Çekmeceler ve Büyük Gözler

Hafta sonu Çekmeceler'i izlemek için her zamanki gibi yürüyerek Zorlu'ya gitmeyi planlarken bir baktık ki filmi öyle her istediğimiz yerde bulmak mümkün olmuyormuş. Trump Tower'daki sinema bize en yakın olanıydı, ama madem evden arabayla çıkıyoruz Akasya AVM'yi görmüş olalım madem, diyerek oradakine gitmeye karar verdik. Böylelikle Cold Stone'un dehşet lezzetli dondurmasını da denemiş olduk. Çeşitleri rüyalarınızı süsleyebilir, o kadar diyeyim ben size. ;)

Çekmeceler'e gelince. Zenne filmini de yöneten M. Caner Alper ve Mehmet Binay'ın elinden çıkmış, DOT'un pek çok oyununda severek izlediğimiz hem başarılı hem de güzel Ece Dizdar'ın baş rolde olduğu, yine DOT favorilerimizden Tuğrul Tülek, Pınar Töre ve Gizem Erdem'in de küçük de olsa etkili rollerinin olduğu, diğer baş rollerde Taner Birsel, Tilbe Saran ve Nilüfer Açıkalın gibi önemli oyuncuların yer aldığı bu cesur filmi zaten izlemememiz düşünülemezdi. Yaklaşık iki saat süren bu filmi ben sevdim (ama bayılmadım), İso'cum ise karakterleri fazla abartılı ve biraz kopuk buldu. İkimizin de hemfikir olduğu konu eldeki malzemeyle, seçilen konuyla ve bu oyuncularla çok daha iyisi yapılabilirdi. Ama yine de ben bu tarz işlerin desteklenmesini, sayılarının ve niteliklerinin artmasını (deneme yanılmayla da olsa) can-ı gönülden diliyor ve önemsiyorum.

32 yaşındaki Deniz'in her tarafı kesikler ve kanlar içinde hastaneye kaldırılışıyla başlıyor film. Sonra geçmişe dönülen sahnelerle birlikte tiyatrocu anne ve babası ve babasının ikinci eşiyle tanışıyoruz; çocukluğuna, ilk gençlik yıllarına ve yetişkinliğine geliyoruz. Sözde modern bir ailenin cinsellik açısından kızlarına yaşattıkları baskılara ve bu baskıların genç kızın sonraki yaşlarda nasıl dışa vurulduğuna tanıklık ediyoruz. Her karakterin ruhsal dünyalarındaki çekmecelerinin kilitlerini arıyor, açabildiklerimize ise bakmak için cesaret topluyoruz film boyunca. Çok sert, yumruk gibi sahneleri de olan, çok renkli, hareketli, Zenne'yi anımsatan dünyalara da götüren değişik bir film. Evet, koptuğum yerler de oldu, çözemediğim şeyler de. Anlamsız ve abartılı gelen bölümler de oldu. Ama yine de genel anlamda sevdim mi, sevdim. O korkunç anne-babayı yolda görsem döverim, o ayrı! İzlemenizi öneririm.

İkinci önerim ise Big Eyes, yani Büyük Gözler olacak. Bu Tim Burton filminde baş rolleri Amy Adams ve Christoph Waltz paylaşıyor. Filmde halen hayatta olan ve 1950li yıllarda yaptığı kocaman gözlü çocuk tablolarıyla tanınan ressam Margaret Keane'in resimlerinin kocasının adıyla büyük bir şöhret kazanışı ve sonrasında ise kocasına karşı hakkını arayışı konu ediliyor. Margaret, boşandıktan sonra küçük kızıyla birlikte geçimlerini sağlamak için bir iş bulup, hafta sonları da sokaklarda resim yaparken Walter'ın dikkatini çeker. Ünlü bir ressam olmayı isteyen yetenek yoksunu Walter, ondaki yaratıcılığı ve cevheri keşfeder. Ama Margaret'in hiç ünlü olmak, yaptığı işi satmak gibi bir kaygısı yoktur. Zaten olsa da o dönemlerde kadın sanatçıların yaptığı tablolar da ciddiye alınmamaktadır. Bu yüzden evlenirler ve Margaret'ın yaptığı tablolar Walter'ın imzasıyla piyasaya sunulur. Walter'ın kurduğu çalıştığı bağlantılar, reklam faaliyetleri, ticari zekası ve insan ilişkileri sayesinde  tüm dünyada büyük de bir hayran kitlesine ulaşır, güzel paralar kazanırlar. Ancak bir süre sonra Walter, kölesini hor gören bir efendiye dönüşünce ve başka yalanları da ortaya çıkınca, zaten yaptıklarını sahtekarlık olarak gören ve huzursuz olan Margaret boşanmak ister. Hakkını mahkemede aramaya karar veren Margaret resimlerine ve özgürlüğüne kavuşacak mıdır, izleyip görün derim.

Ben çok beğendim bu filmi. Amy Adams Margaret rolüne, Christoph Waltz ise çakal Walter rolüne çok iyi gitmiş. Hatta Walter'ı da sokakta görsem döverim, söyleyeyim. Margaret'in de saflığına feci kızdım film boyunca, ama en sonunda neredeyse 90 yaşındaki halini gördüğümde yumuşayıverdim birden. "Ah be teyzem, ne çekmişsin, ne kullandırtmışsın kendini!"  Gerçi niye hâlâ o sahtekar kocasının soyadını kullanıyor anlamak mümkün değil, bak yine sinirlendim! Ay neyse, izleyin bence, seversiniz.

İyi seyirler.

2 yorum:

oytunla hayat dedi ki...

Zenne filmindeki karakterleri, filmin kıvrımlarını, verdiği hissi çok sevmiştim. Bu filmi duyduğumda da sabırsızlandım açıkçası. Ancak bu film ne yazıkki bizim buralara gelmez. Mecburen biraz daha beklemek zorundayım :(

Imge dedi ki...

Oytunla Hayat,

Burada bile çok az sinemada oynuyor maalesef. Belki de birçok yere hiç uğramaz. DVD'si yakında çıkar ama diye düşünüyorum. En kötü öyle izlersiniz.

Sevgiler.