En sevdiğim yazarlardandır Paul Auster. Bu son romanı 4 3 2 1'i de neredeyse kendisi kadar büyük bir heyecanla bekliyordum. Biliyor musunuz bilmem, ama Paul Auster üç yılda yazdığı bu romanını bitirmeden ölürsem diye çok endişeleniyordu ve hayatımın kitabını yazdığımı söyleyebilirim demişti bitirdikten sonraki bir söyleşisinde. Ben de okurken ara sıra aklıma acaba son kitabını mı okuyorum düşüncesi geldi ve hüzünlendim doğrusu. Lütfen öyle olmasın ve henüz 70 yaşında olan canımız Paul Auster en az beş roman daha yazmadan bu dünyadan göçüp gitmesin. Tamam, her biri bu roman gibi yaklaşık 1150 sayfa olmak zorunda değil. ;)
Yazarın kendi yaşamından izlerin bolca olduğu bu romanda 1968 üniversite olayları, Vietnam Savaşı, Martin Luther King ve Kennedy suikastları, Kanlı Pazar ve daha pek çok toplumsal olay da yer alıyor. Haliyle 20. yüzyılın ikinci yarısına da ışık tutan bir roman diyebiliriz. Ana karakter Ferguson'un yaşamının dört farklı halini okuyoruz. Ailesi, ergenliği, okul hayatı, aşk hayatı, üniversite ve yetişkinlik hayatına geçişi gibi Ferguson'un yaşamının farklı evreleri için dört farklı senaryonun gerçekleşmesi halinde neler olurdu, yaşamı nasıl farklı yönlere akabilirdi diye görüyoruz. Bana böyle "Sliding Doors" ya da "Run Lola Run" tarzı alternatif hayat kurgularıyla gelin. Hele üstüne bir de Paul Auster anlatımı olsun, içinde Brooklyn, Paris, yazarlık (Taban İkizleri adlı bir çift ayakkabının hikayesine bayıldım mesela), aşk acıları, dönemin sosyal ve toplumsal halleri olsun -ergen seks hayatı ve beyzbol olmasa da olurdu ama n'apalım artık ;P- tadından yenmez. Çok severek okudum 4 3 2 1'i. Kalınlığı gözünüzü korkutmasın, severek okuyacağınıza eminim.
Alıntılar
* "...kuru ekmek kırıntıları yemek zorunda kalacakları için değil, annesinin artık kendisinden daha güçlü olmadığını, dünyanın indirdiği darbelerden onun da kendisi kadar incindiğini, annesinin kendisinden daha büyük olması dışında aralarında fark olmadığını anladığı için ürktü."
Alıntılar
* "...kuru ekmek kırıntıları yemek zorunda kalacakları için değil, annesinin artık kendisinden daha güçlü olmadığını, dünyanın indirdiği darbelerden onun da kendisi kadar incindiğini, annesinin kendisinden daha büyük olması dışında aralarında fark olmadığını anladığı için ürktü."
* "Ne tuhaf bir çiftti o ikisi - her düşmanca hareketi sevgi çığlığı olan yaralı bir oğul ve onu tokatlamayarak, hakaretlerine izin vererek sevgisini gösteren yaralı bir baba."
* (Suç ve Ceza'yı okuyan Ferguson'un düşünceleri) "...eğer bu bir kitabın ulaşabileceği nitelikse, eğer bu bir romanın insanın yüreğini, aklını ve dünya hakkındaki duygularını etkilemesine bir örnekse, o zaman roman yazmak insanın hayatında yapabileceği en iyi şeydi, çünkü Dostoyevski ona kurgulanmış hikayelerin eğlence ve vakit geçirme aracı olmanın çok ötesine geçebileceğini, insanı altüst ve tersyüz edebileceğini, insanı hem yakıp kavuracağını hem donduracağını hem de çırılçıplak soyup evrende kopan fırtınaların içine fırlatacağını öğretmişti..."
* "Ne hissediyorsak onu hissediyoruz demektir ve duygularımızdan sorumlu olamayız. Hareketlerimizden sorumluyuz ama duygularımızdan değiliz."
* "Ferguson böyle yaparak güçlü olduğunu sanıyordu, ama sonradan gelecekteki kimliğinin perspektifinden geçmişteki davranışını değerlendirince yaptığının inatçılıktan başka bir şey olmadığını anladı. İnatçı gurur demek de sonuçta 'aptal' sözcüğünün başka bir tanımı demekti."
* "Gerçekten ciddi olan tek bir felsefi sorun vardır, o da intihardır. Yaşamın yaşamaya değer olup olmadığı hakkında karar vermek felsefenin o temel sorununu cevaplamaktan ibarettir."
Keyifli okumalar!
* "Ferguson böyle yaparak güçlü olduğunu sanıyordu, ama sonradan gelecekteki kimliğinin perspektifinden geçmişteki davranışını değerlendirince yaptığının inatçılıktan başka bir şey olmadığını anladı. İnatçı gurur demek de sonuçta 'aptal' sözcüğünün başka bir tanımı demekti."
* "Gerçekten ciddi olan tek bir felsefi sorun vardır, o da intihardır. Yaşamın yaşamaya değer olup olmadığı hakkında karar vermek felsefenin o temel sorununu cevaplamaktan ibarettir."
Keyifli okumalar!
5 yorum:
Ben de çoook beğendim. Hacimli bir kitap olmasına rağmen bitmesin istedim:)
Merhaba.
Daha önce hiç Auster kitabı okumadım ve bu kitabı a gözümü korkutmuyor değildi..
Auster sever olarak hangi kitapdan başlasam diye sorsam?
İmge nasıl severek okudum bu kitabı inanamazsın. Aynen senin gibi düşünüyorum; lütfen ama lütfen daha çok kitap yazsın. Paul auster'ın upuzun bir hayatı olsun.
Ben de sadece ama sadece şu beyzbol anlatımlarında sıkılıyorum. :)
Onun dışında, her zaman bir numara Paul :)
Sezer,
Al benden de o kadar. Az sayfa kaldığında azar azar okumaya çalıştım hatta, daha uzun süre birlikte olalım diye. ;) Biz okurların işi de zor yahu. ;)
Gülşah,
Paul Auster'a sıfırdan başlamak için Yanılsamalar Kitabı, Brooklyn Çılgınlıkları ve New York Üçlemesi gibi bence en yazarın tarzını anlayabileceğin romanlarını öneririm. Eğer bunları seversen, ondan sonra önüne çıkan her Paul Auster'ı okuyabilirsin. ;) Sevgiler.
Özlem,
Yaşasın Paul Auster kardeşliği Özlemcim! ;) Son zamanlarda üstüne çöken şu "yaşlandık artık ya" havasından kurtulursa daha çook kitabını okuruz diye umuyorum. Yukarıda Gülşah'a Paul Auster'a giriş önerilerinde bulundum. Belki sen de ekleme-çıkarma yapmak istersin yazarın hayranı olarak.
Sevgiler.
Teşekkürler 😊 İyi haftalar İmge.
Yorum Gönder