Nadar'ın Büyük Portreleri

Yılbaşı öncesi biraz tembellik benim de hakkım. O yüzden Nadar'ın kim olduğunu "buyrun, hazır yazılmışı var" diye aşağıya bırakıyorum. ;) Geçen hafta gezdiğim sergilerden biri de Fransız Kültür Merkezi binasında yer alan Nadar'ın Büyük Portreleri sergisiydi. Nadar'ın kim olduğunu okumayı bitirdikten sonra gelin benimle, size o portrelerin gerçekten de ne kadar büyük isimlere ait olduğunu göstereceğim. 


Paris'te Saint Lazare'de ve ışık aldığı için mecburen çatı katında yer alan stüdyosunda ağırladığı arkadaşlarının son derece samimi fotoğraflarını çekerek bu işe başlamış Nadar. Aslında gazetecilik üslubunda günlük yazılar ve romanlar yazan bir yazar ve karikatüristmiş. Bir karikatür projesiyle tanınıp takma adı olan Nadar ile anılmaya başlayan sanatçı aslında fotoğrafı ilk kez sanat kategorisine taşıyan isimlerden de biri sayılıyor. O kadar ki katakomblar üzerinde ışık yansımalarından tutun da balonla Paris semalarına çıkıp havadan fotoğraflar çekmek gibi uçuk denemeler yapıyor o dönemlere göre. 


Yine de en çok portre fotoğrafçılığı yapan ve bu alanda ünlenen Nadar'ın fotoğraflarını çektiği isimler arasında kimler yok ki...Eugéne Delacroix, Edouard Manet ve Giuseppe Verdi'yi yukarıda görüyorsunuz. Charles Baudelaire, Emile Zola, Ivan Turgenyev, Alexander Dumas, Lamartine ve daha pek çok ünlü ismin Nadar elinden çıkma fotoğrafları 15 Ocak'a kadar sizler için sergileniyor. Benim favorilerim ise Victor Hugo ve Jules Verne


Victor Hugo'nun ölüm döşeğinde de bir fotoğrafı bulunuyor sergide ama ne çekmeye ne de paylaşmaya içim elvermedi. Çocukluğumda tüm romanlarını okuduğum Jules Verne de ne yakışıklı bir adammış. Gözlerindeki ifadeden anladım, iyi bir insan da aynı zamanda. ;) Bu arada Jules Verne, Nadar'ın balon macerasını öğrendikten sonra onu Aya Seyahat adlı romanının kahramanı yapmış ve ünlü fotoğrafçıyı özgün ve cesur biri olarak niteliyormuş. 

Nadar, fotoğrafını çektiği isimlerin siluetlerini hep nötr bir fonun önüne yerleştirmiş. Kişileri abartıdan, hoş veya acıklı hale getirmekten kaçınmış, eğlendirici anlamı da dışlamış. Sadece içten bir benzerlik arayışında olmuş. O yüzden fotoğrafların hepsi de çok sade, çok doğal ve çok samimi. 75 yaşında Marsilya'ya yerleşen Nadar, 90 yaşında hayata gözlerini yumduğunda ardında pek çok fotoğraf, karikatür, roman ve yazı bırakmış. 

Şahsen ilginç bir isimle daha tanışmış olduğum için çok mutlu oldum. Siz de bu mutluluğu yaşamak isterseniz adresi biliyorsunuz. 15 Ocak'a kadar da zamanınız var. Yolunuzu düşürün derim. 

İyi haftalar!

1 yorum:

chpliderinemektup dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.