Sizi birbirinden güzel tapınakların arasında gezdirmeden önce Angkor Wat dahil diğer tüm tapınaklarda gözünüze çarpacak şu delikli taşlardan bahsetmeden geçmeyeyim dedim. Duvarlardaki koca taş bloklarının üstündeki delikler, o taşların kolayca kaldırılması için varlarmış. O dev tapınakların yapımı için taşlar aşağıda anlatıldığı şekilde kaldırılıp, üst üste yerleştirilmiş.
Siem Reap'te Angkor Wat dışında da görülmesi gereken çok etkileyici tapınaklar var. Bunların en başında da antik başkent Angkor Thom'un (Büyük Şehir) içinde yer alan Bayon Tapınağı geliyor. Küçük olmasına rağmen en az Angkor Wat kadar sevdim ben burayı. 12. yy'ın sonlarında Kral VII. Jayavarman zamanında Khmer İmparatorluğu'nun başkenti olan Angkor Thom'daki ana tapınak burası. Kulelerde yer alan yüzler -kimi Tanrıların yüzleri, kimi Kralın yüzü olduğunu iddia ediyor- harika bir görüntü yaratıyor. 49 kuleden günümüze ulaşabilen sayısı ise 37.
Bayon Tapınağı aynı zamanda duvar resimleri açısından da çok önemli. Burada Khmer İmparatorluğu zamanında gündelik yaşamın nasıl devam ettiğinden savaşlara, mitlere ve hikayelere kadar pek çok konuda bilgi sahibi olabileceğini çok net duvar resimleri bulunuyor. Çömlek yapan kadınlar, go oynayan figürler, Cham savaşları, horoz dövüşleri, balıkçılar, ağaçların üstünde gezinen maymunlar gibi pek çok duvar çizimi bizi o günlere götürüyor.
Tapınak çıkışında yol üstünde dev bir Buddha heykeli daha görüyoruz. Ve diğerinin duvar resimlerine çok benzer resimlerin yer aldığı Baphuon Tapınağı'nın önünden geçip, kendisine uzaktan selam ediyoruz.
Daha sonra antik şehrin en önemli yerlerinden birine ulaşıyoruz. Burası Elephant Terrace, yani Fil Terası. Fil heykelleri restorasyonda olduğu için pek harika fotoğraflar çekememiş olabilirim, ama seyir terasının büyüklüğü hakkında biraz fikir verebilmişimdir diye umuyorum. Burası 300 metre uzunluğunda ve Kraliyet Meydanı'na bakan bir teras. Kralın zaferle savaştan dönen ordusunu seyrettiği ve büyük milli kutlamaların yapıldığı yerler buralar. Ayrıca fillerin terbiye edildiği bir meydanmış ve adını oradan almış diye de öğrendik.
Angkor Thom'a aşağıdaki Zafer Köprüsü (Victory Gate) üzerinden giriş yapıyorsunuz bu arada. Burada da durup bir fotoğraf molası vermenizi öneririm. Üstündeki heykeller ve giriş kapısı çok güzel. Heykellerin ne yaptığını biliyorsunuz artık değil mi? Dev yılanı taşıyorlar, daha doğrusu çekiştiriyorlar iki tarafından. Hatırlamayanlar için Churning of the Sea of Milk efsanesi için Angkor Wat yazısına dönüyoruz. ;)
Sırada Ta Prohm ve Preah Khan Tapınakları var. Bu iki tapınağın da ortak özellikleri çok az restorasyon gördükleri için devasa ağaçların arasında kalmış gibi görünmeleri. Ta Prohm o anlamda çok daha etkileyici, resmen ağaçların dev köklerinin arasından tapınak kapıları falan çıkıyor.
İlk olarak Preah Khan'dayız. Burası tapınaktan çok bin öğretmeniyle bir Budist üniversitesi ve kendi başına minik bir şehir gibiymiş.İçindeki stupa'lar (Budist türbesi diyelim hadi), iç içe geçen kapılar, taşların üstündeki oyma figürler ve hepsinin dev ağaçların arasında yer alması harika görüntüler sunuyor gezenlere.
Ta Prohm daha küçük olmasına rağmen sanırım ağaçların daha etkileyici olmasından dolayı kendisini çok daha fazla sevdim. Ağaçlar gitgide tapınak kalıntılarına zarar verir mi bilmiyorum ama keşke hiç restore edilmese ve bu vahşi ve doğal güzellikleriyle kalsa diye düşündüm. Başınızı her çevirdiğiniz yerde aşağıdakine benzer görüntülerle karşılaşıyorsunuz. Büyüleyici değil mi?
Tomb Raider filmine de sahne olmuş güzellikteki bu tapınağın tarihini falan sormayın bana, çünkü bilmiyorum. Tek bildiğim aynı şekilde 12. yüzyıldan kalmış olması, antik şehrin bir parçası olması. Ama şunu biliyorum ki içimde uyandırdı o her an bir yerlerden bir orman perisi karşıma çıkacakmış hissini ömür boyu unutmayacağım. Şehrin en sevdiğim yerlerinden biri oldu bu özelliğiyle Ta Prohm benim için.
Artık Kamboçya'da görmeye geldiğimiz tüm tapınakları gördük. Sırada Siem Reap'in diğer durakları var. Galiba onunla birlikte gezinin kapanış yazısı da sonunda geliyor. On gün gezip bir ay yazmak bir harika dostum. ;)
İyi haftalar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder