Şehirde Kimse Yokken ve Istırap Korosu

Geçtiğimiz hafta izlediğimiz iki tiyatro oyunundan bahsetmezsem olmaz. İkisini de çok severek izledik ve izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim. İlki Zorlu PSM prodüksiyonu olan ve sezon boyunca Zorlu'da Turkcell Platinum Sahnesi'nde oynanacak Şehirde Kimse Yokken oyunu. Ahmet Sami Özbudak'ın yazdığı, Lerzan Pamir'in yönettiği oyunun oyunun kadrosu çok güçlü: Ali Seçkiner Alıcı, Elçin Sangu, Kerem Arslanoğlu, Elif Ürse ve Ersin Arıcı tek tek oynadıkları rollere cuk oturmuşlar diyebilirim. Dolayısıyla cast direktörlerine de koca bir alkış yollayalım.  


Bir berber dükkanında geçen oyunda erkek şiddetinden kaçıp, saçlarını kısacık kestirerek berber Nurullah'ın dilsiz yeni çırağı rolüyle bir süreliğine kamufle olmak üzere oraya sığınan Rukiye'nin hikayesi etrafında dönüyor hikaye. O kısacık zamanda yönetmenlik hayalleri kuran apartman komşusu delikanlı Ali'yle birlikte aşkı -hatta cinsiyet rollerinden bağımsız aşkı- ve arkadaşlığı görüyoruz bir  doz. Rukiye'nin kocasının ve berber Nurullah'ın iki farklı erkek olarak sevme şekillerini görüyoruz. Yer yer mizah yer yer de gerilim öğeleriyle temposu hiç düşmeden akıp giden şahane bir oyun izliyoruz. Bence birazcık Nurullah'ın aile hikayesi eksik kalmış, onun dışında her şeyi yerli yerinde, çok güzel bir oyun olmuş. İzleyicisi bol olsun. 

***

Sıradaki oyun İstiklal Caddesi'nde çok sürpriz bir lokasyonda izlediğimiz Istırap Korosu oldu. Pulcherie Fransız Lisesi'nin tiyatro sahnesi orada hiç beklemediğimiz bir Beyoğlu ara sokağında, daha önce varlığından haberdar olmadığımız müthiş ruhlu bir Fransız lisesiyle tanışmamızı sağladı. İstanbul'a dair en sevdiğim sürprizler işte böyleleri. Hiçbir zaman tam anlamıyla keşfedilmiş olmayacak bir şehir burası. 


Oyun İKSV Gülriz Sururi-Engin Cezzar Teşvik Ödülü desteğiyle üretilmiş ve bu yıl 25.si düzenlenen İstanbul Tiyatro Festivali'nde ilk gösterimini yapmış. Seda Türkmen ve Deniz Karaoğlu oynuyor. İki kişilik oyun gibi görünse de aslında kalabalık ve gürültücü bir apartmanın sakinleri var karşımızda. Yani iki oyuncu bir sürü farklı karaktere bürünüyor önümüzde ve bunu müthiş başarılı ve keyifli bir şekilde sahneliyorlar. İzlerken çok güldüğünüz ama içinde yaşamak istemeyeceğiniz bir apartman burası tabi. ;) Her hanenin dertleri, kahkahalarının da bağırış çağırışlarının da ardında yatan hikayeleri çok farklı. Belki de ortak noktaları her birinin kendi ıstırabı. Ve bir apartmanda bir araya gelince ortaya çıkan kakafonisi. İzlemenizi öneririm. 

Şimdiden iyi seyirler. 

Hiç yorum yok: