Ravello Notları

Haziran ortasındaki Güney İtalya gezimizde üç gece kaldığımız ve şahsen benim en sevdiğim, en huzur bulduğum şehir Ravello oldu. Buradan günübirlik Positano, Amalfi ve Pompei'ye de gidip geldik elbette, o yüzden üç tam günü geçirdik diyemem. Ama akşamları buranın huzuruna ve güzel restoranlarına ve güzel dairemize kaçmak çok iyi geliyordu bize. Ravello'da Residence Le Villette'de kaldık. Merkezde, tüm şehir gibi o yemyeşil vadiye bakan, tertemiz daireleri ve otoparkı ve hatta -kullanmamış olsak da- teras katında vadi manzaralı havuzu olan bir apart otel burası. Biz bayıldık. Bir daha gitsem yine aynı yerde kalırım. 


Ravello küçücük meydanı, yine minik bir Duomo'su ve meydan kafeleri olan tipik bir küçük Avrupa kasabası. Seramik ve hediyelik eşya dükkanlarının sıralandığı iki küçük ara sokağı var. Her köşesinden fıstık çamlarıyla süslü nefis manzaralar görmek mümkün.   


Ama en çok da Villa Rufolo'dan. Burası şehrin adeta simgesi gibi zaten. Ravello fotoğraflarına baktığınızda illa aşağıdaki kolajın sağındaki fotoğrafa benzer bir görüntü karşınıza çıkacaktır. İşte o fotoğraf olağanüstü güzel bir bahçesi olan Villa Rufolo'dan. 13. yy'dan kalma bu tarihi yapının o ihtişamlı yıllarında "yılın günlerinden daha fazla odası" olduğu biliniyormuş. Başlangıçta Güney İtalya'nın ünlü Rufolo ailesine ait olan bu bina ve bahçelerin şimdiki sahibi ise İskoç bir sanayici olan Francis Nevile Reid'miş. Arap, Normandiya ve Sicilya etkileri taşıyan sütunlu, kuleli, kuyulu, avlulu yapının yine de en etkileyici bölümü kesinlikle bahçeleri.  


Ve geliyorum işin en etkileyici kısmına. Bu bahçede her yıl Ravello Uluslararası Müzik Festivali kapsamında müthiş klasik müzik konserleri veriliyormuş. Biz oradayken bazı bölümlerde sahne kurulum çalışmaları devam ediyordu zaten. Aşağıda gördüğünüz şekilde kurulan platformlarda insanların akşamüstü böyle bir manzaraya karşı konser dinlediğini düşünebiliyor musunuz? Ne kadar büyüleyici! E, citta della musica olmak kolay iş değil tabi. Öyle "şunu yıkıp en barok'undan bir opera binası dikelim şuraya" demekle değil kültürle oluyor bu işler. 


Neler Yedik?

* İlk gün odaya yerleşip de Amalfi'ye yürüyüşe çıkmadan önce methini çok duyduğumuz Trattoria Cumpa Cosimo'ya attık kendimizi. Burayı daha sonra gündüz ve gece hep dolu gördüğümüzü belirtmem gerek. Geleneksel bir İtalyan lokantası olan çok şirin ve çok lezzetli yemekler yiyebileceğiniz bir yer. Biz soslu köfte -o günün spesiyaliydi- ve değişik makarna çeşitlerinin tadımlık olarak yer aldığı bir tabağı şarabımızla bölüştükten sonra üstüne de espresso eşliğinde nefis bir limonlu keki paylaştık. Hepsi de son derece lezzetliydi. Tavsiye edeceğim bir durak. 


* İkinci mutlaka gidin diyeceğim lezzet durağı ise Mimi Bar Pizzeria. Foursquare'deki o 9 notunu sonuna kadar hak ediyor. Hayatımda yediğim en güzel pizzalardan ve burrata peynirlerinden birini burada yemiş olabilirim. Hepsinin ev yapımı ekmeklerinin hastasıyım zaten. Şarap konusunda çok ilgili ve yardımcı, genç, güleryüzlü servis elemanları var. Limoncello ikramı olmazsa olmaz tabi ki. İç dekorasyonu da çok sıcak ve sevimli ama biz arka taraftaki bahçesinde oturduk. Eve dönerken şarap ya da limoncello da alabilirsiniz buradan, aklınızda olsun. Mutlaka denemelisiniz dediklerimden.


* Kahvaltı için her gün gitmeye bıkmadığımız karbonhidrat durağımız ana meydandaki Al San Domingo pastanesini de mutlaka denemelisiniz. Tatlı çörek çeşitleri ve kahveleri inanılmaz lezzetli. 


* Bir de sürekli önünden geçtiğimiz bir wine bar vardı denemek istediğimiz. Önüne iki küçük masa atılmış, bir de fıçının üstünde duran şarap şişeleri ve menüsüyle çok şirin bir görüntüsü olan ama denemeye sıra gelmeyeceğini düşündüğümüz bir yerdi. Son gün canımız sadece peynir tabağı ve şarap ile geçiştirmek isteyince aklımıza burası geldi. Küçücük bir yer olduğunu düşündüğümüz Enotavola Wine Bar meğer arka tarafında ve içinde geniş açık ve kapalı oturma alanları olan kocaman bir yermiş. Geniş bir şarap ve yemek menüsü de olan çok huzurlu ve keyifli bir durak olduğunu söylemeliyim.  


Şimdi düşünüyorum da bu yaza neden kilo fazlasıyla ve sürekli ağrılarla girdim diye, aslında sadece Ravello'da bile yediğim karbonhidrat, şeker ve içtiğim içkiyi bile vücut tolere edememiş olabilir. ;P Pişman mıyım, hayır! Ama bundan sonra İtalya planlayacaksak eğer yaz öncesi olmamasına dikkat edeceğim, orası kesin. ;)

İyi haftalar!

1 yorum:

Esin Bozdemir dedi ki...

Ravello ne güzel bir yermiş öyle! özellikle müzik festivalinin yapıldığı platforma bayıldım. Burada bir an kendimi klasik müzik dinlerken hayal ettim !. Bu gezi destinasyonunuzda yine çok güzeldi İmge'cim. Sevdiceğinle birlikte daha nice güzel gezilere diyorum :) Ve tabi doların daha fazla yükselmemesini canı gönülden diliyorum ;) Sevgilerle...