Muhteşem Bir Şehir: Hue

Hue, Vietnam'ın tarihi merkezi dersem yanlış olmaz herhalde. Nguyen Hanedanlığı'nın merkezi ve yaklaşık yüz elli yıl boyunca ülkenin başkenti olmuş bir şehir. Burada ilk olarak Perfume River'ı (Parfüm Nehri) geçerek Thien Mu Pagoda'yı görmeye gidiyoruz. 1601 yılında inşa edilen bu pagodanın en görülesi yerlerinden ilki yedi katlı Phuoc Duyen kulesi. Bu kule 1844 yılında yapılmış ve 21 metre yüksekliğindeymiş.  


Arkasındaki avlunun ortasında içinde bir Buddha heykeli ve ayin alanı bulunan küçük bina ve Budist rahiplerin kaldıkları yerler bulunuyor. Buranın ilgi çekici diğer noktaları ise bonzailerle dolu bahçesi ve 11 Haziran 1963 yılında Budizmi özgürce yaşamalarını kısıtlayan hükümet politikalarını protesto etmek için Ho Chi Minh City'de kendini yakan Budist rahip Thich Quang Duc'u protesto noktasına getiren aracın bulunduğu yer. 


Burayı gezmeyi bitirdikten sonra yerel bir pazar deneyimi olarak şehrin merkezindeki Dong Ba Market'i geziyoruz. Bin bir çeşit sosun içinde deniz ürünleri, yolunmuş kazlar, domuz butları, adını bilmediğimiz meyveler, sokak yemekleri, konik şapkalar, ıvır zıvırlar ve daha pek çok şeyi satıldığı pazar yeri capcanlı. 



Şimdi İmparatorluk Şehri'ni gezme zamanı. 17. yy'dan kalma Citadel'in (Kale) içindeki pek çok şey ülkenin Fransız  sömürgesi altında olduğu dönemlerde ve Vietnam Savaşı sırasında zarar gördüğü için orijinallerinden çok restorasyon sonrası hallerini görüyoruz. Harika bir kapıdan geçip, kırmızı balıkların yüzdüğü bir göletin yanından yürüyerek rengarenk çiçeklerle dolu bir bahçede yer alan ana binada bu kompleksin tarihçesini anlatan kısa bir video izleyerek gezmeye devam ediyoruz. 


Taht odası, saray kadınlarının odası, çeşitli mozoleler, tören odaları, tiyatro gibi yerlerini gezdiğimiz saraya ve bahçesine bayıldım. Duvarlarda pek çok fotoğraf ve imparatorların giysilerinin, eşyalarının, dekoratif eşyaların bulunduğu minik bir müze salonu da bulunuyor burada (içeride fotoğraf çekmek yasak).


Bu arada imparatorluk zamanının kostümlerini giyerek fotoğraf çektirmek isteyenler için bir bölüm de var. Yukarıdaki fotoğrafta bunu yapan bir grubu sol alt köşede görebilirsiniz. Girdiğimiz kapıdan çok daha harika olan bir başka kapıdan çıkıyoruz. Her yerde tabi ki gücün simgesi ejderhalar bulunuyor ve çatılara krallığın rengi sarı hakim.


Gelelim şehirde en çok etkilendiğim yere: Khai Dinh Mozolesi. 1920-31 yılları arasında Chau Chu Dağı'na inşa edilen görkemli bir taş binanın içinde yer alan mozole, Nguyen Hanedanlığı'nın on ikinci kralı Khai Dinh için yapılmış. Yemyeşil yamaçların tepesine kurulmuş ve hava şartlarından dolayı taşların rengi karardığı için çok daha eski çağlardan kalma gibi görünen bu yapıya bayıldım. Ama elbette her güzel şeyin bir bedeli vardır. Buraya da çıkmak için yine bir sürü basamak bizi bekliyor. ;) İlk basamak etabı bittiğinde kralın muhafızlarının heykellerinin olduğu bir bölüme geliyoruz. Ve tırmanmaya devam!



Binadan, manzaradan bahsederken az kalsın kralın mozolesini paylaşmayı unutacaktım. Tavanından duvarlarına inanılmaz süslemelerle dolu ve 1920 yılında Fransa'da kralın birebir ölçülerinde yapılan bronz heykelinin yer aldığı yükseltinin altında gerçekten de kralın mezarı bulunuyormuş.


Hue'deki son durağımız yine bir kral mozolesi. Bu kez 1820-41 yılları arasında hüküm sürmüş Minh Mang için yapılan mozoledeyiz. Bunların hepsine aslında mozole değil mozole kompleksi demek daha doğru olur. Kocaman binalar ve/veya bahçelerden oluşan yerler çünkü. Burası da göl kenarında, inanılmaz huzurlu bir yer. Yemyeşil Tan Nguyet yani Yeni Ay Gölü kıyısında kapanışı yapmanın mutluluğuyla Yeni Kaledonya'dan gelen aile ve rehberimizle birlikte oturup, birer Hue birası açarak dinleniyoruz.


Bu arada rehberimizin soyadı da Tan. Vietnamlı kardeşim olur kendisi. ;) Tan, onların dilinde "Yeni" anlamına geliyormuş. Aklıma gelmişken hemen onun mail adresine şu fotoğrafımızı da göndereyim.

Bitirmeden önce iki not:

1) Hue nefis ötesi bir şehirmiş. İyi ki programa eklemişiz. Ve iyi ki o gün yağmur yağmadı, çünkü yoğun bir gezme programı sizi bekleyecek küçük de olsa tarihle dopdolu olan bu şehirde.

2) Hue'de öğle yemeği molası için Elegant Restaurant'a gittik. Restoranların toplandığı küçük sokakta yer alan bu mekanın yemekleri çok başarılıydı. Adının lokallikten uzak olmasına aldanmayın yani. ;) Bir çok yemek çeşidinin ortaya geldiği öğle menüsünde zencefilli patlıcan, limon otlu fırın tavuk, bambu yaprağında ızgara biftek, tatlı ekşi soslu snapper fish dedikleri bir balık, tabi ki spring rolls ve buharda pişmiş pilav ve taze meyvelerden denedik.

Sırada Hoi An var ama gitmeden önce yine sürpriz güzellikte bir durak olacak yol üstünde. Ee, ne de olsa gezinin de hayatın da böyle güzel sürprizlerle dolu olanını severiz. ;) 

Hiç yorum yok: