2666 & Kalem ve Kağıt & Öksüz Ağaçların Çobanı

Blog yazmadığım sürede en çok okuduğum kitapları yazmamış olduğuma üzüldüm. Kısacık notlar alarak buraya kaydetmek o kadar yararlı oluyormuş ki kendi açımdan. Birkaç alıntıya, bir iki karakterin ismine, minicik konu özetine bile bakarak kitabı yeniden okumuş gibi hatırlayabiliyorum çünkü. O yüzden en azından tadı damağımda kalan kitapları yazmayı ihmal etmeyeyim diyorum bundan sonrası için. Hatta İstanbul'a dönünce de yeniden bir gözden geçirebilirim okunan, çok sevilen ama buraya yazılmayan kitapları ve zaman olursa kısa notlar halinde paylaşabilirim. 

Kitap paylaşımının bana göre yararlı diğer bir tarafı da okuma konusunda tarzını sevdiğin insanların önerilerinden yararlanabilmek. Son iki yılı hem Kaş'taki işlerle hem sağlığımla ilgili konularla fazla dolu geçirip bloga da ara vermiştim. Ama bu dönemde de kendim yeni çıkan kitapları takip edemesem bile önerilerine bayıldığım isimlerin sosyal medya hesaplarından gördüğüm kitap önerileriyle şahane kitaplar okumaya devam ettim. Aşağıdakilerden ilk ikisi de öyle mesela. 


Roberto Bolano - 2666: Yaklaşık bin sayfalık bu kitap Bolano'nun vasiyeti ailesi tarafından yerine getirilmiş olsaydı beş ayrı kitap olarak basılacakmış. İyi olabilirdi diye düşündüm (beş olmasa da üç de olurdu ;) ) İnzivaya çekilmiş Alman yazar Archimboldi'yi araştırmayı tutku haline getirmiş dört akademisyenin bir araya geldiği ilk bölüme bayıldım. Boks maçı yazmak için Meksika'ya giden ama kadın cinayetleri konusu ilgisini daha fazla çeken Fate'in ve karısı tarafından terk edilerek kızı Rosa'yla birlikte yaşayan felsefe profesörü Amalfitano'nun hikayeleri de bence çok iyiydi. Dördüncü bölümle ilgili biraz sıkıntı yaşadım, zira Santa Teresa'da yaşanan ve bitmek bilmeyen aynı türden kadın cinayetleri serisini okumak biraz baygınlık geçirtti. Çok uzun tutulmuş gibi geldi bana o bölüm. O kadarına gerçekten gerek var mıydı, olmasa eksik mi kalırdı bilemedim. Bir de polisiye okumayı sevmem ve o bölüm başlı başına bir polisiye roman gibiydi diye sıkılmış da olabilirim. Ama Santa Teresa bildiğin Türkiye, dostum! Polislerin, medyanın tutumu, kadınlara bakış, yozluk seviyesi falan anlamında kardeş toplum seçilebilir hani. Son bölümde de Archimboldi'nin kim olduğunu öğreniyoruz ve 2. Dünya Savaşı zamanlarına ve Nazilere de uzanıyoruz. İçinde sıkı bir modern toplumun vahşiliği ve modern insanın kötülüğü eleştirisi barındıran bu romanı ben çok severek okudum. 

Hanns-Joseph Ortheil - Kalem ve Kağıt: Alman yazar sevgimi katmerlendiren bir yazarla daha tanışmış olmanın mutluluğu içindeyim. Kendi hikayesinden yola çıkan Hanns-Joseph Ortheil'in yazmaya başlayışı, yazma disiplinini oluşturması, babasının ilgisi ve yöntemleri o kadar etkileyici ki. Okul dönemlerine kadar konuşma güçlüğü çeken bir çocuğun kendini ifade etme aracı olarak yazmayı, kelimeleri, anlamları öğrenmesini sağlamak başka bir eğitmenlik becerisi gerektiriyor olmalı ve Ortheil'in babasında bu kesinlikle var. Belki bir de Alman bir baba olmalı böyle bir durumda - o kararlılık, o disiplin, o açıklık... O kadar hayran kaldım ki yazarın babasına. Şahane bir hikaye, şahane bir anlatım var bu kitapta. Okumanızı öneririm. 

İsmail Güzelsoy - Öksüz Ağaçların Çobanıİsmail Güzelsoy en sevdiğim Türk yazarlardan. Değmez, Gölge ve Çıt Yok romanlarını çok severek okumuştum. İlk kez okuyacaklar için onlardan biriyle başlamalarını öneririm, çünkü hâlâ daha favorim olmayı sürdürüyorlar. Ama bu demek değil ki bu romanı sevmedim. Aksine içinde aşk var, hikayesi olan ağaçlar var, Gezi var, sevilmez mi böyle roman? Zaten bence ne yazdıysa okunası yazarlardan İsmail Güzelsoy. İyi ki var.  

İyi okumalar!

4 yorum:

Satır Arası dedi ki...

Merhaba.
2666 kitabı gecen seneden beri listemde. Biraz gözümde korkuyor tabi.
Blog yazmak çok iyi geliyor, hatta okumak da. Size katılıyorum. Her ne kadar diger sosyal medyalar revaçta olsa da buranın rengi farklı, yorumlar daha samimi ve gercek.
İyi geceler, selamlar.:)

Imge dedi ki...

Merhaba,

Benim de uzun süre okunacaklar rafımda durdu 2666, en sonunda bu pandemi yazında altından kalkabilirim diyerek okuyabildim, Yani demem o ki, korkmayın. ;) Sadece her gün okumaya zaman ayırabileceğiniz bir dönemi seçip kopmayın kitaptan derim.
Sevgiler, selamlar..

Klio'nun Şarkısı dedi ki...

İsmail Güzelsoy'un son kitabını da aldım geçen hafta. Kıpırdamıyoruz... Okuduğum 11.romanı olacak. Neden bu yazarın kitapları daha göz önünde değil anlamıyorum.
Sevgiler, keyifli okumalar İmge...

Imge dedi ki...

Aynı şeyi düşünüyorum Sezercim. Duymayan, okumayan kalmasın istediklerimden İsmail Güzelsoy. Ayşe Arman'ın Instagram hesabında yayınladığı röportaj post'unu görünce sevindim hatta daha fazla bir tık popüler dokunuş iyi gelebilir diye düşünerek. ;) Kıpırdayamıyoruz benim de listemde. Senden yorumları alırım bilahare.
Sevgiler.