Sağlık & Güzellik & Bakım Durakları

Son dönemlerde kendimi biraz saldığım doğrudur. Yeme ve içme konusunda kış döneminin ve bol seyahatin etkisiyle iyice zıvanadan çıktığımın farkındaydım. Ayağım ağrır korkusuyla sporu iyice azaltmıştım. Zaten giyim-kuşam ile pek alakası olmayan bir tip olarak iyice "en rahat kotum ve spor ayakkabım" ikilisiyle yaşamaya, kendimi aynalarda güzel görmemeye, giydiğimi yakıştırmamaya başlayınca bu duruma bir son vermem gerektiğini fark ettim. Hemen kendime bir spor merkezi aramaya başladım. 

Bir süredir "bir daha spor merkezi görmek istemiyorum, şehir içinde yürürüm" diyordum ama bizim gibi şehrin göbeğinde, binalar ve kaldırımsız yollar arasında oturanlar için o iş pek öyle motive edici olmuyormuş. O yüzden şehir içinde yürüme planlarımı bir zaman Boğaz'a yakın bir yerlerde oturacak olursam, o zamanlara erteledim. ;) Yürüyerek gidebileceğim bir yer araştırmalarım sonucunda Şubat ayı başında Astoria'daki Jatomi Fitness'a üye oldum. 


Henüz iki hafta geçtiği için  belki de çok net bir şey söylemem doğru olmaz. Ama gündüz üyeliği almış biri olarak en azından bu iki haftada gördüklerimi söyleyebilirim: gündüz saatlerinde kalabalık çok az, soyunma odaları ve fitness alanı tertemiz, grup dersleri harika, çalışanlar ve hocalar ilgili (ama başlangıçta hep öyle olurlar değil mi?), -2. katta olmasına rağmen ortam aydınlık ve ferah (Point Otel'e devam etmeme nedenim -4. kattaki karanlık ve basık ortamı ve aynasız ders salonlarıdır zira). Buraya sağlık ve afiyetle devam etmeyi diliyor; 4 senedir tartılmadıktan sonra tartılıp da gördüğüm o gıcık kilodan bir an önce kurtulmayı, kaslanmayı ve şekillenmeyi dört gözle bekliyorum! Aklınıza geldikçe bana hesap sorun olur mu? 

İkinci durağımız Intermed. Son dönemlerde artan genç yaşta meme kanseri vakalarından dolayı bir süredir aklımda meme muayenesi ve ultrasonu yaptırmak da vardı. Aklımdakini hayata geçirerek ultrason için titizliğini ve şahin gözlerinden hiçbir şey kaçırmadığını öğrendiğim Prof. Dr. Mehtap Tunacı'ya kendimi emanet ettim. 37 yaşında bir ilki daha gerçekleştirip, bir yıl sonra görüşmek üzere diyerek içim çok rahat ayrıldım buradan da. Genel cerrahın muayenesi sırasında ise elle muayenenin nasıl ve ne zamanlar yapılması gerektiğini öğrendim. Ayrıca "doğum yapmamış kadınlarda meme kanseri riski artar" düşüncesinin doğru olmadığını; bilimsel olarak kanıtlanan tek gerçeğin "üçten fazla çocuk doğurmuş kadınlarda meme kanseri riskinin ciddi anlamda düştüğü" olduğunu öğrenerek daha da mutlu ayrıldım oradan. Ne de olsa çocuk doğuracak olsaydım da dört tane doğurup evi kreşe çevirmezdim değil mi? ;)

Sonuç olarak, demem o ki her ay/yıl düzenli kontrollerimizi aksatmayalım kızlar. Artık öyle "ailemde yok nasılsa" ya da "daha kaç yaşındayım ayol" falan gibi ifadelerin geçerli mazeretler olmadığını biliyorsunuzdur. Zira mamografi yaşı 30'lara düşmüş durumda! O yüzden bedenimizin dışına olduğu kadar içine de iyi davranalım, korkunun ecele faydası olmadığını bilerek kontrol randevularımızı aldığımız sürece doktor muayenehanelerinden her koşulda mutlu çıkma olasılığımızın daha yüksek olduğunu bilelim. Sonra da koruyucu güçlerimize ve şansımıza, iyi kaderimize inanmaya ve bol bol şükretmeye devam edelim.  

Gelelim kıl tüy meselelerine. ;) Şehir Fırsatı kuponuyla evime yakın diye pek de bir beklentim olmadan denemeye gittiğim ve içten içe adıyla dalga geçtiğim  Doctors Beauty Center'dan o kadar memnun kaldım ki ayrılamıyorum efendim! Neredeyse 1,5 yıldır çeşitli nedenlerle gidiyorum ve pek memnunum. Ama tabi cilt tipiniz lazer epilasyona uygunsa onu tercih edebilirsiniz. Benim tercih nedenim buradaki "ütüleme lazer" uygulamasıydı. Benim gibi esmer cilt tonu ve fazla sert ve belirgin olmayan tüyler için en uygun yöntem diye tercih ettim. Leke kalması gibi bir korku yok. Ayrıca yazın yandığınızda bile uygulama yapılıyor olması muhteşem bir şey, dostum! Hem acısı da çok daha az. Hele bir de eli çok hafif olan Ebru Hanım'a denk gelirseniz, masaj yaptırmaktan hallice bir durum yaşıyorsunuz. Erkeklere de hizmet veren bu merkezde epilasyon dışında pek çok uygulama da mevcut. Web sayfalarından bilgi alabilirsiniz. 

Hadi bir de cilt bakımı için bir merkez önereyim: Life Plus. Nişantaşı'ndaki bu merkezde önce cildinizi Canfield Visia adı verilen aşağıdaki aletle öyle bir inceliyorlar ki kendinizden korkuyorsunuz. Sonra Dr. Ahmet Karaçam yanınıza geliyor ve bilgisayar ekranındaki sonuçların ne anlama geldiğini, nelere ihtiyacınız olabileceğini, kendi yaş grubunuzdaki ciltler arasında hangi açılardan hangi yüzdeye girdiğinizi falan anlatıyor. Zaten o anlatmadan da siz o cildin harap ve bitap ve yüzde beş yüz bin büyütülerek tüm kusurları gözünüze sokulmuş halini gördükten sonra aklınızdan dolgu mu yaptırsam, PRP'ye mi dalsam, mezoterapi bana olur mu, yoksa vitamin iğnesi mi diye düşünmeye başlıyorsunuz. Sonra cilt bakımınızı yaptırıp çıkarken "Ya ben bundan sonra yaz kış güneşten çok iyi koruyup, nemlendirirsem olur bu iş. Tamam bir de peeling kremi alayım, haftada bir yaparım (ki asla yapılmaz!). Çok da bir sorun yok cildimde," diyerek bir sonraki "yaşlandım ya!" bunalımına kadar mutlu mesut hayatınıza devam ediyorsunuz.  


Şimdilik bu kadar. Bu arada masaj için de harika bir paketle Nişantaşı'ndaki Sofa Hotel'e üye olmuştum ve bir yılı aşkın bir süredir oraya da düzenli gidiyordum. Ama son birkaç aydır ekip komple değişti, benim bayıldığım Budi'cim gitti, son iki üç gidişte hep farklı terapistlerle karşılaştım. O yüzden paketimden kalan son masajı da kullandıktan sonra sanırım oraya devam etmeyeceğim. İso'cumdan öğrendiğim yeni keşifler var aklımda. Denedikten sonra paylaşırım sizlerle de. 

Hem ruhunuza hem de bedeninize iyi bakın, kendinizi sevin ve şımartın. Kendinizi el üstünde tutmayacaksınız da başka kimi/neyi tutacaksınız. Hadi bakalım, hafta sonu nasıl şımaracağınızı seçin bir an önce. ;)

Hiç yorum yok: