Geçen hafta Cuma akşamı Karaköy Colonie'de İso'cumun dayısı, eşi ve kızları Bambi ;) ile bir aile buluşması planlayınca kendimi evden biraz erken atarak Beyoğlu'na gidip hem Sahaf Festivali'ni dolaşayım, hem de Arter'de yeni açılan Göçebe Bakış sergisini gezeyim dedim. İyi de yapmışım. Arter bu kez Güneydoğu Asya'dan çağdaş sanat çalışmalarına yer veriyor. Bölge kültürüne ve gerilim yaratan ayrışmalara göndermeler yapılan (fazla) modern eserler arasında ilginizi çekenler olacağını düşünüyorum. Bir de bu seferki serginin ilgi çekici bir diğer yanı da çoğu çalışmanın seyirci katılımına açık olması. Takılın peşime, başlayalım gezmeye. ;)
Yukarıda sol üstte yer alan kraliyet taçlarını denemek serbest. Müşterek/servet:Başka Bir Ülke Projesi adlı bu çalışmada yer alan geri dönüştürülmüş teneke kutulardan yapılan taçlar, Filipinleri kontrol altında tutan yüz aileden oluşan seçkin sınıfa bir gönderme niteliğinde. Statükoya meydan okuyan bir iş! Hemen yanındaki üniformalı çalışma da benzer bir işleve sahip. Adı Geçici Barınak olan bu yerleştirmeyi yapan sanatçı Jakkai Siributr. Onun altındaki deniz kestanelerinden yapılmış çift kubbeli barınak ise Mella Jaarsma'nın Zaman Eskiyene Kadar adlı çalışması. Barınağa giriş serbest. Sol altta yer alan Aynı Yoldan Geliyoruz adlı çalışma Vasan Sitthiket'in. Uluslararası erkek ikonlardan (Nelson Mandela, Kafka, Stalin, Hitler, vs) oluşan bu seride tarihi figürlerin hepsi annelerinin bacaklarının arasından çıkan bebekler gibi resmedilmişler. Herkes benzer şartlarda doğuyor, iyicil yoldan geliyor. Peki ya sonra?
Aşağıdaki çalışma en bayıldıklarımdan biriydi. Vertical Submarine adlı Singapurlu kolektifin Aynalar ve Birleşme adlı çalışmasında iki minik odacık var. Arada da ilk bakışta ayna sandığınız bir boşluk. Ayna sanma nedenini aşağıdaki fotoğrafta bile görebilirsiniz. Her şey tam da aynadan yansıdığı gibi yerleştirilmiş diğer odaya. Açık defterdeki yazılar bile! Singapur'un bağımsızlık sonrası uyguladığı dil politikalarına ilişkin bir eleştiri niteliğindeymiş bu yerleştirme. Sanatçının bu amacını şahsen anlamamış olsam da yaptığı işi çok sevdim. (Sanat anlamak değildir, nedensiz de sevilir; bazen adını bile bilmediğin birinin işine "vay be, işte bu!" denilir! ;) )
Aşağıda katılımlı çalışmalar sağ üst ve sol alt köşelerde bulunuyor. Girer girmez göreceğiniz Yuvarlak Masa Tenisi (Lee Wen) ve birinci kattaki Tarih Dersi (Sutee Kunavichayanont) ilginç çalışmalardan. Sol üstteki koli kartonları kullanılarak başka ülkelere çalışmaya giden Filipinli işçilerin portrelerini yapan sanatçılar ise Isabel ve Alfredo Aquilizan. Üstte ortada Politik Palyaçolar bulunuyor (alttaki kavanozdaki sarımsı sıvıların üstünde ise "urine energy" yazıyor). ;) Bu taşlama Endonezyalı Heri Dono'ya ait. Altta ortada ise Sindirim adlı dev bağırsak var. Kamboçyalı Srey Bandaul'un bu çalışmasıyla geçmişe dair algımızı etkileyen ve dönüşüme uğratan evrim ve süreç kavramlarına gönderme yaparken insanların mahrem tarihlerini anımsatan kullanılmış kumaş ve giysi parçalarından yararlanıyor. Sağ altta boş mermi fişeklerinden üretilmiş terlikleri -Skandallar'ı- yapan sanatçı Filipinli Josephine Turalba.
Bunlar sadece fragman sayılır. Göçebe Bakış sergisinde bunların dışında pek çok işi görebilirsiniz. Üstelik sergi henüz yeni başladığı için çok da acele etmenize gerek yok. 4 Ocak 2015'e kadar Beyoğlu'nda sizleri bekleyecek ne de olsa.
Ben bu sergiyi gezerken bizim Ankaralı kızlar da Pera Müzesi'ndeki Duvarların Dili'ni geziyorlarmış meğer. Madem aynı yerlerdeyiz buluşup Karaköy'e yürüyelim dedik. Hatta yemek saatinde erkeklerle buluşmadan önce bir de Karabatak'ta ev yapımı buzlu çay molası verdik. Harikaydı! Oralarda olduğunuz bir gün canınız soğuk bir şeyler istediğinde mutlaka deneyin.
Ve sonunda Colonie'yi deneme zamanı. Sahiplerinin neo-bistro dedikleri mekan, dekorasyonuyla, çalışanlarıyla, az ve öz ve özenli lezzetler içeren menüsüyle, nefis kokteylleriyle hepimizin çok hoşuna gitti. Herkesin tercihine uygun bir şeyler bulabileceği mekanda bizim masa da sosis, deniz ürünlü börek, köfte ve mantı gibi tercihleriyle beş benzemezi başarıyla temsil etti.;) Orta noktada buluştuğumuz tek yer başlangıç olarak ortaya söylenen peynir ve şarküteri tabaklarıyla sırlanmış somonlardı.
Sadece müziğin saat 10'dan itibaren çok yüksek sesle çalması bizi birazcık rahatsız etti. O saatten itibaren konuşmak oldukça güçleşti çünkü ve daha o saatler yemek&sohbet saati sayılır bence. Yüksek sesli müziğin 11'de başlamasını tercih ederdik. Ama yine de bu detay dışında her şeyiyle Colonie'den memnun ayrıldık diyebilirim. Gitmeden önce mutlaka rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Tel: 0-212-243 21 03
Kapanışı da Zelda Zonk'ta bir iki kadeh bir şey içerek yapalım dedik. Malum açık havanın son demleri bunlar. Manzarayla birlikte tadını çıkarmak lazım.
Çok keyifli bir günün daha sonuna geldik, sevgili okur. "Oo saat de 2.00 olmuş. Hadi uyuyalım artık da yarın günü öldürmeyelim. Ne de olsa hafta sonları da açık havayı değerlendirmek için harika bir mevsimdeyiz, öyle değil mi?"
2 yorum:
Gitmek istediğim bir sergiydi, sizin tabirinizle fragman iyi oldu. :) Teşekkürler paylaşım için. ;)
Güven Turan,
Rica ederim.
Fragmanı beğendiğinize sevindim, filmin tamamını da bir an önce görmeniz dileğiyle. ;)
Yorum Gönder