Afrika notlarıma bir gün mola veriyorum. Tatile gitmeden önce denediğim birkaç lezzet durağı ve dönünce izlediğim filmler ve okuduğum kitaptan bahsetmezsem olmaz. Başlıyoruuuz!
* Alın size bir Pazar planı. Polonezköy'de kahve ve yürüyüş; üstüne Kavacık'taki Bayramoğlu Döner'de döner. Buranın dönerinin methini duya duya bir hal olmuştum ki yürüyüş sonrası İso'cum akıl edince gidip denedik. Gerçekten övgülerin hepsini hak eden müthiş bir lezzetmiş. Yağ oranı süper ve etler kurumamış. Kocaman mekan ama hıphızlı servis. Ambiyans yok, hüplet, çayını iç ve kalk usulü.
* Galata'daki Serdar-ı Ekrem Sokak'ta yer alan Aheste'yi ve Kuledibi'ndeki Velvet Cafe'yi denedim tatil öncesi Nazoş'la. Bugün de siz bu satırları okurken muhtemelen İstanbul Modern'de buluşmuş, sonrasında da bir yerlerde oturmuş Afrika konuşuyor olacağız (şu gıcık "yapıyor olacağım" kalıbı değil bu; sanki burada doğru kullandım gibi, kulağımı tırmalamadı, ne dersiniz? ;) ). Aheste'nin (galiba kinoalıydı) salatası ve avokado salatası ve yoğurtla servis edilen Meksika fasulyesi mücveri çok güzeldi. Ortamı da çok başarılı. Bir akşam uğrayıp enteresan lezzetlerle dolu tadım menüsünü de denemek istiyorum. Velvet ise kahve ve tatlı molası için uğranabilecek, şirin mi şirin bir yer. Rengarenk sokağında ve minderlerinde keyif yapmak da içeride oturmaktan daha güzel bana göre. Galata'ya yolunuz düşerse bu iki mekana da uğrayabilirsiniz.
* Gelelim kitap önerime. Paul Auster yazar da ben sevmez miyim hiç? Bir sürü kitabını okusam da her sahaf gezisinde mutlaka eskilerden, okumadıklarımı tamamlamak için bakınmayı ihmal etmem. Son sahaf turlarımdan birinde aldığım Kehanet Gecesi'ni de yine bir çırpıda okuyuverdim.Hatta Instagram'da da bu adamın bitmeyen kitabını yapsalar notuyla paylaştım. ;) Yine New York, yine iç içe geçen hikayeler, yine rastlantılar, yine başrollerde her zamanki gibi Paul Auster'ın kendisi gibi zihnimizde canlandırdığımız bir yazar. Ama yine çok keyifle okunan ve bitmesin istenen bir roman. Sydney ve Grace hikayesi üzerinden hayali Nick ve Eva ikilisine geçişler, Trauste'nin babacanlık rolünün dışında ilişkinin bir parçası olma fikri, sinema senaryosu olarak değinilen zamanda yolculuk konusu, mavi takım üyeliği ve mavi defter kendime minik hatırlatma notları olarak bu yazıda bulunsun. Bir de bu kez bonus olarak kitabın çevirmeni İlknur Özdemir'in Paul Auster ile onun evinde yaptığı söyleşi de var en sonda (ki çevirmen olarak birlikte çalışma fırsatı da bulduğum İlknur Hanım'ı kıskanmadım değil hani o noktada ;) ).
* Sırada filmler var. İlki 2008 yapımı ve hem konu hem oyunculuklar anlamında çok beğendiğim Doubt (Şüphe) filmi. Kilise okulunda geçen filmde Philip Seymour Hoffman, sevilen, hoşgörülü, daha modern bir bakışı olan Rahip Flynn rolünde. Kilisenin baş rahibesi olan Rahibe Beauvier (Meryl Streep) ise kuralları olan, sıkıcı sayılabilecek kadar katı, prensipli, ahlakçı bir kadın. Rahip Flynn'in okuldaki çocuklardan biriyle fazlaca yakınlaştığını ve aralarında uygunsuz bir ilişki olabileceğine yeterli kanıtı olmasa da fazlasıyla inanan Rahibe Beauvier, Rahip'e karşı bir savaş açar ve okuldan uzaklaştırılmasını sağlar. Ancak erkek egemen ve iki yüzlü bir sistemin içinde Rahibe'nin bu savaşta galip gelip gelmediği yoruma açıktır. Nefis oyunculuklar, güzel diyaloglar görmek için izleyebilirsiniz.
