Efsanem Geliyor: Bon Jovi İstanbul'da!!!

Ortaokul ve lise yıllarım boyunca onun müziğiyle yatıp kalktım. Ortaokul yıllarında konser vermek için odama kapanır, Bon Jovi'yi sonuna kadar açar, kafama da uzun saç niyetine bir bandanayla gömlek tutturur ve gitar çalıyormuş gibi yaparak şarkılarına kendi sahnemde eşlik ederdim. O zamanlar saçlarım kısacık Amerikan tıraşlıydı! Bunun nedenini bizimkilere defalarca sormama rağmen tatmin edici bir yanıt alamadım ama çocukluk travmalarımdan birinin de o futbolcu saçlarım olduğunu düşünüyorum. :) Neyse, dediğim gibi ben de saç olmayınca gömlek sallayarak idare ederdim. Jon Bon Jovi'de de o zaman ne saç vardı ama! Runaway, Slippery When Wet ve New Jersey albümlerinin tüm şarkılarıyla herhalde binlerce kez konser vermiştim. (Bu ilk albümlerden bir tek 7800 Fahrenheit'ı pek bilmediğimi yeni fark ettim.) Lay Your Hands On Me'deki sahne koreografim bile hâlâ aklımda..Ne günlerdi! 

Sonra bir solo albüm macerası oldu Jon Bon Jovi'nin: Blaze of Glory! Bayılmıştım o albümüne de, özellikle albümle aynı adı taşıyan şarkısına ve Santa Fe'ye.  Keep the Faith albümüyle saçları gitti Jon Bon Jovi'nin. Zaten benim de gömlek takıp konser verme yaşım geçti. Crossroads karma albümünde çıkan yeni şarkılardan Always'e bayılmıştım. Hatta düğünümüzde pastadan sonraki ilk dans müziği olarak çalmıştık onu. Sonra These Days çıktı ve o albüm de baştan sona hatmettiğim Bon Jovi albümlerinin sonuncusu oldu. Sonrakileri daha öylesine dinledim, birkaç hit olan şarkısı dışındakileri bilemedim, sonra da koptum işte bir şekilde..

Müziği dışında aşk meşk konularına gelince "ee tabii ki Jon Bon Jovi'ye aşıktım!" Öyle beyaz atlı prens hayali falan hiç kurmadım ben, ama o yıllarda Jon Bon Jovi ile ilgili hayallerimi bir yerlere kaydetmiş olsaydım ne Harlequin romanları çıkardı şimdi. :) Onun Süperman işaretli kolyesinden yaptırmıştım kendime de.   Hatırlarsanız sirenler eşliğinde sığınağa giderken bile yanıma sadece Bon Jovi defterimi almıştım. Dergilerden kestiklerimle oluşturduğum Bon Jovi defterlerimde karısıyla birlikte çekilmiş resimlerinde karısının yüzüne kocaman çarpılar çizerdim. O Dorothea sinir ederdi beni. Bi çekilse aradan neler neler yapacaktık, ama adam liseden beri Dorothea diyor da başka bir şey demiyordu işte! Hâlâ da öyle ve 33 yaşımda bu kez sinir olmak yerine bir kez de bu özelliği için "helal olsun" diyorum ona.. Diğer "helal olsun"larım ise hâlâ müzik yaptığı için, grup olarak hâlâ bir arada oldukları için, hâlâ o düzgün fiziğini koruduğu için, adını hiçbir zaman abuk subuk olayların içinde duymadığımız erdemli bir adam olduğu için gelsin. (Yine de bu "helal olsun"lar daha teknolojik yöntemlerle psikopat sapıklar gibi davranmama engel olamaz değil mi? Nasıl görünüyoruz Jon Bon'la hı? Korkmayın, sadece nostalji yaptım.. :)) Bizim dönemimizde Internet olsaydı ne İmge&Jon albümleri oluştururdum ben ya.


18 yıl önce Türkiye'ye geldiğinde annem ve babama "arkadaşıyla birlikte İstanbul'a gönderilemeyecek kadar küçük" geldiğim için konsere gidememiştim. Kaç gün ağlayıp, surat yaptığımı hatırlamıyorum ama halen o günü hatırladığımda üzüntüsünü içimde hissederim. Tamam, şimdi de heyecanla bekliyorum onu izlemeyi ama o zamanki heyecanımla bir olur mu hiç? Şu an eskilerden kalma bir sesi, bir simayı izlemek için gidiyorum konsere. Daha çok o yılların hatırına, gençliğimin büyük bir bölümünde severek dinlediğim bir ismi şu hayatta görme fırsatını kaçırmamak için.. Ama o zaman gecemi-gündüzümü kaplayan bir aşk için gitmiş olacaktım. Ya işte böyle, bazı şeylerin gerçekten doğru zamanı var. O kaçan fırsatı hatırlayınca içimin hâlâ sızladığını bildiğim için bu kez kendimi bir stadyum konserini çekecek bir yaşta hissetmememe rağmen bugün orada olacağım. Tabi o zaman gitsem saha içinden bilet alırdım ama şu an ancak tribünleri kaldırabilirim. O yüzden 113 no'lu bloktayız ve hepinizi bekleriz efenim! :)

(İmge'nin duası: "eskilerden bir isim işte, hiç de stadyum konseri çekemem, öylesine dinliyorum artık" diye feci cool takıldıktan sonra bana özgü o duygu yoğunluklarından birini yaşayıp da adam In These Arms'ı söylerken gözyaşlarına falan boğulup da dağılmasam bari!! Öyle soğuk nevale durduğuma bakmayın, pek heyecanlıyım ayol!)

7 yorum:

Ceylan dedi ki...

Benim de yıllardır bekledim bir gündür bu...Arkadaşım Gülce Düzağaç (Feridun) ben Ceylan Jovi'ydim bi dönem:)
Çok heyecanlıyım...
Dün inmiş Sabiha Gökçen'e, nerdedir acaba diye düşünmüyor diilim :)

Turta Tadında Yaşamak dedi ki...

Kardeş miyiz biz İmgee???:)Ortaokulda değil ama ilkokulda kısacıktı benimde, hiç taramaz&taratmazmışım, bu nedenle çareyi kısa kestirmekte bulurlarmış annemler:)
Bir de, valla saha içi bilet aldım! deli gibi zıplayacağım zıpır gençlere inat!!
Ama iyi yapmışssın tribün alarak, şu anda hiç o mod yok üstümde, tüm haftanın yorgunluğu.. hala ayağımda topuklu ayakkabı.. Ama herhalde o ruh haline girerim diye düşünüyorum.. İyi keyifler..

Imge dedi ki...

Ceylan,

Ceylan Jovi iyiymiş..:)) Jon'un yerini bulursan bana da haber et mutlaka..:) İyi konserler..

Turta Tadında Yaşamak,

Aaah ahhh o kısa saçlar!! Kardeş olmasak da kısa saç mağduriyetinden dolayı kader birliği yapmış olduğumuz kesin! :) Konserde ayaklarını falan da unutacağına eminim bu arada.. Tadını çıkarmak dileğiyle..Sevgiler..

nymphea dedi ki...

Çok güzel bi yerden biletim olmasına rağmen gelemiyorum been:(

Imge dedi ki...

Aaa.. Niye yaa? :(

Judy Abbott dedi ki...

In These Arms'ı söyledi, hem de ne söylemek, içim eridiiiiii:))) hayallerin gerçek olduğu konserdi Bon Jovi'nin dün geceki konseri:) şahsen ben hala kendime gelemedim.

Imge dedi ki...

Judy Abbott,

Aynen öyle valla.. Ben de yeni yeni toparlıyorum ve dünya gözüyle Bon JOvi'yi sahnede izleyebildiğim için inanılmaz mutluyum. Bu konser bir sene falan idare eder beni sanırım..:)