Kitaplar- Ve Masaj, Ve Dondurma, Ve Reng-i Su ;)

Son dönemlerde okuduğum iki kitap önerisine ek olarak iki de sefa önerim olacak sizlere. Önce kitaplar! Necati Cumalı'nın Viran Dağlar adlı romanını bir solukta okudum. Balkan Savaşı döneminde Makedonya'daki yaşamı ve aslında dağılma ve kopuş sürecini nasıl güzel bir dille anlatmış yazar. Goriçka Beyi Zülfikar Bey'in ana karakter olduğu romanda genç ve mert bir delikanlı ve asker olarak kendisine ve ailesine hayran kalıyorsunuz. Manastır'da ve Selanik'te geçirdiği hareketli ve eğlenceli yaşamın anlatıldığı bölümler de dönemin kültürel ve sosyal yaşamı hakkında verdiği bilgiler açısından çok ilgi çekiciydi bana göre. O sayfaları okurken aklım Atatürk'ün de o dönemlerde oralarda nasıl bir yaşam sürmüş olabileceğini düşünmeye de kaydı sık sık. O dönemin sosyal yaşamında da fırtınalar estirmiştir Atam bence. Ah ki ne ah! ;) Zülfikar Bey de onu örnek alan, gerekirse onunla birlikte savaşa katılmak isteyen genç beylerden biri olarak tam da izinden gitmiş son anına kadar zaten.  Hikayenin sonunda öfke ve üzüntü duyarak kapanış yapmış olsam da kesinlikle okunması gereken harika bir roman olduğunu söyleyebilirim. 



Bu arada minik bir not: Fransızlar 2005 yılında Balkanların Son Beyi adında dört bölümlük bir TV dizisi olarak uyarlamışlar bu güzel romanı ve biz Türkler ortak yapımda yer almamayı tercih etmişiz. Şaşırdık mı, tabi ki hayır!   

Neyse, gelelim blog -ve son zamanlarda Instagram- dünyasından uzun zamandır takip ettiğim Meltem Yaşar'ın, nam-ı diğer Pigmelerle Dans'ın aynı adlı ilk kitabına. Afrika macerasını çok tatlı bir dille anlatan bu hem çok çılgın, hem de çok duygusal kadının hikayesini ilk ağızdan dinlemek çok keyifliydi. Açıkçası hayallerim arasında onunla Uganda'da bir goril safarisine çıkmak da var, ama bakalım sıra gelecek mi onu gerçekleştirmeye. ;) Okunan kitapları İsocum'la İstanbul'a gönderdiğim için bu kez alıntılar yok. Ama zaten onun her Instagram postu bile keyifli bir alıntı sayılabilir. Şimdiye kadar takibe almadıysanız, alın derim => Pigmelerle Dans. Pişman olmayacağınız gibi yeniden olmadık hayaller kurmaya başlayabilirsiniz. ;)



***
Şimdi kısa kısa Kaş'taki hayatınıza tat katacak birkaç önerim olacak. İlki Hidayet Koyu'ndaki keçi sütlü dondurma. Blanca Beach'i hepimiz protesto ediyor, gürültüsü ve kalabalığından haz etmiyor, yayılmacı politikasıyla etrafındaki koylara bile uzanacağından korkuyor olsak da iki gerçeği inkar edemeyiz: 1) denizi harika, 2) dondurması harika. O zaman ne yapacağız? Ya benim gibi sabah ya da akşam denizine gidecek; ya da işletmeyle çok da muhatap olmadan bu güzelliklerden yararlanacağız değil mi? Öyle komple "protesto ettim, gitmiyorum" falan olmaz. O zaman senin gitmediğin yeri tamamen topuklulu, fönlü ablalar, çıstak abiler doldurur, gerçekten korktuğun başına gelir ve gidemezsin, bak demedi deme. Tamam, korkutucu gelişmeler oldu son iki yazdır, ama o gelenler kalıcı değil Kaş sever kardeşim. Neyse, bu konuyu ayrıca yazacağım demiştim daha sonra. Şu an konumuz dondurma ve gerçekten enfes bir keçi sütlü dondurma. Mutlaka deneyin.  


Sırada masaj önerisi var. Klasik masaj değil de reiki ve Thai masajı teknikleri karışımı bir masaj ile rahatlamak, daha da doğru bir ifadeyle şifalanmak isterseniz hemen Esin Cancırık'ı arıyorsunuz. E-mail adresi ve telefonu aşağıdaki görselde var. Ben iki defa gittim ve ikisinde de bambaşka bir güzellikte çıktım seanstan. Ekim ayında İstanbul'a dönmeden bir kez daha uğramayı düşünüyorum - daha güçlü bir seansa ihtiyacım olacak o zaman! Hatta hipnozla yeniden İstanbul aşkı duymamı sağlatabilecek bir terapi varsa ona katılmalıyım belki de. ;) Yağ kullanılarak masaj yatağında değil, yağsız ve yer yatağında yapılıyor ve alıştığınızdan farklı bir tarzda bir masaj. Sonra duymadım, bilmiyordum olmasın. ;)


İnstaStories'de paylaşıp kaybolup gitsin istemediğim için burada da yazmak istediğim bir diğer yaratıcı adres de Reng-i Su Atölyesi. Dilber Kartal'ın bu atölyesinden Kaş Kültür Evi'nde açtığı kişisel sergisi sayesinde haberdar oldum. Sergiyi de son gününde gezdiğim için burada duyurmaya fırsatım olmadı. Ama soyut çalışmalarına isimler değil şiirler veren ve harika işler çıkarmış, genç bir kadın var karşımızda sonuçta, sözünü etmeden geçmem olmaz! 


Hocası Burhan Ersan tarafından geliştirilmiş Reng-i Su adını verdikleri o ilginç tekniği atölyesinde ilgilenenlerle paylaşıyor Dilber Kartal. Blogunu açıp okumazsınız,biliyorum. :P Ama bahsettiğim çalışmalarını görmek için Instagram hesabına bir göz atabilirsiniz. Daha fazlası içinse Kaş-Kalkan yolu arasındaki atölye sizleri bekler. 

O zaman ben daha fazla burada durmayayım, denize gideyim, değil mi? ;)

2 yorum:

Klio'nun Şarkısı dedi ki...

Viran Dağlar'ı not aldım.

Imge dedi ki...

Seversin Sezercim.