2008 yılında kitabını okuduğum Dalia Sofer'in Şiraz'ın Eylülleri romanının filme uyarlandığını duyar duymaz izlemeyi kafama koymuştum. Adrien Brody'nin baş rolde olduğunu görür görmez merakım daha da arttı. Diğer baş rol ise Salma Hayek, ama Adriencığım Piyanist ve Houdini ile gönlümün ayrı bir köşesine taht kurduğu için daha torpillidir nezdimde. Kitabını yazdığım yazıda (yukarıdaki link) konuyu detaylıca anlattığım için tekrar uzun uzun bahsetmeyeceğim. Bir İran hikayesi dersem az çok tahmin edersiniz zaten. Humeyni ile birlikte yaşanan İslam devrimi sonrası son derece varlıklı, modern bir Musevi ailesinin başına gelenler ve kaçış öyküsü anlatılıyor. Bence güzel bir film uyarlaması olmuş, oyunculuklar çok başarılı, ama kitabını okumanızı illa ki tavsiye ederim. Filmde yer verilmemiş olsa da kitaptan aklımda kalan ve İsaac ile Farnez'ın yanında çalışan Habibe'nin ağzından söylenen şu sözünü bir kez daha burada hatırlatayım dedim: "Bir karıncanın gözünü, bir yılanın ayağını, bir mollanın da hayrını gören olmamıştır." Bence izlenesi bir film.
İkinci film önerim ise Diren! (Suffragette) olacak. Kadınların 1900lü yılların başlarında İngiltere'de oy hakkı elde etmek için verdikleri mücadeleyi anlatan filmin oyuncu kadrosunda Meryl Streep ve Carey Mulligan gibi isimler göze çarpıyor. Konusu ve oyunculuklar kadar dönem kostümleri ve dekorları da çok başarılı olan filmden çıkan mesajı da günümüzde de içselleştirmemiz hayrımıza olur gibi görünüyor: oturduğun yerden direniş olmaz; kanınla, canınla, feragat ederek, boyun eğmeyerek haklarını kazanabilirsin. Erkek egemen sömürü düzeninde gerçekten de hakkın verilmediğinin, büyük mücadeleler sonrasında alındığının göstergesi bu film. Dayanışmanın ve örgütlü olmanın önemini de gösteriyor. Filmin sonunda ise jenerikte yıllar itibariyle kadınlara oy hakkı veren ülkelerin listesi akıyor. Fransa, İtalya, 1970lerde bu hakkı tanıyan İsviçre gibi ülkeleri görünce 1934'te bizlere bu hakkı ve değeri veren Atatürk'ü bir kez daha sevgi, saygı ve minnetle anmadan edemedim. Ne şanslıyız aslında!
Sergi Haberi: Salt Tuz
Yolum Nişantaşı'nda Galeri Işık yakınlarına düştüğünde mutlaka içeride ne var ne yok diye görmek için uğrarım. Bu kez de 19 Kasım'a kadar devam edecek Salt Tuz adlı fotoğraf sergisini gezmek için uğradım geçen hafta. Sergide Tuz Gölü'nün yok olma tehlikesine dikkat çekmek isteyen fotoğrafçılar, fotoğrafçı Salih Güler'in rehberliğinde 2013 yılından bu yana farklı zamanlarda çektikleri fotoğrafları sergiliyor.
Başta flamingolar olmak üzere; birçok hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yapan Tuz Gölü'nde hızla yaklaşılan kuraklık sonucunda, hiç de uzak olmayan bir gelecekte bu türlerin yaşama şansı kalmayacak.
Tuz Gölü'nde çektiği fotoğrafları ile tanınan fotoğrafçı Salih Güler, bu olumsuzluğa dikkat çekmek, süregelen yanlışlıkların önlenebilmesine ve bu doğal mirasın gelecek nesillere taşınmasına katkıda bulunmak üzere; fotoğrafı hobi ve hayatlarının anlamlı bir parçası olarak gören fotoğrafçı arkadaşları ile 2013 yılından bu yana her yıl, Tuz Gölü'nün insanı derinden etkileyen doğal atmosferinin estetik ile birleştirildiği "Tuz Gölü Fotoğraf Atölyeleri"ni gerçekleştiriyor. İlgilenenlere duyurulur.
İyi hafta sonları!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder