Cinayet de değil, toplu katliam! "Rakam"ları ne kadar kolay söylüyorlar değil mi? Gece 2.20'de yatarken 151 deniyordu (penguen medya da bakandan duyup 2 ile 17 arasında gidip gelen sayısını değiştirdi o saatlerde). Sabah uyandık 201 oldu. Akşama ya da yarına kaç olur bilmiyoruz. Rakamlara takılmayın dedi ya enerji bakanı. Hani şu trafoya kedi girmiştir diyen.
Biz rakamlara feci takılırız, söyleyeyim. Çünkü bir bile çok önemlidir bizim için. Çünkü candan bahsediyoruz. Dilinizden düşürmediğiniz Allah'ınızın verdiği candan! Hele ağzınıza "şehit oldular" söylemini falan yerleştirmeye başladığınızda hemen kulak kesiliriz. Örtülecek bir kabahat karşılığında ağza bir parmak bal çalıyorsunuz gibi gelir kulağımıza. Ruhsuz tesellilerinizden birini göndermeye çalışıyorsunuz gibi gelir. O işte parmağınızın olduğunu düşünürüz derhal. O yüzden kelimeleri kullanırken dikkatli olalım lütfen. Onlar şehit değil ölü. Onlar rakam değil, insan. Maden işçileri. Yerin yüzlerce metre altında sağlamadığınız iş güvencesine rağmen sağlıkları ve canları pahasına alın teri dökerek sizin seçimlerde falan dağıttığınız kömürü çıkaran insanlar. Para sıfırlamaya çalışan çocukları yok, ömürlerinin sıfırlandığına tanıklık eden çocukları, eşleri, kardeşleri var.
Duyarlılık, saygı, sevgi, ilgi falan beklemiyorum hiçbir devlet yetkilisinden. Göstermelik bile olsa. O kadar iki yüzlü geliyor ki zaten midemi bulandırıyor. Tek dileğim bundan sonrası için gerekli önlemlerin alınması. Dua aşamasını geçip bilim aşamasına gelebilmemiz. Göz göre göre gelen facialara "görünmez kaza" demememiz. Kader ve alın yazısı denen şeyin uygun şartların sağlanmadığı bir madendeki yüzlerce işçinin başına gelen şey olmadığını anlamamız. Ha Almanya'daki gibi madenlerde son 30 yıl içinde 3 işçi hayatını kaybeder, o zaman bu kaza olur işte. O zaman da üzülürüz elbet, ama kazadan ya da kötü kaderden bahsedebiliriz işte o durumda. Sorumlular çıkar özür diler, istifalar, yeniden düzenlemeler olur ve yola devam edilir.
Bu ülkede yaşamaktan utanmadığım, ruhumun kemirildiğini hissetmediğim, mutsuzluktan öleceğimi düşünmediğim günler gelsin istiyorum. Saygı duymaya önce insan hayatından başlayalım istiyorum.
Ölen işçilerimiz nur içinde yatsınlar. Ölen işçilerimiz çarpı kim bilir kaç insanın şu an yaşadığı acıyı, Soma'da oluşturulan yeryüzündeki cehennemi düşünemiyorum bile. Sabır, metanet, dayanma gücü dilerim hepsine. Keşke yardımcı olabilsek, keşke elimizden bir şey gelse... kahrolmak dışında.
1 yorum:
"Bu ülkede yaşamaktan utanmadığım, ruhumun kemirildiğini hissetmediğim, mutsuzluktan öleceğimi düşünmediğim günler gelsin istiyorum. Saygı duymaya önce insan hayatından başlayalım istiyorum. "
Bir çok insanın dileğini bu parağrafta ne güzel dile getirmişsiniz.
Yorum Gönder