Kısa Kısa Filmler

En beğendiğim ile başlayayım: Manchester by the Sea. Yaşamın Kıyısında olarak Türkçeleştirilmiş adı. Asosyal musluk tamircisi Lee'nin hayatı ağabeyinin ölüm haberiyle birlikte önemli ölçüde değişiyor. Ağabeyinin vasiyetiyle birlikte yeğeninin sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini öğrenen Lee, buna hiç de hazır görünen bir tip değil. Neden böyle uzak ve sorunlu bir karakter olduğunu ise kendi hayatında geriye döndüğümüz sahnelerde iyice anlıyoruz. Geçmişinde öyle bir trajedi yaşamış ki bir daha hayata dahil olamamış olduğunu gördükçe yeğeni Patrick'e bile uzak durmasının nedenini de anlıyoruz. Ama belki de ağabeyinin giderken Patrick'in sorumluluğunu ona bırakması bile onun yaralı ruhun iyileştirmek için düşündüğü bir çözüm. Belki Lee bu sayede sadece nefes almak dışında, gerçek anlamda yaşamaya başlayacak ve kendini affedebilecek. Casey Affleck, Lee rolünde çok başarılı. Yönetmen Kenneth Lonergan da harika bir iş çıkarmış. Çok severek izledim. 


İkinci olarak Arrival'ı önereceğim size. Geliş filminde kimler geliyor derseniz, yine o meşhur uzaylılar geliyor efendim. ;) Ama bu kez onlarla bir dil bilimci aracılığıyla iletişim kurma yoluna gidiyoruz. Öyle haldır huldur uzay gemilerine karşı savaş açmak yerine insanoğlu dil bilimi profesörü Louis (Amy Adams) sayesinde onların işaretlerinin ne anlama geldiğini çözüp, neden dünyanın sekiz ayrı noktasına uzay gemilerini indirdiklerini öğrenmeye çalışıyoruz. Bilim-kurgu ve uzaylı istilası/savaşları en favorilerim arasında değildir, ama bu film olaya iletişim boyutundan yaklaştığı için olsa gerek çok hoşuma gitti. Anlamsız attraksiyonlar, Hollywood abartıları yok. Hayatın bir varış noktası değil, bir yolculuk olduğunu ve doğrusal olmayan zaman olgusunu düşünmemizi sağlayan bu Dennis Villeneuve filmini de çok sevdim. Öneririm. 


Sırada bir  Tom Ford filmi olan Nocturnal Animals, yani Gece Hayvanları var. Ve baş rolde de yine Amy Adams var. Ama bu kez diğer baş rol Jake Gyllenhaal daha ön planda. Bir gün ikinci evliliğini sürdürmekte olan Susan'a eski eşinden bir roman taslağı gelir. Edward, Susan'a ithaf ettiği Gece Hayvanları adlı romanıyla ilgili eski eşinden fikir istemektedir... ya da belki de fikir falan umurunda değildir, yazarak intikam alıyordur. Etkileyici bir film. Tom Ford'un da modacı olan Tom Ford olduğunu sonradan öğrendim. Kesin isim benzerliğidir diyordum, meğer adamda böyle de bir yaratıcılık varmış. İzlenesi! 


Son olarak Leonardo di Caprio'suz bir Martin Scorsese filmi olması nedeniyle de ilginç olan ( ;) ) Silence filmi var sırada. 17. yy'da Japonya'da Hıristiyanlığı yaymak için çalışan misyonerlerin yaşadıklarını iki rahibin hikayesi aracılığıyla izliyoruz. Kendilerinden önce o topraklara gitmiş olan üstatları Peder Ferreira'nın (Liam Neeson) dininden döndüğünü ve Japon bir kadınla evlenerek Budizm'e katkılarda bulunduğunu  öğrenen iki idealist rahip "yok canım, kesin doğru değildir" dedikleri için, "doğruysa da bizim Peder'in ruhunu kurtaralım" diyerek yola koyulurlar. Koşullar gerçekten zorludur, Hıristiyanlığa o topraklarda yer yoktur. Büyük fedakarlıklar ve eziyetler ve hatta kayıplardan sonra Peder Ferreira'ya ulaşmayı başaran Peder Rodrigues'in de müthiş bir inanç mücadelesine girmesi gerekecektir. 


Etkileyici bir film. Kesinlikle izlemelisiniz. Kichijiro ise favorim oldu. İlkeli duruşuyla gözlerinizi yaşartacak bir karakter. :P

Ha filmi ne yapayım, asıl aksiyon ülkede, ben bu aralar entrika ve sahtekarlık dozu yüksek, para-pul değil umut çalan hırsızların baş rollerde olduğu son bölümlerini izliyorum ülkemin derseniz, o da olur. Her seferinde spoiler vere vere yeni bölümleri çekseler de ben de hâlâ ağzım açık izlemeye devam ediyorum zira! 

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sessizliğin kitabını yeni okudum. Zeplin yayınlarından çıkmış. Etkileyici ve ilginç bir kitaptı.
Martin Scorsese önsözünü yamış zaten ama filmi tamamladığını bilmiyordum. Tam üstüne senin yorumun geldi.
Kolay kolay film izleyemiyorum ama merak ettim filmi de. Işın

Imge dedi ki...

Işın,

Kitabın üstüne izleyip karşılaştırmak keyifli de olabilir, çoğu zaman olduğu gibi hayal kırıklığı da yaratabilir. Merak etmen iyi mi oldu kötü mü bilemedim şimdi. :P

Sevgiler.