Tarihi Cumalıkızık Köyü

Her köşesi fotoğraf karesi olan, nefis korunmuş, illa ki outdoor ayakkabı/bot gerektiren o güzelim taş sokaklarıyla, az katlı-bol renkli-daha da bol hikayeli köy evleriyle mutlaka görülmesi gereken köylerimizden biri Cumalıkızık. Çok duyup,çok görmeye niyetlendiysek de ancak fırsat yaratabildik ve 18 Kasım Cumartesi sabahı kahvaltımızı da orada yapacak şekilde düştük yola. Sultan Gözleme Evi'nde yol yorgunluğumuzu atıp, yer sofrasında geleneksel köy kahvaltımızı da yaptıktan sonra köyün sokaklarında dolaşacak enerjiyi toplamıştık. Kadınların işlettiği, tertemiz bir yer burası. Ara sıra mutfaktan şarkılar, türküler de geliyor. Servisleri hızlı, hepsi güler yüzlü. Alt katta ve üst katta sıcacık sobalar kurulmuş, isteyen alttaki masalarda isteyen üstteki yer sofralarında alıyor kahvaltısını. 


Buradan çıktıktan sonra plansız programsız atıyoruz kendimizi köy sokaklarına. UNESCO Dünya Mirası listesine kabul edilen bu güzel Osmanlı Kızık köyünün sokakları bize Balkanlar'da gördüğümüz Ohrid kıyılarındaki yerleşimler ve Poçitel gibi Osmanlı köylerini de anımsatıyor. İçi gezilebilen 700 yıllık Küpeli Ev'e gidiyoruz ilk olarak. Ben bayılırım böyle eski köy evlerindeki bakır bakraçlar, peşkirler, pirinç başlıklı karyolalar, dantel işlemeler, ibrikler, tel dolaplar gibi buram buram geçmiş dönemler kokan ayrıntılar arasında kaybolmaya. Burası da öyle bir köy evi işte. Ufacık tefecik ama içi dopdolucuk. 


Sokaklarda gezmeye devam ederken her köşede karşımıza renkler ve sürprizler çıkmaya devam ediyor. Tam fotoğraf çekerken arkandaki pencerede ötmeye başlayan horozlar, tek kişinin geçebileceği darlıkta sokaklar, hemen her evin önüne açılmış tezgahlardaki köy ürünleri ve tabi ki sonbahar renkleri...


Fotoğraf tutkunları için nefis bir köy burası. Ve hafta sonu da gezmek ya da fotoğraf çekmek için ideal zaman sayılmaz. Çünkü hem İstanbul'dan hem de Bursa'dan günübirlikçiler ve hafta sonu turlarına katılanlarla feci kalabalık oluyor sokaklar. Bizim başka şansımız olmadığı için hafta sonunu tercih ettik. Sizin hafta içi gezme şansınız varsa, mutlaka öyle yapın. 


Köy meydanında bir cami ve tarihi hamam, Etnografya Müzesi, Kınalı Kar dizisinin çekildiği konak falan gibi başka ilgi çekici noktaları da  var köyün, ama bizce en güzeli sokakları ve evleriydi. Kapanışı da yine sonbahar renklerine karşı Türk kahvelerimizi içerek yaptıktan sonra Bursa'ya doğru yola çıktık.


Bursa merkezine yaklaşık 15, Uludağ'a giden teleferiğe ise 10 km mesafedeki bu güzel ve huzurlu köyden ayrılıp Bursa'nın curcunasına karışmak pek ağır geldi. Bursa'nın kaotikliğini, Cumartesi trafiğini falan anlatabilir miyim bilemedim. :/ Diğer yazıda elimden geleni yapacağım bu konuda. 

O zaman iyi haftalar hepimize! ;)

Hiç yorum yok: