Paranın Cinleri ve Harita Metod Defteri

Çok sevdiğim yazarlardandır Murathan Mungan. Hayattaki cesur ve ikiyüzlülüğe gerek duymayan duruşuyla da bayılırım kendisine ayrıca. Uzun zaman olmuştu okumayalı. Yaklaşık iki senedir de Harita Metod Defteri okunacaklar rafında duruyordu. Mardinli bir arkadaşımdan "ama önce Paranın Cinleri ile başlamalısın Murathan Mungan'ın otobiyografik hikayelerine" yorumunu duyar duymaz o kitabı da sipariş ettim ve uzun bir aradan sonra yazarın o güzel anlatımına doydum. Hatta yine tadı damağımda kaldı da diyebilirim ama zaten yeni kitabı yoldaymış kiii! ;)

Bu iki kitabında da yazar kendi geçmişine dönüyor. Çocukluğuna, ailesine, ilk gençlik yıllarına, ilk aşkına, hayal kırıklıklarına, masal şehri -ya da dışarıdan bizlere öyle görünen!- Mardin'de yaşanmış anılarına, daha sonra Ankara ve İstanbul yıllarına, kayıplarına, kazanımlarına. "Geçmişi yalnızca ondan bir şey inşa edecekseniz anmalısınız," demiş eski ustalardan biri. Böyle yazıyor Harita Metod Defteri'nin arka kapağında. Murathan Mungan da kendi geçmişinden bunu yapmaya çalışıyor bu kitaplarında. 


...Alıntılar...

(Alıntı yapmaya, altını çizmeye doyamadığım satırlarla dolu kitaplar olmasına rağmen burada birkaç tanesini paylaşacağım sadece)

* Geçen zaman içinde dünyanın fani ve tali yüklerinden büyük ölçüde kurtulduğumu düşünüyorum. Büyük kalabalıkların değil, önemsediklerimin alkışlarını seçeli çok oluyor. 

* Çocukluğun en büyük zenginliği, ne engin sorumsuzluğu, ne ana kucağının sonsuz güveni, ne de çocukluk denildiğinde ilk akla gelen benzeri şeyler galiba; bence onun en büyük zenginliği, geleceğe inanç duyabilme duygusu. Ancak bunu yitiren çocuk, başka biri olmayı başarır. Başka biri olmak, büyümektir. Çocukluk fotoğraflarıma bakanların çoğu hep aynı şeyi söyler: 'Gözlerin aynı kalmış senin...' "

* "Yazarların yazdıkları dualarıdır. bu metin ruhuna gitsin anne." (Haboş'un yüzüğünü satıp çilek alma hikayesi)


* Hayatta normal olmanın değil, makul olmanın yollarını aradım; dışımdaki dünyayla dengemi ancak böyle sağlayabilirdim. Adını koymam çok sonralarıdır: hep makul olmaya, sağduyulu davranmaya çalışarak biçimlendirmeye, yönlendirmeye çabaladığım hayatımda, bastırdığım bütün delilikleri ben aşıkken yaşadım. Aşk benim cinnetim, geçici deliliğimdi.

* Tarihini sahiden Malkoçoğlu, Karaoğlan filmleri gibi bir şey sanan, geçmişinin ancak övülecek yanları kadarını bilen bir toplumda, "geçmişle yüzleşmek" sözü bugün bile pek çok kişi için ruha ağır, akla zarar geliyor elbet.  (Ermeni soykırımı, "milli emlak" adı altında Ermenilerin mallarına, mülklerine el konulması, Süryanilere yapılanlar, kısacası yurdun Doğu'suna gören gözlerle ve vicdanlı bir kalple bakan herkesin görebileceği şekliyle anlatılıyor kitapta)  

* Bugün Mardin için sık tekrarlanan "Dinlerin, kültürlerin bir arada yaşadığı hoşgörü şehri" gibi süslü turistik cümlelerin tarihin vicdanında bir karşılığı olduğu kanısında değilim.  

* Başkalarını cezalandırırken, aslında kendimi de cezalandırmış olduğumu umursamıyordum. Her zaman pire için yorgan yakan bir yanım oldu. (Bu ve sonraki maddede kendimi çok benzettim Murathan Mungan'a. "Ah bu ben!" dediğim özelliklerimden. ;) )

* İnatçı yapımla, küsme gücüm yaşamda pek çok konuda kendimi çelmelememe neden olmuştur, bilirim. Zihnimde, her şeyi - bana göre olması gereken- zamana işaretleyen katı kuralları olan bir düzenek işliyor sanki; kendime zarar verme pahasına da olsa, yerinde ve zamanında gerçekleşmeyen şeyleri sonrasında da bir kenara kaldırıp vazgeçiyorum sanırım. (Fotoğraf, İngilizce öğrenme, araba kullanma, vs konusundaki örnekler)

***

Bu kitaplardan sadece edebi bir tat almakla kalmadım ben. Murathan Mungan'ı sevdiğim bir aile büyüğü ya da tanıdık gibi hissedecek kadar yakından tanımış olmaktan keyif aldım. Bir insanın kendini olabildiğince objektif değerlendirdiği hikayelerini okurken aslında geçmişiyle, yaralarıyla, hayal kırıklıklarıyla yüzleşmesinin ve affetmesinin ne kadar zor olsa da ne kıymetli bir olgunluk getirdiğini gördüm. Ve cesurca yaşanmış bir hayatın güzelliğini. Mardin'e Murathan Mungan'la gitmek isterdim. Şehri gezmek için değil. Harita Metod Defteri'ni gezmek, onun ruhunda onunla birlikte bir yolculuğa çıkmak için. 

Çok yaşasın, çok yazsın dilerim. İyi ki var, güzel adam.

5 yorum:

sezenyildirim dedi ki...

Mungan'ın bu kitaplarını okumadım ama öykülerini, romanlarını çok seviyorum gerçekten de.

Şu son alıntıda da ben kendimi gördüm. Biliyorum çok zor değil, ama araba kullanamıyorum mesela. Ve yıllar geçtikçe de amaan neyse ben de kullanmayayım ne olacak diyorum. Çünkü 18 yaşında ehliyet alırken öğrenemedim. Artık yaş 33:)

Ben de kenara yazdım bu kitapları. Bakalım ne zaman fırsat bulacağım:)

Imge dedi ki...

Sezen,

O zaman sana hemen bir alıntı da benden: 39 yaşıma kadar bırak araba kullanmayı, direksiyon başına oturmamıştım, kimlik niyetine kullandığım ehliyetim bile yoktu. İlk kez bu yıl gaza geldim, Mart'ta ehliyet sınavına girdim, aldım ve on gündür de İstanbul trafiğinde araba kullanıyorum.;) Bazı şeylerin herkese göre ayrı bir uygun zamanı var galiba, benim için buymuş. Sen de uygun zaman gelince el atarsın duruma, belki de hiçbir zaman istemezsin, paşa gönlün bilir tabi ki. ;) Ama olur da bir gün isteyecek olursan, sana harika bir kurs ve/veya hoca tavsiye edebilirim. Bir mailin yeter. ;)

Sevgiler..

Derdest fikirler dedi ki...

Her iki kitabını da okudum ve çok ama çoook sevdim. Hayata karşı duruşu için kullandığınız ifadelere aynen katılıyorum. Murathan Mungan yazarlar içinde diliyle, kalemiyle ben de birinci sırada. Okumadıysanız Yüksek Topukları da tavsiye ederim. Beni benden alan kitaplardan biridir. Şairin Romanı'da öyle.

sevgili günlük dedi ki...

Alıntılarınıza bayıldım.Okudum baya oldu, tekrar ele alma zamanı gelmiş.

Imge dedi ki...

Fatoş Kesici,

Yüksek Topuklar belki de ilk okuduğum Murathan Mungan kitabıydı. Tam hatırlamıyorum, üzerinden yıllar geçti ama bayılmıştım ona da , onu hatırlıyorum. Aslında annemlerin kütüphanede duruyorsa gittiğimde alıp tekrar okusam, iyi hatırlattınız. Şairin Romanı'nı okumadım galiba. Onu da not ediyorum. Sevgiler.

Elif Sarı,

Teşekkürler. Evet, bir süre sonra tekrar keyifle okunabilir, haklısınız.
Sevgiler.