İsmi Düzenbaz olarak Türkçeleştirilen American Hustle ise Oscarlar sırasında adını sürekli duymuş olmasaydım alıp da izleyeceğim bir film olmazdı büyük olasılıkla. Tam da beklediğim gibi çıktı. Çok etkilendim mi, hayır. İzlemek kayıp mı, hayır. İzlemesem de olur mu, evet. Başarılı dolandırıcı Irving (Christian Bale) ve sonradan iyi bir ekip oluşturduğu sevgilisi Sydney (Amy Adams), yine dolandırıcılık planları yaptıkları bir olayda FBI ajanı Richie'ye (Bradley Cooper) yakalanırlar. FBI ajanı da onlara proje bazlı iş teklif eder: "yani peşinde olduğum isimleri yakalamam için bana yardım edin, sonra serbestsiniz" anlaşması. Böylelikle bizim dolandırıcılar politika ve mafya camiasında da boy göstermeye başlarlar. İşte böyle, boş zamanınız varsa beklentisiz izleyebilirsiniz.
Yarın Victoria Gölü kıyısında bir balıkçı köyü gezeceğiz ve Serengeti'ye giriş yapacağız. Yani blogda yine İstanbul'dan uzaklaşma vakti. Ama gerçek hayatta İstanbul'u yaşamaya ve yazı konusu biriktirmeye elbette devam! ;)
* Sırada filmler var. İlki 2008 yapımı ve hem konu hem oyunculuklar anlamında çok beğendiğim Doubt (Şüphe) filmi. Kilise okulunda geçen filmde Philip Seymour Hoffman, sevilen, hoşgörülü, daha modern bir bakışı olan Rahip Flynn rolünde. Kilisenin baş rahibesi olan Rahibe Beauvier (Meryl Streep) ise kuralları olan, sıkıcı sayılabilecek kadar katı, prensipli, ahlakçı bir kadın. Rahip Flynn'in okuldaki çocuklardan biriyle fazlaca yakınlaştığını ve aralarında uygunsuz bir ilişki olabileceğine yeterli kanıtı olmasa da fazlasıyla inanan Rahibe Beauvier, Rahip'e karşı bir savaş açar ve okuldan uzaklaştırılmasını sağlar. Ancak erkek egemen ve iki yüzlü bir sistemin içinde Rahibe'nin bu savaşta galip gelip gelmediği yoruma açıktır. Nefis oyunculuklar, güzel diyaloglar görmek için izleyebilirsiniz.
İsmi Düzenbaz olarak Türkçeleştirilen American Hustle ise Oscarlar sırasında adını sürekli duymuş olmasaydım alıp da izleyeceğim bir film olmazdı büyük olasılıkla. Tam da beklediğim gibi çıktı. Çok etkilendim mi, hayır. İzlemek kayıp mı, hayır. İzlemesem de olur mu, evet. Başarılı dolandırıcı Irving (Christian Bale) ve sonradan iyi bir ekip oluşturduğu sevgilisi Sydney (Amy Adams), yine dolandırıcılık planları yaptıkları bir olayda FBI ajanı Richie'ye (Bradley Cooper) yakalanırlar. FBI ajanı da onlara proje bazlı iş teklif eder: "yani peşinde olduğum isimleri yakalamam için bana yardım edin, sonra serbestsiniz" anlaşması. Böylelikle bizim dolandırıcılar politika ve mafya camiasında da boy göstermeye başlarlar. İşte böyle, boş zamanınız varsa beklentisiz izleyebilirsiniz.
Yarın Victoria Gölü kıyısında bir balıkçı köyü gezeceğiz ve Serengeti'ye giriş yapacağız. Yani blogda yine İstanbul'dan uzaklaşma vakti. Ama gerçek hayatta İstanbul'u yaşamaya ve yazı konusu biriktirmeye elbette devam! ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder