Berlin'den Kalanlar

Berlin'de görmeniz gereken pek çok yer var. İlgi alanınıza göre buralarda az ya da uzun uzun zaman geçirebilirsiniz. Şimdiye kadar bahsettiklerim dışında görmeden dönmeyin diyeceğim birkaç yeri de bu yazıda yazmak istedim. Bunlardan ilki Alexanderplatz. Berlinliler bu meydana kısaca Alex diyorlarmış. Adını Rus Çarı 1. Alexander'dan alan meydanda görülmesi gereken ve adeta meydanın simgesi haline gelen iki şey var: 368 metre yüksekliğindeki ve içinde döner restoran ve gözlem katı bulunan futbol topu şeklinde tasarlanmış Televizyon Kulesi ve dünyanın çeşitli yerlerindeki saatleri gösteren Dünya Saati. Bakalım İstanbul'da saat kaçmış? :)


Bu meydana çok yakın bir yerde Red City Hall, yani kırmızı belediye binası da bulunuyor. Kırmızı tuğladan yapıldığı için böyle anılan bu görkemli bina ile Televizyon Kulesi'ni aynı karede görmek mümkün. Buralar genel olarak Mitte bölgesi olarak geçiyor. Şehrin alışveriş ve gece hayatı anlamında da oldukça canlı yerleri.


Yine çok yakınlarda aralarında Bergama Müzesi'nin de olduğu Müzeler Adası ve Berliner Dom (Berlin Katedrali) bulunuyor. Burası 15. yüzyıldan bu yana ayakta duran Berlin'in en önemli Protestan kilisesi. Gerçekten çok etkileyici bir yapı. Şehirdeki hemen hemen her yapı gibi burası da II. Dünya Savaşı'nda ciddi ölçüde hasar görmüş ve yakın dönemde restorasyondan geçmiş. 


Şimdi görmeniz gereken ikinci meydandan bahsedeyim. Çok merkezi, pek çok metro hattının geçtiği ve pek çok aktivite alternatifinin olduğu bu meydan Postdamer Platz. Buradaki en dikkat çekici bina, içinde Film Müzesi'nin de bulunduğu Sony Center binası. Yanında çocuklu ailelerin ilgisini çekebilecek dev bir Legoland var. Önündeki legodan yapılmış zürafayı görünce yerini anlarsınız. Hemen önündeki bulvar ise Yıldızlar Bulvarı. Kırmızı halı gibi boyanmış şeritte Alman yıldızların isimlerinin verildiği yıldızlar bulunuyor. Alman yıldızlar konusunda sınıfta kaldığımı söylemeliyim, çünkü aralarından sadece Marlene Dietrich 'in ismi tanıdık geldi. 


Postdamer Platz'a yaklaşık 10 dakika yürüme mesafesinde Kulturforum var. İçinde müzeler, Berlin Filarmoni, kocaman bir sanat kütüphanesi, müzik salonları bulunduran bu dev kültür merkezine gitme nedenim Gemaldegalerie'ydi. 13. yy ile 18. yy arası Avrupa resim sanatı örneklerinin sergilendiği iki katlı müzeyi "13.-14.yy'ın kırmızı yanaklı uçan tombul melekleri, çarmıha gerilmiş İsa'ları, bakire Meryem'leri sizin olsun bana Rubens, Rembrandt, Johannes Vermeer, van Eyck ile adlarını bilmesem de iç mekan çalışmalarına bayıldığım Dutch ressamları, uzanıp dokunabilecekmişim kadar gerçekçi natürmortları verin" diyerek fethettim. Giriş 8 Euro, audioguide dahil. Resim sanatı ilginizi çekiyorsa buraya en az 2 saatinizi ayırın derim. Resimlerden birkaç örnek alttaki kolajda.



Ve Berlin yazılarının da sonuna geliyoruz. Unuttuğum bir şey kalmadıysa (ki itinayla kontrol edeceğim) geriye sadece yeme-içme-alışveriş yazısı kaldı. Hepsini tek yazıya sığdırayım ve kapanışı yapalım diyorum. Ne dersiniz? Yoksa İstanbul'da yaşananları yazmaya yetişemeyeceğim, ona göre.

3 yorum:

Mahmutun güncesi dedi ki...

Gilgiler veriyorsunuz.Teşekkür ederim...

Benden Bizden dedi ki...

Gez gez bitmiyor bu Berlin :)

Imge dedi ki...

Mahmutun güncesi,

Rica ederim.
İşe yarıyorsa ne mutlu bana..

Benden Bizden,

Zorla aldıracağım sana Berlin bileti! :)