Cinque Terre çok görmeyi istediğim, hayalimdeki yerlerden biriydi. Hatta bu gezideki en merak ettiğim yerdi diyebilirim. O yüzden 25 Nisan 2014 gününü tarihe özel not olarak düşmek istiyorum. Bir gezi hayalimin daha üstüne çizik attığım tarih oldu o gün.
Burası engebeli, deniz kıyısında yükselen yamaçlarıyla ve girintili çıkıntılı sahil şeridiyle İtalyan Rivierası'nın en turistik olmasına rağmen en bakir de kalabilmeyi başarmış yerlerinden biri. İtalyanlar, sizleri çok seviyorum! Havanızı, suyunuzu, yemeklerinizi, şaraplarınızı geçtim; tarihinizi ve doğanızı olabilecek en estetik ve doğal bir şekilde korumanıza bayılıyorum.
(Bir hayal kuralım mesela: Dalaman ya da Antalya Havaalanı'nda inip trene binerek Kaş'a yaklaşık bir, bir buçuk saatte ulaşabiliyorsunuz ya da yakınlardaki köylere ve şehirlere trenle, otobüsle, teknelerle bir sürü ulaşım alternatifi var. Ve Kaş şimdi olduğundan çok daha bakir doğasıyla, oluşturulmamış plajlarıyla (doğal kaya sekilerine atacağınız havlular plajınız işte, daha ne!), minicik pansiyonlarıyla (daha fazla turist çekeyim diye saçma sapan oteller, koca binalar dikilmemiş, anlamsız aktiviteler eklenmemiş) sizleri bekliyor. Kuramadınız değil mi? Ben hâlâ her sene "lütfen Kaş'a, Kalkan'a ulaşım hep zor olsun" diye dua etmekteyim oralara bayılmama rağmen. Bu bir kültür meselesi çünkü. Nokta!)
Neyse, ben yine kendimizle ilgili konularda çıldırmaya başlamadan Cinque Terre notlarıma geçeyim. Günübirlik turları nasıl yaptığımızdan burada bahsetmiştim. Ana noktalara tren, aralarda ise tekneyi öneriyorum. Bir de bilmeyenler için kısa bir ön bilgi: Cinque Terre, Beş Toprak anlamına geliyor. Yani bu da şu demek: deniz kıyısında yamaçlara oyulmuş beş minik köy sizleri bekliyor. Monterosso, Vernazza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore. Bunların hepsi arasında trenle ulaşım mümkün. Bazıları daha güzel, bazısı daha turistik, bazısının deniz kıyısında gezilebilir alanı yok, vs. O yüzden bir gün içinde buraları görmek istiyorsanız kendinize ilk üç belirleyin ve bir de programınıza Portovenere adlı güzel bir balıkçı kasabasını ekleyin diyorum naçizane. Bunlar için indiğiniz yerden tren ve tekne saatlerini edinmeyi ve ona göre bir plan çizmeyi unutmayın. Biz denize kıyısı olmayan Corniglia ve Manarola'yı eledik.
Biz ilk olarak trenle Monterosso'ya geldik. Çok güzel bir köy, ama o fotoğraflarda gördüğümüz yamaca oyulmuş, hem dağ hem deniz köyü havası olmayan bir yer burası. Görmenizi öneririm yine de.
Burada yaklaşık bir saat zaman geçirdikten sonra hemen treni yakalayıp 5 dakika içinde Vernazza'da oluyoruz. Burası gördüklerim arasında en favorim diyebilirim.O yüzden öğle yemeği molasını da burada vermeye karar veriyoruz. Hatta yediğimiz yerin ve şeyin koordinatlarını veriyorum: aşağıdaki fotoğraflarda sağ üst köşedeki fotoğrafta gördüğünüz turuncu tentenin altında oturup, ikinci kolajda sol üst köşedeki mamaları afiyetle yedik. Vernazza'da muhteşem görüntüler bizleri bekliyor.
Yemek öncesinde ve sonrasında burayı serbest formatta dolaşarak, yeterince kaldığımızı düşünerek ama doyamadan ayrılıyoruz. Bu kez tekneye atlayıp ikinci favorim Riomaggiore'ye gidiyoruz. O da nesi? Millet denize giriyor, güneşleniyor burada!
Burada önce kırk beş dakika kadar zaman geçirerek hızlıca sokaklarında bir tur atıyor, sonra arada Portovenere'ye tekneyle gidip geldikten sonra güneşi yine burada batırıp, Cenova'ya dönüş trenine de buradan biniyoruz. Çok güzel, çok doyumsuz.
Şimdi araya bir Portovenere alalım...
Burası Cinque Terre'yi oluşturan o beş girintiden sonra kıyı boyunca devam ederek en güney uca ulaştığımızda varacağımız rengarenk bir kasabası. Çok güzel bir kasaba. Keşke Cinque Terre ile aynı rotada olmasaydı da daha çok tadını çıkarabilseydik dediğimiz güzellikte. Ama burada da son tekneyi yakalamak için yaklaşık bir saatimiz var. O yüzden hızlıca bir turla sokaklarının, denizinin ve binalarının güzel görüntülerini zihnimize kazıyoruz. Dediğim gibi görülmeye değer bir kasaba. Ancak eğer yazın gelip, Cinque Terre'de denize girmeyi ya da köyler arasındaki nefis hiking parkurunda uzun yürüyüşler yapmayı falan planlıyorsanız burayı programa almamalısınız. Biz, yolumuz buraya düşmüşken maksimum yer hakkında fikir sahibi olalım diye görmeyi tercih ettik.
Ve buradan kalkan son tekneyle yeniden Riomaggiore'ye döndük. Artık tren saatimize kadar birer kadeh bir şeyler eşliğinde güneşi batırma lüksüne sahibiz.
Rüya gibi yerler gördük sabahtan akşama dek. Renklere, güzelliklere doyduk resmen. Giderken de trene bir veda notu bırakıyoruz. Tren istasyonunda beklerken bile son ana kadar harika bir manzara eşlik ediyor bize.
Yarın Portofino ve Rapallo'yu gezeceğiz. Sonra da kürkçü dükkânına dönüş. Ve elbette başka rotaların hayallerini kurmaya başlama zamanı. ;)
2 yorum:
Oooh ne güzel, bir daha gitmiş gelmiş kadar oldum:)
Bu arada kolajlara bakınca farkettim ki aslında benim tiramisu yiyin diye tavsiye etiiğim yer zaten sizin turuncu tenteli yermiş:(( Sar şemsiyeler ordaki fotoğrafta o girişte baştaki bina gibi görünüyordu ama şimdi açılı bakınca sizin oturduğunuz yermiş. TÜh tüh yanlış yönlendirme olmuş, umarım boşunuza vaktinizin gitmesine sebep olmamışımdır.
Nur,
Hiç problem değil, oradaki de gayet güzeldi.. İtalya'da kötü bir şey yemek mümkün mü zaten? ;)
Seni yeniden oralara götürdüğüm için de pek sevindim.;)
Sevgiler..
Yorum Gönder