Sofu, katı, köşeli, acımasız bir annenin sözü bu. Bu dünyaya acı çekmeye geldiğine inanıyor. İsa bile çarmıha gerilmemiş mi nihayetinde? Biz kimiz de hayattan keyif alacağız, burası sınav yeri. Öldükten sonra Tanrı katına çıkınca ödülümüzü alırız diye düşünenlerden Bayan Winterson. Hadi kendin böylesin, bir de evlenip kocanın başını yakmışsın, onu da anladım, eyvallah. Adam bir yetişkin sonuçta, kendi ruhu kendi kararı. (Adamın bedeninden pek bahsetmiyorum dikkat ederseniz, zira bedeni kullanmak da ne demek! Sizi sapık hazcılar sizi! Bir de sevişip zevk falan almayacaktı herhalde kocasıyla ;) ) Neyse, çocuk yapmak için birkaç deneme sonrası çocuk da yapamadığını fark eden Bayan Winterson, bunun Tanrı'nın bir mesajı olabileceğini düşünmeden evlatlık edinerek zavallı Jeanette Winterson'ı da en az kendisi gibi manyak yetiştirmeye and içmiştir. Kızın mutlu olmak adına yaptığı ufacık bir şeye bile verdiği tepki de aslında kitabın başlığı ile özetleniyor: Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın. Normal demek elbette ibadetlerini aksatmayıp, cennette alacağı hazza odaklanarak bu yaşamda acı çekmek demek oluyor!
Neyse ki, manyak annelere rağmen, travmalarına rağmen nispeten hem mutlu hem de çok normal olmayı başaran örneklerden biri olmuş Jeanette. Onun böyle bir ailede büyümesinin ve sonrasında köklerini araştırmasının hikayesini okuyoruz bu romanda.
Alıntılar..
*...Hayatın işleyişine -ve bazı insanların zorluklarla neden daha iyi başa çıktıklarına- kafa yorup anlamaya çalıştıkça, dönüp dolaşıp "yaşama evet" düsturuna varıyorum; buysa yaşamı sevmeyi, her ne kadar yetersiz olsa da, önce kendini sevmeyi gerektiriyor. Önce ben, tarzında değil, o yaşamın ve sevginin tam tersi çünkü; daha çok somon balığının akıntıya karşı yüzme kararlılığıyla, inadıyla sevmeyi öğrenmek; ters akıntı istediği kadar çırpıntılı olsun, o sizin akıntınız çünkü...
* Evlat edinilmek dışarısıdır. Bir yere ait olmamanın nasıl bir duygu olduğunu dışavuracak şekilde davranırsınız. Ve bunu, size yapılanı başkalarına yapmaya çalışarak dışavurursunuz. Herhangi birinin sizi sırf siz olduğunuz için sevdiğine inanmanız olanaksızdır.
* ...Biz hissedecek şekilde tasarlanıp inşa edildik, dolayısıyla hiçbir zihinsel halimiz, hiçbir düşüncemiz yoktur ki aynı zamanda bir duygu durumu olmasın. Hiçbirimiz aşırı, kaldırabileceğimizden fazla hissetmeyiz, ancak bazılarımız mümkün olduğunca az hissedebilmek için elinden geleni yapar. Hissetmek korkutucudur....
* Mutlu sonlar yalnızca bir duraklamadır. Üç çeşit büyük final vardır: İntikam. Trajedi. Bağışlama. İntikam ile Trajedi genellikle bir arada gerçekleşir. Bağışlama geçmişin borcunu öder. Bağışlama geleceğin önündeki engeli kaldırır.
***
Jeanette Winterson'ın bu otobiyografik romanı kesinlikle okunmaya değer. Akıntıya karşı yüzmeyi başarmış bir somon balığı olarak en büyük desteği kitaplardan almış olması ve sonunda bir yazar olması da hikayesinin son derece etkileyici bir parçası bana göre.
İyi okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder