St Paul de Vence'de uzun uzun zaman geçirdikten sonra Cannes'a geldik. Gelmek için pek acele etmemiştik, iyi de yapmışız, çünkü burada birkaç saat geçirmek bize gayet yeterli geldi. Elbette yaz olması halinde fikriniz daha değişik olabilir. O zaman upuzun sahilinin tadını çıkarmak için burada geçireceğiniz süreyi uzatabilirsiniz.
Gelmeden önce Cannes'da yapılacaklarla ilgili sadece üç madde not almışım: La Croisette (sahil+ lüks alışveriş), Le Suquet (eski şehirde bir ara sokak, güzel restoran ve barlar var) ve Rue d'Antibes (normal alışveriş ve kafeler). Gerçekten de Cannes'ın özeti bu.
La Croisette'ten başlayalım... Burada şehrin en güzel otelleri, belli başlı markaların bulunduğu alışveriş caddesi, Belediye Binası, Cannes Film Festivali'nin yapıldığı kongre ve etkinlik sarayı, büyük bir casino ve en önemlisi de bulvar boyunca uzanan koca bir kumsal sizleri bekliyor.
Cannes Film Festivali'nin yapıldığı yeri görüp de kırmızı halıda en şık (!) halimizle bir fotoğraf çektirmezsek olmaz. Özellikle festival sırasında daha da bir popüler olan, neredeyse balkonundan Kırmızı Halı Töreni'ni izlemenin mümkün olduğu Splendid Hotel'i de görmeden olmaz tabi.
Rus d'Antibes'te fotoğraflamaya değer bir şey görememiş olacağım ki tek bir fotoğraf bile çekmemişim.:) Bildiğimiz, daha ulaşılabilir markaların olduğu bir alışveriş caddesi işte. Ama Old Town (Eski Şehir) bölümü diğer yerlerde olduğu gibi burada da çok keyifli. Aşağıdaki kolajın alttaki fotoğraflarında gördüğünüz üzere kendisi yine tepede yer alıyor. O zaman üst sıradaki fotoğraflarda gördüğünüz yollardan tırmanışa geçebiliriz!
Le Suquet, Eski Şehir'in akşam yemeği için daha uygun, nispeten daha şık restoran ve barların sıralandığı bir sokağı. O yüzden bizim oralarda olduğumuz saatlerde bomboştu diyebilirim. Dönüşte bu yoldan aşağı indik, her yer aynıydı.
Dönüşe geçmeden önce size İso'cumun Cannes'ın tepelerinde çekilmiş bir fotoğrafıyla veda ediyorum. Bugün itibariyle Fransa topraklarındaki işimizi bitirdik, İtalya topraklarına geçiş için hazırlanıyoruz.
Fransa'da gördüğümüz yerlerle ilgili söylemediğim başka bir şey kaldı mı acaba diye düşünüyorum da... birkaç madde olarak yazayım bakalım:
- Nice'te kalmak doğru kararmış.. En keyif aldığım şehir orası oldu. En canlı, Eski Şehir kısmı ve plajı en güzel de Nice'ti bana göre.
- Bizim gibi günübirlik gezecekseniz diğer yerleri, Monaco'ya gitmek için acele edip Eze'de az zaman geçirmeyin; Cannes'a gitmek için acele edip St.Paul de Vence'de az zaman geçirmeyin. Bu iki köy de birbirinden güzel ve göreceğiniz büyük şehirlerden çok daha özeldi.
'Az zamanım var, sadece birini görebilirim,' diyorsanız St. Paul de Vence'i seçin derim.
- Marsilya'da gördüğüm balkon ferforjeleri, şu ana kadar Paris dahil Fransa'da gördüğüm her yerdekinden güzellerdi. Sokaklarda başınız havada yürüyün ve dantel gibi işlenmiş ferforjeleri kaçırmayın.;) Birkaç örnek aşağıda:
- Artık Marsilya'da birkaç gün kalmayı planlıyorsanız Avignon ve Cassiss'i görebilirsiniz. Bizim sadece Aix-en-Provence'ı görecek kadar zamanımız vardı.
-Nice'te biraz daha boş zamanınız olursa Modern Sanat Müzesi'ni, Matisse ve Chagall müzelerini gezebilirsiniz. Her gün günübirlik gezi yaptığımız için gezemedik, içimde kalanlar hanesine eklendi bunlar.
E hadi bakalım, İtalya toprakları bizi bekler. Bekletmeyelim.:)
1 yorum:
son yorumlarına kesinlikle katılıyorum..
Yorum Gönder