümkün olmadığı için dönüşümlü sergileniyorlarmış. Ama Emre Arolat'ın projesi tamamlandığında hepsi için yer olabilir diye düşünüyorum. Umarım giriş katında görebileceğiniz maket ve tanıtım filmindeki kadar güzel bir kompleks çıkar ortaya. 


Şu an devam eden Manzara sergisinde yaklaşık yüze yakın tablo bulunuyor. Bunların sergilendiği birinci katta Nazmi Ziya Güran, Hikmet Onat, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Halil Paşa, Osman Hamdi ve daha pek çok ünlü ressamın eserlerini görebilirsiniz. Aşağıda Ahmet Ziya Akbulut'un iki eseri var. Soldaki Beyazıt Sahaflar ve Eski İmaret Binası, sağdaki ise bir Köy Evi.


Halil Paşa'dan deniz, plaj, sahil, kayıklar...


Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun İlk Geçen Treni Seyreden Köylüler'ine bayıldım. Harika değil mi sizce de?



Solda Nazmi Ziya Güran peyzajı, sağda Hikmet Onat'ın Kabataş'tan adlı tablosuyla da bu tadım etkinliğini burada bitireyim. ;)


Geri kalan birbirinden güzel tabloları görmek için buraya uğramayı unutmayın. Manzara sergisi 21 Ekim'e kadar devam ediyor ve ziyaret ücreti 10 TL. Ondan sonra da dev koleksiyondan başka bir seçki bizleri bekleyecek. Sergiler hafta içi 17.00, hafta sonu ise 18.00'e kadar gezilebilir. 

Ben Manzara sergisini gezmeyi bitirdiğime göre Kabataş'a gelmeden önceki parkta bir banka oturup, biraz İstanbul sonbaharı manzarası izleyebilirim sanırım. 


Gerçi fazla da rehavete kapılmaya gelmez bizim ülkede. Freni patlayan bir otobüs parka dalabilir, kafama motosiklet uçabilir, en kötü ihtimalle yağmurun bastırmasıyla birlikte şehrin göbeğini ve oturduğum bankı sel götürebilir! O yüzden ben en iyisi bir an önce kendimi "nispeten" güvenli evime atayım da bu çılgın gökyüzünü biraz da balkonumdan izleyeyim. 

Not: Bir süre buralarda yokum, ama beni nerelerde bulacağınızı biliyorsunuz, değil mi? ;)

Hiç yorum yok: