Kaş'tan döner dönmez Kasım ayında gezdiğim sergilerdendi Beyoğlu'nda Meşher'de devam eden Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı sergisi. Daha sonra bizimkiler yılbaşı için İstanbul'a geldiklerinde onlarla bir daha gezdim. Küratörlüğünü Deniz Artun'un yaptığı ve 1850–1950 yılları arasında Türkiye’de yaşamış ve yaratmış sanatçı kadınların eserlerinden bir seçkiden oluşan bu sergiyi gezmemiş olmam düşünülemezdi zaten. 27 Mart'a kadar devam ettiği için yazmak konusunda biraz rahat davranmış olabilirim tabi. ;)
İsmini Şükran Aziz’in bir eserinden alan sergi, çoğunluğu “ben”leşememiş ve dolayısıyla sanat tarihi tarafından kaydedilememiş kadınları tek tek fark etmenin yanı sıra, kolektif bir “biz”in oluşabilme koşullarını da araştırıyor. Bu arada sergiyi yazacağım desem de aslında sergi metni o kadar yeterli ve güzel ki çoğunluğunu oradan alarak kendi hoşuma giden resimlerin fotoğraflarını eklemeye karar verdim.
Ben-Sen-Onlar, 117 sanatçıdan 232 eserle Meşher binasının üç katına yayılıyor. Giriş katı “Ben”, aynada kendi mütevazı varlıklarıyla karşılaşan şöhretsiz kadınlara odaklanıyor. Serginin farklı köşelerine yerleştirilen aynalar, tek bir kadının birkaç yüzünü yakalamaya çalışıyor. Kadınların, tarihten kendi kendilerini sildikleri, adlarının üzerini bile bile karaladıkları da oluyor. Dolayısıyla ayna, bazen de, eskiz aşamasında terk edilmiş eserleri ya da kariyerleri bir dev aynasına yansıtmaya ve onları “büyütmeye” yarıyor.
Birinci kat “Sen”, yumuşak ve birleştirici olan öteki ile karşılaşmaları anlatıyor ve öncelikli “sen” olarak çocukları çağırıyor. Portrelerin ve otoportrelerin çoğu, anne olmanın ya da olmamanın deneyimi ve öznellik, aile olmanın tanımı ve şefkat, sanatçı olmanın gücü ve ölümsüzlük hakkında düşünmek üzere davet ediliyor. Ayrıca “sen”, anneliğin idealindeki kutsallık ile çıplaklığın ideasındaki tenselliği karşı karşıya yerleştiriyor. Birkaç tane anne çocuk yorumunu aşağıda bulabilirsiniz.
İkinci kat “Onlar”, kadınlara başkalarının gözünden bakıyor. Çiçek, özellikle vazoda olduğunda, başkaları tarafından kadınlara yakıştırılan sıfatları taşıyor: duygusal, kırılgan, amatör ruhlu, sıradan, domestik ve dekoratif. Pek çok sanatçı kadın, kendisinden güvenli ve zarif olanı resmetmesi beklendiği için, ancak vazoda çiçekler boyayarak resim yapabiliyor. Sergiye, hiçbir öncelik gözetilmeden, neredeyse kendiliğinden saçılan çiçekler, şematik aile ağacının, çizgisel bir sanat tarihinin de alternatifini temsil ediyor.
İyi gezmeler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder