San Diego: La Jolla ve Coronado Island

Sabahın köründe San Francisco'yu ardımızda bırakıp, uçtuk geldik San Diego'ya. İlk önce arabamızı alıyoruz. Bu şehirde de arabaya ihtiyacınız olacağını söylemiş olayım böylelikle. İkinci olarak da üstümüzdeki montları, hırkaları, şalları falan fırlatıp atıyoruz. Burası Kaliforniya güneşinin daha da bir etkili parladığı bir yer! Hava gündüz neredeyse 25 derecelerde. Otelimize erken gitmiş olsak da odamızın hazır olduğunu görerek çok mutlu oluyoruz. Böylece bavulları bırakıp daha ince giysiler giyerek dışarı çıkabiliriz. Downtown'da yer alan dört yıldızlı Bristol Hotel'de iki gece kaldık. Odalarda hafif bir rutubet kokusu ve biraz eski banyo ve dekorasyonu dışında merkezi konumu ve oda büyüklüğünden gayet memnun kaldık. Öneririz. 

Kendimizi şehir sokaklarına atarak önce yürüme mesafemizde olan ve şehrin canlı merkezi sayılan Gaslamp Quarter'a gidip bir bakıyoruz. Saat 10.30 olduğu için henüz etraf yeterince canlı değil. Ayrıca Christmas'tan bir gün öncesi olduğu için de şehrin en harika zamanı değil ne yazık ki! Olsun, akşam neler yapılabilir diye bir fikir edinmek için bir tur atıyor ve yol yorgunluğunu atmak için bir Irish Pub'da Guinness molası veriyoruz. Bu da kişisel tarihim boyunca en erken saatte içtiğim bira olarak kayıtlara geçsin lütfen! Ama o sıcakta ilaç gibi geliyor doğrusu. Hem de bar sahibesinden şehirle ilgili biraz fikir alıyor, ertesi gün için henüz netleşmemiş planımızla ilgili sorular soruyoruz. Sonra ayrılıp otelde bizi bekleyen Arizonalı, önde plakası olmayan, siyah gangster arabası kılıklı arabamıza dönüyoruz. :)



İstikamet La Jolla. Burası şehrin bir sürü beach'e, güzel evlere ve kafe&restoranlara sahip olduğu bir bölgesi. Varlıklı kesimin semti olduğu her halinden belli. Burada görmek istediğimiz asıl yer La Jolla Children's Pool, yani fokların olduğu sahil. Buraya Casa Beach de deniyormuş. Ve işte karşınızda bir sürü fok! Buradan da izleyebilirsiniz. 


Doğal haliyle bırakılan doğal ortamları ve hayvanları bu kendi doğal ortamlarında izlerken aldığım keyfi anlatamam. Burası da nefis manzaralar eşliğinde fokları, martıları ve pelikanları gözlemleyebileceğiniz harika bir yer. Peki, sizce foklardan biri olsaydım hangisi olurdum? Tabi ki üstteki kolajın sağ üstündeki fotoğrafta en arkada kumsalda uzanan ve güneşin altında yatmaktan kuruyarak teni kumla aynı renge dönüşmüş olan iki foktan biri! :) Şaka bir yana, izlemeye doyamadığımız görüntüler oldu bunlar. Okyanusun biraz daha vahşi olduğu bir günü de görmeyi isterdim bu doyumsuz sahilde. 



Uzunca bir süre burada kaldıktan sonra ikinci durağımıza doğru yola koyuluyoruz: Coronado Island. Burası 60 metre yüksekliğindeki ayakları üzerinde yükselen 3,5 km'lik bir köprü ile şehre bağlanmış bir ada. Güvenlik nedeniyle köprünün her iki yanında da duvarlar yükseldiği için manzara biraz kısıtlanıyor ama gördüğünüz kadarı bile yetiyor şehrin güzelliğini anlamanıza. Buranın ayrıca feribotla da şehre bağlantısı var. Feribotların kalktığı yerden karşıya baktığınızda San Diego sahil şeridinde yükselen binaları, otel ve kongre merkezlerini görebiliyorsunuz (aşağıda tam benim arkamda duruyorlar :)). 


Burayı da daha çok arabayla turluyoruz. Dolayısıyla 1888 yılından beri hizmet veren lüks ve şirin otel Hotel del Coronado'yu da arabadan görüyor ve fotoğrafını çekemiyoruz. Ama hem adaya bağlandığımız köprünün hem de otelin görselleri için bu linke tıklayabilirsiniz. Biz de o sırada minik bir atıştırma molası verelim. Elbette San Diego'da geçirdiğimiz her anı Meksika yemekleri yiyerek geçirmeye kararlı olduğumuzdan (ama Christmas yüzünden istediğimiz bir sürü yer kapalı olduğu için avucumuzu yaladığımız) sahilde Candela's On The Bay'e oturup bir şeyler yiyip içiyoruz. 


Akşamüstüne doğru otele dönüp biraz dinlendikten sonra iki kişilik ekibimizi biraz daha büyütüyoruz. Birçok yerde rehberliğinden yararlandığımız Bambi ve ailesi (yani İso'cumun dayısı ailecek) de o geceyi ve ertesi günü San Diego'da bizimle birlikte geçirmek için geldiler. Ne yani, onlar Christmas'ta aileleriyle birlikte olacaklar da biz öyle boynu bükük mü kalacağız, değil mi? ;) Çok keyifli bir gece geçiriyoruz birlikte (ve İtalyan restoranında! Ee, büyük lokma ye büyük konuşma demişler: neymiş efendim Meksika mutfağı dışında bir şey yememmiş, oldu! Açık restoran bulduğuna şükredip İtalyan şaraplarını hüpletirken bir daha hatırlatırım bunu. :) ).


Sohbet, muhabbet eşliğinde yarınki plan da yavaş yavaş netleşiyor gibi. Ama size sürpriz olsun. Bakalım San Diego'daki ikinci günümüzü nerede geçireceğiz? :) 

Hiç yorum yok: