"Biraz da Jack London bizi bunaltsın, n'olacak ki," derseniz size harika bir önerim olacak: Uçurum İnsanları. ;) Konusu ve tarzı itibariyle George Orwell'in Paris ve Londra'da Beş Parasız romanının ikiz kardeşi sayılır. Yıl 1902. Bu kez Jack London tedbil-i kıyafet yoksulların arasına karışarak aç, işsiz ve evsizlerin halinden anlamaya çalışıyor. Onların kaldıkları yerlerde kalıyor, gün boyu hiçbir şey yemedikleri için kiliselerin dağıttığı bir bardak sıcak çay içebilmek uğruna soğukta yüzlerce kişiyle birlikte kuyruğa giriyor, giysisini emanete bırakarak bir gece kalacağı üstünde çatısı olan bir zemin parçası buluyor. Sokaklarda uyumasına izin verilmeyen evsizlerin perişanlığını, çöpleri karıştırıp yiyecek bulmaya çalışan açları, hasta halleriyle sokaklarda yaşam mücadelesi veren yaşlıları bize anlatıyor.
Hayat her yerdeki yoksullar için olduğu gibi Londra'daki yoksullar için de çok zor ne yazık ki. Okudukça içiniz parçalanıyor. Jack London bu romanıyla ilgili olarak başka hiçbir kitabım için yoksulların ekonomik açıdan aşağılanmasını inceleyen Uçurum İnsanları kadar kalp ağrısı çekip gözyaşı dökmedim, demiş. Yüreğim kaldırır diyorsanız okuyun derim. Yok, bahar geldi, içimi karartmayayım şimdi derseniz, sizi anlarım. Ben ruhumu karartma pahasına okudum ve sevdim. Hariçten gazel okumamayı tercih eden gerçek bir aydın olan Jack London'ın bu samimi tarzını da daha bir çok sevdim.
...Alıntılar...
* "...Eski zamanlarda canavarlar kendilerini ispat etmek için, savaş arabalarıyla dövüşür ve insanların kafasını tepeden çeneye kadar yararlarmış. Neticede güçlü bir adamı temiz bir kılıç darbesiyle öldürmek, sinsi sanayi ve siyaset oyunlarıyla onu ve sonraki nesilleri hayvana çevirmekten iyidir..."
* "...asker dediğin, Bernard Shaw'un tabiriyle görünüşte ülkenin kahraman ve vatanperver savunucusudur; fakat aslında günde üç öğün yemek, barınak ve giyecek için kendini ateşe atmayı kabul eden talihsiz bir adamdır..."
* "umutsuzluk ve sefalet
başlarındadır doğumdan beri;
çirkin küfürler, daha çirkin gülüşlerdir,
onların ilk ninnileri." (Mathilde Blind'ın Sokak Çocuklarının Dansı şiirinden)
* "...Hayat bu kadar tekinsiz, mutlu olma imkanı bu kadar uzak olunca, hayatın ucuzlaması ve intiharların yaygınlaşması kaçınılmaz olur... İntihar eden herkesin aklı başında insanlar olduğunu söylemiyorum; nasıl ki intihar etmeyen herkesin aklı başında insanlar olduğunu söyleyemiyorsam. Bununla birlikte yiyecek ve barınak yokluğu, insanların aklını kaybetmesinin en büyük sebeplerinden biridir..."
* Ve belki de kapı gibi bir özet ve son söz olabilecek tek ama içi dopdolu şu cümle: Medeniyet, ortalama insanı daha iyi duruma getirmeye zorlanmalıdır.
İyi okumalar!
2 yorum:
İlk cümlen süper:)
Sezer,
Öğrenilmiş çaresizlik ifadesi diyebiliriz. ;)
Yorum Gönder