Baharat Adası Zanzibar

İki günlük ada yaşamı bizleri bekliyor. Ve elbette daha nemli bir hava ve sivrisinekler de! Zanzibar'da diğer yerlere göre daha dikkatli olmanız gerek sinekler konusunda, çünkü hem sinek hem insan sayısı fazla olan daha sıcak bir yerdeyiz artık. Dolayısıyla sıtma taşıyan sineklerin sizi bulma olasılığı da diğer yerlere göre daha yüksek. 

Zanzibar, Tanzanya'ya ait 1,651 kilometrekare yüzölçümü olan bir Hint Okyanusu adası. İsmi "zencilerin sahili (zangi bar)" anlamına geliyor. Eski yıllarda Doğu Afrika'da liman tesisleri gelişmeden önce ambar ticareti açısından önem taşıyan bu adanın günümüzdeki ekonomisi tarım ve balıkçılığa dayanıyormuş. Tarım derken en çok baharatlardan bahsediyoruz elbette; özellikle de karanfil, Hindistan cevizi, tarçın ve vanilyadan.  

Bizim de Ada'ya gelir gelmez ilk durağımız buradaki baharat plantasyonu oluyor. Yerel rehber ve çalışanlar eşliğinde bir dürü meyve, baharat ve bitki çeşidini yerinde görerek öğreniyor; tadını, kokusunu deniyoruz. Gerçekten çok keyifli bir deneyim oluyor hepimiz için. İlk olarak ellerimize bir bitki yaprağından yapılmış külahlarımız veriliyor ki istersek denediklerimizi içinde biriktirebilelim diye. Evet, citron ile başlıyoruz. Bu otun en önemli özelliği sivrisinekleri uzaklaştırmasıymış. Faydalı bir eser! ;)


Ağaçların arasına dalalım bakalım, başka neler göreceğiz. Ve bir baş rol oyuncusu daha: tarçın! Çubuk ya da toz tarçın olmasına daha biraz var, zira ağaçtan yeni kazındı kendisi - ve o kazınan yerler zamanla yenilenerek yeniden tarçın kokan kabuklara dönüşüyormuş. Kokuyu tarif etmem mümkün değil size. 


Sırada adını hatırlamasam da tohumlarından çıkan nefis nar çiçeği rengini unutmadığım bir bitki var. Bazılarımız bu harika rengi kaçırmayıp, ruj olarak değerlendirmeyi ihmal etmiyor.;) Sağ alt köşede bir sürü kozmetik üründen tanıdığımız, her derde deva aloe vera bitkisi var. Sol üstteki daldan dala sarmaşık misali yol yapmış bitki ise vanilya. Kokusu yine beni benden alıyor. Arada tezgah açmış bir çocuk da bu bitkilerden yapılmış değişik kremler, kolonyalar, sabunlar falan satıyor bu arada.


Sırada papaya ağacı (sol üst) ve adını bilmediğimiz ama yerlerde de düşen olgun meyvelerini gördüğümüz ve papaya ağacına benzer bir başka ağaç (sağ) var. Üstte ikisinin ortasında çekirdeğini gördüğümüz şey de muskat. Hemen alt sırada ise bayıldığımız iki baharat duruyor; tahmini olan? Sol altta hafif lekeli boz yapraklarını gördüğümüz ağacın bir kısmı kakaoya dönüşecek ve biz de bu kakaoyu bir sürü nefis tatlıda afiyetle tüketeceğiz. Hemen yanında ise karabiber var (tohumları tanıdık gelebilir). İşlenmemiş haliyle bile direkt yemeğe konabilecek kadar yoğun bir karabiber kokusu geliyor her birimizin avucuna tanımamız için bırakılan minik tutamdan.


Zerdeçal, zencefil, kimyon, vs gibi daha bir sürü koku ve tatla tanıştıktan sonra doğal içecek ikramı bizleri bekliyor: Hindistan cevizi suyu! Bakın bizim için nasıl toplanmış Hindistan cevizi meyveleri. Altta en sağdaki fotoğrafta çocuğu göremiyorsanız panik olmayın, bizim de göremediğimiz anlar oldu. Ama videoda izleyeceğiniz gibi sesini duyarak sağ salim tepeye çıktığını anlayabildik en azından. ;)



Bu güzel turun sonunda bizi bir çardağın altına alarak taptaze tropik meyvelerden ikram ediyorlar. Tabi gitmeden önce kıyafet yönetmeliğine uyalım diye şapka, kravat, kolye ve çanta gibi aksesuarlarımızı da onlar temin ediyor. ;P Çantamı burada mumluk, saksı ya da başka bir şey olarak kullanırım diye el bagajımda taşıyarak getirdim ama birkaç gün içinde bozuldu. Eh, ben de çok bozuldum tabi. Ama olsun, fotoğraflarda güzel anısı devam ediyor en azından.;)


Artık hava kararıyor. Biraz baharat alışverişi yaptıktan sonra otelimize gitme zamanı da geliyor. Meşhur karanfil ve vanilya kalmadığı için hazır chicken masala karışımı alıyorum ben de. O yüzden varsa chicken masala tarifiniz, alırım bi dal, ona göre. ;)

5 yorum:

Seyahattutkunu dedi ki...

Merhaba,Zanzibara hangi donemde gittiniz acaba.Biz de onumzdeki yaz gitmek istiyoruz ancak ebola dana dolayi biraz cekiniyoruz.Bu konuda biraz bilgi verebilirmisiniz?

Imge dedi ki...

Merhaba,

Önümüzdeki yaz ebolanın ne aşamada olacağını şimdiden kestirmek güç tabi. Ama şu an bile Afrika'nın doğusunda (özellikle turizmin yaygın olduğu ve bizim de gittiğimiz Kenya-Tanzanya-Zanzibar'da) hiçbir risk bulunmuyor ve ebola vakasına rastlanmamış.

Haberlerdeki panik tonundan sıyrılıp bakmak gerek biraz bence. Zira ebolanın çıkış yerleri olan Nijer ve Gine gibi Afrika'nın batısındaki yerler ile doğudaki daha turistik şehirler arasında binlerce kilometre var (uçakla 6 saatten fazla bildiğim kadarıyla) Aynı şekilde yakınlık olarak da bakarsanız buralar İspanya'nın bazı şehirlerine Kenya'ya olduklarından daha yakın. O yüzden sadece adı"Afrika" diye korkmayın bir yerlere gitmekten. ;) Zaten seyahat sağlığı merkezine aşı olmaya gittiğinizde de güncel olarak bilgilendirilirsiniz.

Sağlıklı gezmeler. ;)

Blogger Bolat dedi ki...

Ne kadar farklı bir dünya, zerdaçal'ı merak ediyorum. Biz alıyoruz küçük çakıl gibi bir kök diye düşündüm, siz hiç zerdaçal gördünüz mü orada?

Seyahattutkunu dedi ki...

cok tesekkur ederim verdiginiz bilgiler icin. thy millerimiz var 20000 mile zanzibara ucmasi buyuk sans gercekten biz de bunu degerlendirmek istiyoruz.ancak dedigim gibi ebola dan dolayi da cekiniyoruz. Yaza kadar ne olacagi bilinmez tabi. En uygun donemler hangi aylar,yani yagissiz olarak, bilgi verebilirmisiniz? agistos kasim arasi diye biliyorum/

Imge dedi ki...

O. Bolat,

O kadar çok şey denedik ve gördük ki zerdeçalı net olarak hatırlamamakla birlikte eşimle birlikte düşünüp taşınıp galiba şu yer elmasına benzeyen ve çocuğun dilimleyerek bize verdiği şey olduğuna karar verdik. ;)

Gülçin Akbulut,

Kasım'a kalmamanızı öneririm çünkü biz bile Ekim başında yağmur mevsiminin öncüsü kısa yağmurlarla sık sık karşılaştık. Yerinizde olsam Temmuz, Ağustos, Eylül aylarından birini tercih ederdim sanırım. Diğer aylar biraz daha geçiş ayları sayıldığı için daha riskli olabilir.

Sevgilerimle..