Bu yaz ile ilgili en sevdiğim bölüm okuduğum kitaplar oldu desem yeridir. Onun dışında pek çok anlamda güzel bir yaz olmadı benim için ama tabi ki sağlıklıyız, nefes alıyoruz, şikayet etmiyoruz, şükür!
Kitaplar ise her zaman güzel. Bir de komşuculuk oynadığımız Dilara ile kitap değişimi yapmak pek bir güzel oldu. Bu son okuduklarımın tamamı ondan aldığım kitaplar. Sayesinde Erlend Loe ile tanışmış oldum ve yazarın diğer kitaplarını da listeme ekledim. Bildiğimiz Dünyanın Sonu'nu çok duymuştum ama büyük olasılıkla kendim "ormanda geyiğiyle yaşayan bir adamın ailesine dönme" hikayesini duyunca fantastik bir hikaye falan sanıp almazdım. Doppler'in evime gelmesiyle birlikte kendisine bir şans vereyim dedim ve müthiş bir çağdaş yazarla ve modern zaman kahramanıyla tanışmış oldum. Keşke önceki iki kitabını da okuyup sırayı bozmamış olsaydım ama olsun. Müthiş bir modern zaman, kapitalizmin hepimizi içine sıkıştırdığı çember, kent yaşamı sayesinde doğaya uyumunu ve bağını kaybeden insan eleştirisi bu roman. Tükete tükete tükendiğimizi, gerçekliğimizi kaybettiğimizi ve sistem tarafından desteklendiğimiz için aslında çok akıllı, çok başarılı, her şeyin çok iyisi olduğumuzu çok akılcı ve esprili bir dille anlatıyor. Bayıldım.
Mahir Ünsal Eriş ile en son ilk çıkan öykü kitabı
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde sayesinde tanışmışım. İlgilenenler için kitap hakkında yazdığım post linki
burada. Çok sevmiş olmama rağmen öykü insanı olmadığım için daha sonraki kitaplarını takip etmemişim. Aşağıdaki üçlü gelince bundan sonra asla ihmal etmemem gereken bir yazar olduğunu bir kez daha hatırladım. Edebiyat anlamında doyurucu genç yazar kadar sevdiğim çok az şey var günümüz dünyasında.
Mahir Ünsal Eriş de benim için kesinlikle onlardan biri. Ne kadar gerçek karakterler, nasıl içten ve yalın bir anlatım, ne şahane duygu aktarımı. Çoğu hikayede mideme bir yumruk otursa da hüzünden bundan sonra vazgeçmeyiz kendisinden. ;)
Afşin Kum'u ilk kez Dilara sayesinde duymuş oldum. Kübra'yı müthiş önyargılı elime aldım çünkü bilim kurgumsu bir şey okuyacaksam bu ancak Black Mirror senaristlerinin falan yazdığı bir şey olabilir benim için. ;) O kadar uzağım bu dünyaya maalesef. Muhtemelen okumam ama bir göz gezdiririm diye aldım iki günde bitirdim romanı. Meğer asıl ününü Sıcak Kafa romanıyla kazanmış, hem zeki hem yaratıcı, tadından yenmez bir yazarımızmış kendisi (tabi ki ilk roman da listeye eklendi).
Kübra'ya gelecek olursak "dünyayı yapay zeka mı ele geçirecek" tarafıyla bilim kurgu özelliği ağır bassa da benim için kurgu roman olarak çok keyifle okunabilen bir roman oldu. İnsanın anlam arayışını ve iktidar tutkusunu ve modern dünyada ikisi bir araya gelince ortaya neler çıkabileceğini, kontrolün nasıl kaybedilebileceğini anlatan çok güzel bir hikaye olmuş Kübra.
Kişisel bir notla da bitireyim. Hayatın bir an içinde ne kadar alt üst olabileceğinin belki de en trajik örneklerinden birini gördük çok yakınlarda çok yakın bir tanıdığımızın başına gelenler olarak. Çok üzüldüm, çok sorguladım, çok isyan ettim ve çok işin içinden çıkamadım yine. Kendi adımıza çok büyük bir kayıp yaşadık, öyle ki çok rahatlıkla söyleyebilirim ki Kaş bile eskisi gibi olmayacak benim için. Ama fark ediyorum ki okumak her zaman şifa oluyor bana. Bana başka kapılar açabilen, içimin sıkışmasına iyi gelip boğulmamı önleyen en etkili araç hayatımda. O yüzden iyi ki kitaplar var, hayat onlarsız çok daha acımasız olurdu.
2 yorum:
Yakın zamanda okuduğum, bitirdiğim ve bayıldığım bir üçlemedir ki ardından yazarın çıkmış tüm kitaplarını aldım:) Mutlaka biliyorsunuzdur ama yine bir hatırlatma yapmak istedim. Ne yazık ki ülkemizde yayınlanma sırasına göre üçlemenin son çıkan kitabı aslında ikincisi olan Volvo Kamyonlar. Gerçek son kitap sizin okuduğunuz, ben bağımsız bir kitap diye düşünerek ilk Volvo Kamyonlar'ı almış ve başlamıştım ki duruma uyandım ve bırakıp diğer iki kitabı da alarak baştan başladım:) Sondan başa gelim de ilginç olabilir.:))
Açıkçası bilmiyordum, iyi ki söylediniz. ;) Şu an okuyacak çok kitabım olduğu için sanal alışveriş listesine ekledim direkt olarak incelemeden. Zamanı gelince de muhtemelen üçlemenin son kitabı diye alıp okumaya başlardım. Sondan başa gidelim bakalım, ne olacak. ;) Sevgiler.
Yorum Gönder