Yol Üstü Güzellikleri: Cham Müzesi ve Mermer Dağları

Bu hafta biraz yoğun bir hafta olacak sevgili okur. 40'a 1 kala yaşımı kutladığım için, hafta sonu direksiyon sınavına gireceğim için, eski ve yeni dostlar buluşmalarıyla dolu olduğu için... O yüzden bloga biraz uzak kalabilirim, ama en kötü ihtimalle haftaya telafi ederim, söz!

En son Hue'de kalmıştık biliyorsunuz. Ertesi gün oradan Hoi An'a gitmek üzere aracımız otele geldi ve şakır şakır yağmurlu bir havada yollara düştük. "Biz gidene kadar geçer canım geçer," desek de o gün hayatımda hiç olmadığı kadar yağmur yedim diyebilirim. Neyse ki hava sıcaklığı iyiydi ve sokaktan bir dolara aldığım uyduruk yağmurluğum bir dereceye kadar yardımcı oldu bana, ama otele vardığımızda üstümüzdeki her şeyi sıksak suyu çıkacak haldeydi. Çantamın içine bile sızmış yağmur da az kalsın pasaportlarımızı hamur formuna sokmak üzereymiş! Neyse, berekettir.. :P

Da Nang şehrindeki meşhur ejderha şeklindeki köprüyü gördüğünüzde bilin ki Cham Museum'a ulaştınız. Köprünün tam karşısında yer alan müzede yaklaşık bin yıl boyunca Vietnam'a ait topraklarda yaşamış Hint kökenli Champa toplumundan kalma heykeller, kalıntılar görmek mümkün. Burada 400'ün üzerinde orijinal eser bulunuyor ve inandıkları tanrılardan, sosyal yaşama kadar pek çok konuda bir fikir sahibi olmanıza yardımcı oluyorlar. 


Buradaki eserlerin pek çoğu My Son Tapınakları'nın bulunduğu alandan getirilmiş. Burası da programımızda vardı aslında ama biz o gün bir değişiklik yapıp öyle bir yağmurda bata çıka o tapınak kalıntılarını gezip de Hoi An'daki yarım günümüzü daha da kısaltmak yerine Chamleri anlamak için bu müzeyi görmenin yeterli olacağına karar verdik. Pişman değiliz, çünkü Hoi An şeker gibi bir şehirmiş, doyamadık kendisine. Ama yeterince zamanınız varsa My Son'daki Hindu tapınak kalıntılarının da çok etkileyici olduğunu duyduğumuzu söyleyeyim. 

Chamlere dönecek olursak, anlaşıldığı üzere ağırlıklı olarak Hinduizme inanıyorlar. Budist kolları da varmış ama. Üstteki kolajın sağ alt köşesindeki heykel Buddha örneğin. Aşağıda sağ üst köşede oturan iyi talih tanrıçası Laksmi, her reenkarnasyonda tanrı Vishnu'nun karısı olarak dünyaya geliyormuş inanışa göre. Üstte ortadaki kutsal kuşun adı Garuda. Güneş Kuşu olarak da biliniyor.  Yukarıda köprünün yanında tanrı Brahma'nın Doğumu anlatılıyor. Çoğu kum taşından yapılan heykellerin hepsinin ayrı bir hikayesi var. Da Nang'da kalmıyorsanız bile yol üstü durağı yapmanızı  önereceğim bir adres burası. 


Gelelim asıl mucizeye...

Mermer Dağları'nı da programa eklemiş olmama rağmen açıkçası bizi tam olarak neyin beklediğini bilmiyordum. Hani en fazla yüksekçe bir yerde bir tapınak, bir Buddha heykeli, tepeden manzaraya bakma falan tadında bir deneyim beklerken hayatımda gördüğüm en etkileyici dağ ve mağara tapınaklarıyla karşılaştım. 

Mermer Dağları aslında metal, ateş, ahşap, toprak ve suyu temsil eden beş dağdan meydana geliyor. Asıl olay Su'yu temsil eden Thuy Son dağının içinde. İsterseniz asansörle yukarı çıkmak mümkün. Çıkar çıkmaz sizi ilk önce Xa Loi Pagoda ve onun China Beach'e bakan seyir terası karşılıyor. 


Daha sonra okları takip ederken farklı mağaralara, pagodalara ve avlulara çıkıyorsunuz. Her biri birbirinden etkileyici ve güzel bunların. Yapıların ve heykellerin kendi güzelliklerinin dışında o muhteşem doğanın içinde var oluşları da ayrı bir güzellik ve ihtişam katıyor gördüğünüz her şeye.  


Mağaraların içlerinde sürpriz bir şekilde karşınıza çıkacak o dev Buddha heykellerine bayılacaksınız. Savaş zamanında bir bomba tarafından tavanı uçurulmuş Huyen Kong mağarasını, adak yerlerini, nilüfer havuzlarını, kısacası her detayı içinize sindirerek gezin bu muhteşem yeri. Konfüçyüs'ün başka bir filozof arkadaşıyla go oynarken üstlerine ışık huzmesi vurmuş heykelleri tüylerinizi diken diken etmiyor mu? (Bu arada gerçekten Konfüçyüs değilmiş, o ekolden esinlenilmiş ama ben o olduğunu kabul ettim ;) )


Başka bir avluda yine nefis bir havuzun başında dev bir Buddha heykeli karşınıza çıkıyor. Hemen karşısında kayalar ve ağaç kökleri arasından kendini gösteren ejderha başları ve diğer heykeller.  


Her köşesi ayrı etkileyici bu durağı sakın ola ki pas geçmeyin. Ağzınız açık gezeceğinize garanti veririm. Çıkışta bir sürü dükkan sizi bekliyor. Zaten buraya Stone Village adı da veriliyormuş. Doğal taşlar, onyx ve mermerden oyulmuş minik ve büyük heykelcikler, süsleri takılar ve hediyelikler bulabileceğiniz onlarca dükkana göz atmadan geçmeyin.

Sırada Hoi An var. Ondan önce ben kaçayım üstünde Sürücü Adayı yazan Nissan Micra'ma. Bugün 2,5 saat yollarda olacağım. Beni görecek olursanız yanımdan hemen uzaklaşın diye haber vereyim dedim. ;)) Hocamı da tam Köprü'yü geçmeye ikna etmiştim ki şansıma bakın köprü kayboldu!! Neyse, "siste sürüş qeyfi" yaşarım ben de. ;P Görüşürüüz.

2 yorum:

Klio'nun Şarkısı dedi ki...

Mermer Dağları enfes bir deneyim olmuş!

Imge dedi ki...

gerçekten öyle oldu Sezer, ağzımız açık kaldı içini görünce.