İstanbul'da Tam Gaz Hayat!

Hâlâ Kaş'ta yaşıyor olmaktan dolayı çok mutlu olmama rağmen İstanbul'daki bazı etkinlikleri gördükçe ağzımın sulanmasına engel olamadığım doğrudur. ;) İtiraf ediyorum ki sergi gezmeyi ve tiyatrolara gitmeyi çok özlemişim. İstanbul'un benim için tek cazip yanı bunlar zaten. Kitap ve film takibini Kaş'ta da halledebilirim çünkü, ama geri kalanlar için İstanbul'a bağımlıyız ne yazık ki. Geçen hafta maillerimde ve takip ettiğim bloglarda gördüğüm etkinlik ve eğitimlerden bazılarını paylaşmak istedim bugün. Ben bir kısmını kaçıracağım ama belki sizler gitmek istersiniz. 

Öncelikle Borusan Contemporary'de Günümüz Sanatı // Bir Başka adlı bir etkinlik dizisi başlıyor. Konuşma, workshop ve performanslardan oluşan on etkinlik ile sanatın güncel yönelimlerini merak edenlerin buluşması gerçekleşecek. Tabi ki güzeller güzeli Perili Köşk'te yapılacak bu etkinliklerin Ekim-Haziran ayları arasında gerçekleştirilmesi planlanmış. İlki ise 1 Ekim Cumartesi Bir Başka Ses: Akustik Müdahale ve Sanat. Detaylı program bilgileri için Borusan Comtemporary sayfasına bir göz atın derim.  


SSM etkinliğinde ise tarih ve biz kadınların bayıldığı mücevher bir arada. ("Biz kadınlar" derken son üç senedir kuaföre gitmemiş, son dört aydır makyaj yapmamış, heves edip aldığı boncuklu halhalı, bilekliği bile aldığı gün dışında takmamış benim gibi kadınlardan bahsetmiyoruz tabi ki. Lafın gelişi "biz kadınlar" işte. ;) ) 8 haftalık bu eğitimin açıklamasını genel olarak aşağıdaki görselden de okuyabilirsiniz. Bana ilgi çekici geldi doğrusu. Daha detaylı bilgi ve katılım içinse buraya tıklamanız yeterli. 


Kaçıracağım için üzüldüğüm etkinliklerden biri de Cirque du Soleil'in Varekai'si oldu. Ka'da neler yapabildiklerini gördükten sonra bu grubun hiçbir gösterisini kaçırmayı istemezdim doğrusu. Ama ben İstanbul'da olsam bile İsocum olmayacağı için kısmet değilmiş diyor, bizim yerimize izlemenizi diliyorum. Biletler ve Varekai'nin öyküsü için buraya uğramayı unutmayın.  


Ve gelelim tiyatroya... 

Tiyatro meraklılarının mutlaka izlemesi gereken sevgili İzzet Şahap'ın blogunda 2016-17 sezonunun oyunlarını görmek, içimde İstanbul'a dönüş ile ilgili bir istek kıpırdanması başlamasına neden oldu diyebilirim. O kadar çok sayıda ve güzel oyun bizleri bekliyor ki bu sezon. Hepsini buradan okuyabilirsiniz.

Aralarında izlediğim birkaç oyun var ama bir sürü yeni ve heyecan verici proje de bana oradan göz kırpıyor. Babil, Mam'Art'ın Nereye Gitti Bütün Çiçekler? oyunu, Kumbaracı50'nin Pera'nın Zamanı, Tiyatroİn'in Akciğer'i ve yıllardır bir türlü izleyemediğim Erdal Beşikçioğlu'nun sahnesiyle Bir Delinin Hatıra Defteri bu yıl ilk hedeflerim arasında yer alıyor. Bir de listede göremediğim ama çok merak ettiğim Haluk Bilginer ve Esra Bezen Bilgin'in başrollerde olduğu Pencere adlı Oyun Atölyesi oyunu var tabi görmek istediklerim arasında. Anlayacağınız bu sezon da İstanbul'daki planım sanata boğularak nefes almayı sürdürmek. 

İyi haftalar hepimize!

Hiç yorum yok: