Mülksüzler ve İstanbul'da Kedi

Bir edebiyat klasiğini daha bitirmenin haklı gururunu yaşıyorum sevgili okur. Geç de olsa güç olmadı ve Ursula K. Le Guin'in Mülksüzler adlı romanını okudum. Bilim kurgu türü en favorim olmasa da hem anarşist hem de feminist bir kadın yazarın yazdığı bu romanı merak ediyordum. Ve evet, olay yerinin bilim-kurgu karakterine rağmen de çok sevdim.

Kısaca konuya gelirsek, şu an hayal etmemizin bile çok zor olduğu, kapitalizm karşıtı bir sistemi sorgulatıyor bize Le Guin. Adını anarşizmden alan, kıt kaynaklı ve fiziki koşulları zorlu Anarres adlı gezegende sahip olma kavramı yok. O kadar ki giysilerden, yiyeceğe, kalınacak yerlerden, çocuklara ve eşlere kadar hiçbir şeye ve kişiye sahip olmak yok. Her şey iş bölümüyle ve ihtiyaca göre yapılıyor. Örneğin üç ay madende çalışıp, sonraki beş ay çocuk bakabilirsin. Adı USA ve USSR'ın birleşimiyle oluşturulmuş Urras gezegeninde ise her türlü kaynağa ve teknolojiye sahip, kapitalist bir düzen hakim. İki tarafın da eksilerinin çarpıcı bir şekilde ortaya konduğu bir kitap bu. Bunu da çalışmalarını yürütürken iki taraf arasında gidip gelen fizikçi Shevek sayesinde anlıyoruz. Mülksüzlük bir ütopya gibi görünse de kendi içinde boğucu ve baskıcı tarafları olan bir sistem. Kapitalizm zaten hepten heba olmuşluk, okumasak bile içinde yaşayarak biliyoruz.  Anlayacağınız yine bir çıkış yolu bulamadık, a dostlar! ;) Geyik bir yana, nefis bir zihin açıcı roman. Benim gibi okumaya geç kalanlardansanız da daha fazla gecikmeyin. 


Alıntılar

* "Yedi kuşak boyunca o duvardan daha önemli bir şey olmamıştı. Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı."

* "Birçok kadının bir erkekle tek ilişkisi sahip olma ilişkisidir. Ya sahip olma, ya da sahip olunma. Erkeğin istediği özgürlüktür. Kadının istediği mülkiyettir. Seni ancak başka bir şeyle takas edebilirse serbest bırakır. Bütün kadınlar mülkiyetçidir." 

* "Düşüncenin doğasında iletilmek vardır: yazılmak, konuşulmak, gerçekleştirilmek. Düşünce çimen gibidir. Işığı arar, kalabalıkları sever, melezleşmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür."

* "Ona sahip olmuşlardı. Onlarla pazarlık etmeyi düşünmüştü; ancak çok saf bir anarşistin düşünebileceği bir şeydi bu. Birey Devlet'le pazarlık edemezdi. Devlet güçten başka bir para tanımaz: üstelik parayı da kendisi basar."

***

Şu an elimde olan kitap ise aşağıda gördüğünüz ve önerilenler bölümünde çıktığı için Internet alışverişinde aldığım, elime ulaşınca da şiir dolu olduğunu gördüğüm bir şiir-roman. Gündüz Vassaf'ı yıllar önce Cehenneme Övgü ve Cennetin Dibi kitaplarından hatırlarım ve en son da o yıllarda bırakmışım. Çok severek okumuştum onları. O yüzden bunu, üstelik adını ve kapağını  görür görmez sipariş ettim tabi ki. İstanbul'da Kedi'yi okuyorum şu an Kaş kedilerinin arasında. ;) 


Muhtemelen bir kitapçıda sayfalarını karıştırıp da şiirlerle dolu olduğunu görmüş olsaydım almamış olurdum bu kitabı ama şimdi bitirmek üzereyim ve keyif de aldım kedi şiirlerinden ve çizimlerinden. 


Şuna benzer sayfalarla dolu bu kitabı kedi severlere kesin tavsiye ederim. Ama tür ve edebi keyif anlamında herkese tavsiye edebilir miyim bilemedim. Bence kendisine kitapçıda bir göz atmadan karar vermeyin siz yine de. ;)

Hiç yorum yok: