Hanoi'deki ilk yarım günümüzde ve Ha Long Bay dönüşü kaldığımız bir günde kendi başımıza yaptıklarımızı ve yediklerimizi bu yazıda, şehir turu alarak yaptıklarımızı ise diğer yazıda anlatayım dedim. Hue ve Hoi An gibi ufacık tefecik, şipşirin şehirlerden geldikten sonra burası oldukça kaotik bir büyük şehir olarak karşımıza çıkıyor. Şehrin en önemli özelliği ise street food olayının masterını yapmış olması! ;) Hemen her sokakta plastik masa ve taburelere kurulmuş, genellikle noodle ile birlikte kızartma ya da haşlama olarak servis edilen deniz ürünlerinden seçip beğenip yiyebilirsiniz. Biz de havaalanından otelimize gelip, eşyalarımızı bırakır bırakmaz öğle yemeği için meşhur Cha Ca La Vong yemeğini, aynı ada sahip meşhur ve salaş esnaf lokantasında yemek üzere düştük yollara. Hijyen ve ambiyans olarak sıfırın altında bir yer olduğunu söyleyebilirim. Boş odalarında yerde üst üste yatan evsizler gibi insanlar, merdivenden yukarı çıkarken duvarda hamam böceği yavruları falan gördük, o derece! Yine de ısrarla, arkadaş tavsiyesi diye yedik yemeğimizi. Ve sanıyorum ki pişmiş bir yemek olduğu için hayatta kalmayı becerdik. ;P Tamam, lezzetli falan ama siz yine de başka bir yer seçin kendinize bu meşhur yemeği denemek için. ;)
Sokak yemeği yemek için çalışmalarımız bu şehirde geçirdiğimiz diğer akşam da devam etti. Bu kez şu yol kenarında gördüğünüz yerlere benzer bir yer seçtik Old Quarter'da restoranların toplandığı sokakta. Ortaya karışık şöyle bir tabak da söyledik. İsocum o kadar haşlama olsun dese de ben illa ki barbeküyü seçelim dedim. Üstümüze başımıza yağ sıçrata sıçrata, birini kontrol ederken diğerinin yarısını yaka yaka yemek mi yedik eziyet mi çektik belli olmadan ayrıldık buradan da. Biraz uğraştırıcı bir işmiş bu street food olayı buralarda. Kendin pişir kendin ye tadında. Bizim gibi sefacılara çok uymadı o anlamda. Biz pişirilmişini severiz zira. ;)
Dolayısıyla Hanoi'de en çok nereyi önerirsin yemek için dersen size sokak yemeği değil adamakıllı bir restoran önereceğim: Viet Deli. Öğlen tadım menüsü olarak aldığımız o nefis lezzetler hala aklımda. Yemeklere yumulmaktan fotoğraf bile çekmemişim, ama kesinlikle her şey on numaraydı diyebilirim. Gezinin tamamında ise sokak yemeği favorim Ho Chi Minh City'deki o nefis karides çöp şişler ve tamarind soslu yengeç oldu. Hatırlamak isteyenler buraya.
Hanoi'nin merkezi ve tüm etkinlikler aslında Hoan Kiem Gölü ve çevresinde toplanıyor. Bu gölde kırmızı köprüyle ulaşılan minik adacıkta Ngoc Son Tapınağı bulunuyor. Bir de yine minik bir adacık üstünde, gece ışıklı hali de çok güzel olan Tortoise Tower görülmesi gerekenler arasında. Gölün etrafı hafta sonları trafiğe kapanıyor ve halk çoluk çocuk buraya doluşuyor. Gece pazarı da kuruldu mu alın size curcunanın ta kendisi. Ayrıca gölün etrafında bir sürü cafe ve bar bulunuyor. Bunlardan birine oturup manzaralı bir bira ya da weasel coffee içebilirsiniz. Vietnam'ın kahvesi de çok meşhur, aklınızda olsun. Özellikle gelinciğin yedikten sonra sindirim sisteminden geçirip çıkardığı kahvenin tatlımsı ve aromatik tadı harika. Burada da yapalım diye bir paket aldık ama aynı tadı alamadık makinede. Onların mini French press tadındaki özel kahve hazırlama bardaklarında yapılanı çok daha güzeldi.
Gölün etrafında iki önemli tiyatro da bulunuyor. Bunlarda geleneksel "water puppet show"larını izleyebilirsiniz. Kendi kültürlerini ve mitlerini suda oynattıkları kuklalarla hikayeler halinde anlattıkları naif ve biraz da çocuksu bir müzikli gösteri bu. Her bölümde farklı bir hikaye anlatılıyor. Ejderha, kaplumbağa, tek boynuzlu at ve Anka kuşu gibi dört kutsal hayvanın ayrı ayrı ve bir arada danslarını da izleyebilirsiniz, pirinç tarlalarındaki ya da balıkçı köylerindeki hayatı da öğrenebilirsiniz. En sonunda ise perdenin arkasında kuklaları oynatan oyuncular, elbette bedenlerinin yarısı suyun içinde olmak üzere çıkıp sizi selamlıyorlar. Biz bu gösteri için Bong Sen Lotus Theater'ı seçtik. Bir de Thang Long Theatre var daha da merkezi bir yerde ama hem buradaki şovlar 1,5 saat sürdüğü için hem de girişte süpürge sapıyla öldürülen farenin viyaklamaları hâlâ kulağımızda çınladığı için biz Lotus'u tercih ettik. Böyle bir şehirde fareler her yerde olabilir tabi, yeter ki görmeyelim, kıh kıh. ;) Bu gösterinin maksimum bir saat uzunlukta olanı da gayet yeterli diye düşünüyorum, aklınızda olsun. Fiyatı da kişi başı yaklaşık 5 USD kadar.
Bunlar dışında şehirde görülmesi gereken yerleri aldığımız bir günlük şehir turu kapsamında gördük ve ayrıca bahsedeceğim. Ama sokaklar neye benziyor derseniz, burası salaşla lüksün, kaosla düzenin bir arada olduğu bir yer. Ülkenin en kuzey şehri ve güneyden yukarı doğru çıktığımız için kesinlikle gördüğümüz diğer yerlerden farklı bir yaşayan kitlesi olduğunu söyleyebilirim. Araba sayısı daha fazla, Opera'sı, lüks markaların yer aldığı AVM'si, cafe ve restoranlarda şık şıkıdım giyinmiş insanları da olan bir yer. Bir yandan da Old Quarter bölümünde büfe tadında bir sürü sokak yemeği yeri, ucuz masaj salonları, motosikletler, sokak satıcıları da mevcut.
Sonuçta ben her zaman Güneyciyim. Hanoi de yapılacak ve görülecek şeyleri çok fazla olmasına rağmen galiba Vietnam'ın en az sevdiğim şehri oldu. Yine de sırf Ho Chi Minh'nin kendisini gördüğüm için bile iyi ki diyorum. Ayrıntılar diğer yazıya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder