Son okuduklarım arasında Levent Üzümcü'nün Boyun Eğme'si ve linç öyküleri derlemesi olan Vur Ulan Vur da yer alıyor. Gezi sırasında ve sonrasında tanıklık ettiğimiz cesur ve onurlu duruşuna bayıldığım, gerçek bir sanatçı Levent Üzümcü. Gerçek sanatçı ve muhalif olunca da bu ülkede insanın başına neler gelebileceğini biliyoruz değil mi? Şehir Tiyatroları'ndan ihraç ve eğitimsiz bir güruha hedef gösterilme...çok yazık! Bu süreçte yaşadıkları da dahil genel olarak ülkedeki faşizan gidişata karşı yapılabileceklerle ilgili yazdıklarından dolayı ellerine, aklına, fikrine sağlık. Kendisini hem Twitter hesabından hem de tiyatroya merakım olduğu için hakkında yapılan haberlerden takip ettiğim için zaten bu kitapta yazılanların büyük kısmı tanıdıktı. Yine de destek olmak adına kitabını aldım.
"..her roman, şiir yazan, film çeken, oyun oynayan, resim yapan, dans edip şarkı söyleyen kişiye sanatçı denmez. Hayata bir açıdan bakmak ve özgür düşünmek ister sanat. O yüzdendir ki, itaat edenden, yerleşik düzeni kabul edenden, sorgulamayan ve paraya ruhunu satandan olsa olsa sığ zanaatkarlar olur..."
Keşke daha fazla Levent Üzümcümüz olsa ve onları linç etmeyi değil de pamuklara sarıp sarmalayarak sahip çıkmayı bilsek.
(Kitaptan kendime aldığım bir notu daha sizlerle paylaşayım: Ken Loach'un 45 Ruhu belgeseli ve Bertolucci'nin 1900 filmi izlenecek.)
(Kitaptan kendime aldığım bir notu daha sizlerle paylaşayım: Ken Loach'un 45 Ruhu belgeseli ve Bertolucci'nin 1900 filmi izlenecek.)
Diğer kitapsa benzer bir temaya sahip demiştim: linç öyküleri. O yaratılmak istenen itaatkar, tek tip sustalı maymuna dönüşmeyi reddeden herkese yapıştırılan 'vatan haini' damgalarının çeşitliliğini göreceksiniz Vur Ulan Vur'da. İşiniz zor anlayacağınız. Ama bu memlekette görmeyi, duymayı, bilmeyi tercih edenlerin işi hep zor değil mi zaten? Pınar Öğünç, Mine Söğüt, Oya Baydar, Mehmet Eroğlu, Hakan Günday ve daha pek çok ismin yazdığı dokunaklı ötekileştirme öyküleriyle dolu bu kitabı çok sevdim. Şiddet gören bir kadının da, öldürülen Kürt kökenli bir öğretmenin de, adanın aklını yitirmiş yaşlı Rum kadınının da, Taptos Amca'nın piyanosunu öldüren köy halkını anlayamayan çocuğun da, döner bıçağına insan kanı bulaşmış dönercinin de hikayesine girebilirsiniz bu kitapta. İletişim Yayınları'ndan çıkmış ve Tanıl Bora-Levent Cantek tarafından derlenmiş. Güzel işler yapan güzel insanlar iyi ki var dedirten cinsten.
İkisini de almanızı ve okumanızı öneririm. Aldığınız anda içinizde oluşan o dayanışma hissiyatının bile size iyi geleceğine eminim.
İyi okumalar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder